Kuzey Kore'deki balistik füze denemeleriyle birlikte 2017'deki riskler yükseldi. Donald Trump'ın ABD Başkanı olarak ilk yılını geride bırakması ile birlikte küresel popülizmin yeniden yükselişi görüldü. İngiltere Brexit ile ilgili görüşmelerle boğuşurken Katalanların bağımsızlığı ve Günay ve Orta Amerika'daki ulusalcı eğilimli partilerin çeşitliliği piyasaları kaygılandırdı. Küresel piyasalar yılı heyecanlı geçirdi. Yılbaşından bugüne kadar; Güney Kore 20,4%, Brezilya 24,8%, Hong Kong 34,4% ve S&P 19,8% oranında yükseldi. Yılın en iyi performans gösteren endeksi ise 50,5% ile Hanoi 30 oldu.
Ocak ayına 19.872,86 seviyesinden başlayan Dow Jones için 20 bin puanı görür mü diye düşünüyorduk ancak Cuma günü Noel tatilinden hemen önce 24.754,04 puan ile 25,2%'lik artış gerçekleştirdi. Ayrıca 2017 içinde 70 yeni rekor görüldü. En son 1995 yılında 69 adet rekor görülmüştü.
S&P 500 de hareketli bir yıl geçirdi. 2017 yılına 2251,57 puandan başlayan endeks bu hafta sonuna kadar yıl içinde 19,8% artışla 2683,34 puana yükseldi. Nasdaq Bileşik Endeksi ise 29,2%'lik artış gerçekleşti. Teknoloji sektöründeki hisselerde (iShares US Technology (NYSE:IYW)) ise 33% oranında artış gerçekleşti.
Petrol fiyatları 2016'daki düşüşünün ardından toparlanmış olsa da dolar hala stabil değil. Kripto paralarda ise göz yaşartıcı bir hareketlilik gerçekleşti. Bitcoin 2017 yılında 1200% artarken Ethereum 8,17 dolardan 624,3 dolara yükselerek 7.541%'lik artış gerçekleştirdi. Ripple ise 0,00652 dolardan 0,90 dolara yükselerek 13.700% arttı.
Bu sırada Fed, üç adet faiz artış sözünü bu yıl için tuttu ve 2018 için üç adet daha faiz artışı sözü verdi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) aylık varlık alımını azaltacağını onaylarken İngiltere Merkez Bankası (BoE) genel para politikaları ile ilgili bilinmezlik içinde. Brexit görüşmeleri İngiltere için nelere yol açacak?
Birçok yatırımcı 2017 yılına baktığında mutlu bir geçmiş gördüğünü iddia ederken piyasalar açısından gerçekten de iyi bir yıl oldu 2018 yılı da yatırımcılar için en az 2017 kadar iyi (belki daha iyi) olacak mı? Bu soruyu Investing.com çalışanları dahil 7 yazarımıza sorduk ve aldığımız cevapları derledik.
Bu yılın genel bakış makalesi iki bölümden oluşmaktadır. Yazımızın devamında ilk bölümü bulabilirsiniz. İkinci bölüm için bu bağlantıyı takip edebilirsiniz: 2018'e Genel Bakış - 2. Bölüm: Bitcoin, Petrol, Piyasalar
Şenay Şerefoğlu – Investing.com - 2017 yılı Türkiye ekonomisi için nasıl bir yıl oldu?
Siyasi tansiyonun yüksek olduğu, Batı ile ilişkilerin zorlaştığı, enflasyonun arttığı, TL’nin değer kaybettiği, cari açığın arttığı, alım gücünün zayıfladığı ve jeopolitik risklerin yüksek olduğu bir yıl oldu.
2016’da yaşanan başarısız darbe girişimi, ülke ekonomisinin 3. Çeyrekte daralmasına neden oldu. 2017’de ise Türkiye ekonomisi ilk 2 çeyrekte %5 ve 3. Çeyrekte %11 üzerinde büyüme gösterdi, ancak mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış büyüme ise ilk çeyrekte %1,6; 2. Çeyrekte %2,2 ve 3. Çeyrekte %1,2’dir.
Ekonomimizde bu yıl en büyük sorunların başında enflasyon geldi, 2017’ye %9,22 seviyesinde başlayan enflasyon Şubat, Mart, Nisan Mayıs ve Haziran aylarında %11 seviyelerine yükselirken Temmuz’da tekrar %9’lu seviyeye geriledi, ancak Ağustos itibariyle tekrar çift haneye çıktı, Kasım’da ise %12,98 ile yaklaşık 14 yılın zirvesini gördü.
Cari açık ise Ekim itibariyle 41 milyar dolara yükseldi, 2016’da bu rakam 32 milyar dolar seviyelerindeydi. Cari açığın yüksek olması kendi başına bir risk değildir, cari açık yüksekken geliriniz de artıyor ve diğer kalemler de uyumlu oluyorsa bu pozitif bile algılanabilir. Ancak cari açık yüksekken ihracat, ithalatın altında kalmaya devam ediyor ve diğer kalemler uyum sağlayamıyor. Bu nedenle cari açık Türkiye ekonomisi için ciddi bir risk oluşturuyor.
İşsizlik oranına baktığımızda Haziran 2016’dan beri çift hane korunuyor. Oran çift haneyi korurken alımların artmaması asıl sorun, yani işe alımlar işsizlik oranı azaltacak düzeyde değil.
Diğer alanlara gelmeden rakamlar üzerinden baktığımızda büyüme, enflasyon, cari açık ve işsizlik kalemlerinin uyumlu olmadığı görülüyor. Dolayısıyla artan enflasyon ve azalmayan işsizlik %11’lik büyümenin ekonomiye yansımadığını gösteriyor.
Diğer alanlara baktığımızda bu yılın en önemli siyasi sorunu ABD ile yaşanan vize krizi oldu, ancak sınır ötesi operasyonlar, Avrupa ile yaşanan gerginlik, ABD’deki Zarrab davası ve son olarak Kudüs meselesi Türkiye’nin diğer ülkelerle olan ilişkilerini zorladı.
TL’de durum ne oldu?
Yılın ilk yarısında değer kazanan TL, Eylül itibariyle düşüşe geçti (bu süreçte doların küresel piyasalarda yükselişe geçmesi etkili oldu) ve önce vize krizi, ardından beklentileri aşan enflasyon ile TL, dolar karşısında rekor düşüş yaşadı. Ancak borsa kanadında durum çok daha farklı, borsa yaşanan gelişmelere TL kadar kırılgan tepki vermedi ve hatta 115.000 seviyesi aşılarak rekor dahi kırıldı.
TCMB, enflasyondaki sert yükseliş ve kurdaki sağlıksız fiyatlanmayı engellemek için GLP’de 50 bp faiz artışına gitti, ancak hem piyasalar bu orandan memnun kalmadı hem de faiz artışının kura olumlu etkisi olmadı.
2018 Öngörüleri
Ekonomimizde en büyük sorun olan enflasyonun, baz etkisiyle Aralık-Nisan döneminde bir miktar gerileme göstermesi bekleniyor, ancak yılın özellikle son çeyreğinde ise artış görülebilir ve çift hanenin korunması TL için riskli olacaktır.
Büyümenin, atlatılan baz etkisinden sonra daha az olması bekleniyor, ancak eğer büyüme, diğer kalemlerde etkisini hissettirirse bu yıla oranla daha olumlu sonuçlar görebiliriz.
TL tarafında ise, küresel fiyatlamada Fed tarafı hem olumlu hem de olumsuz. Fed, 2018’de 3 faiz artışı ön görüyor, ancak eyalet koltukları ve başkan değişimi olacak, yeni komite üyeleri faiz artışından yana olursa ön görülen 3 faz artışının üzerine çıkılabilir. Bu olasılık hem TL hem de diğer gelişen ülke para birimleri için riskli olacaktır.
Yenilenecek komite, faiz artışına temkinli yaklaşır ve yıl içinde 3 ve altında faiz artışı gerçekleşirse gelişen ülke varlıklarında biraz rahatlama yaşanabilir.
İç dinamikler TL için en büyük risk ve 2017’deki siyasi gerginlik, yaşanan anlaşmazlıklar 2018’de artarsa TL, kendi grubunda negatif ayrışabilir.
USD/TRY kurunda güncel fiyat 3,83 - 2018’de kurda orta vade olarak önemli gördüğümüz destek bölgesi 3,64 - 3,62 bandı. Bu destek bölgesi üzeri TL’nin daha da zayıflama ihtimalini artırıyor. Yıl içinde bu destek bölgesinin kırılması ile TL’de alım isteği artabilir.
2018’de küresel gelişmeleri düşünürsek TL’nin değer kaybını azaltmasında en önemli rol TCMB’ye düşüyor. Sıkı duruşu koruması ve bağımsız olduğunu hissettirmesi TL için son derece önemli.
Özgecan Özdemir – AHL Forex – 2017 Yılını Geride Bırakıyoruz
2017 yılı genelini ABD Başkanı Trump’ın politikaları nezdinde yakından takip ettik. Ayrıca Amerika Merkez Bankası (FED) Başkanı Yellen’ın yerine Jerome Powell atanırken, Fed politikaları piyasaların beklentisine paralel gerçekleşti. 2017 yılı içerisinde 3 faiz artışı gerçekleştiren Fed, 2018 yılında dair 3 adet faiz artışı öngörüsünü korumaya devam ediyor. Diğer taraftan ABD vergi reformu Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından ayrı ayrı oylanarak oluşan iki vergi paketi tek bir ortak yasa teklifine dönüştü. Dönüşen yasa teklifi ABD ekonomisine dair belirsizlik yaratarak Dolar varlıklarına olumsuz yansımış olsa da bu etkinin kısa süreli olduğu söylenebilir. Aralık ayı Merkez Bankaları toplantılarına baktığımızda, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve İngiltere Merkez Bankası (BOE) kararlarında herhangi bir değişiklik gözlenmezken, TCMB tarafından Geç Likidite Penceresinde (GLP) 50 baz puan faiz artışı yapıldı. Ancak piyasaların beklentisi 100 baz puan seviyesindeydi ve bu nedenle Türk Lirası’nda ani değer kaybı yaşandı.
Dolar/TL’de ABD Başkanı Trump sonrası meydana gelen yükselişlerin Eylül ayına kadar geri çekilmesi yaşansa da bu ay itibariyle tekrardan rekor seviyelerin test edildiğini görüyoruz. ABD ile yaşanan vize krizinin TL üzerinde oluşturduğu baskı ile yükselen kurda 3,98 seviyesine varan yükseliş gerçekleşti. Ayrıca bir süre TCMB tarafından aksiyon alınmadan geçen toplantıların da kurdaki yükselişlere destek olduğu görülmekte. Yılsonuna doğru azalan veri akışı ile sınırlı fiyatlama içerisinde olan piyasalarda Dolar/TL’nin 3,8270 seviyesi üzerindeki görünümünü koruduğunu görüyoruz.
Euro/TL’de ise Euro Bölgesi ekonomisinde yaşanan olumlu ivmelenme yukarı yönlü potansiyeli artırırken, Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı paritede 4,72 seviyelerini gündeme getirdi. Ancak ani yükselişlerin tekrardan düzeltmesinin yaşanması ile beraber yaklaşık 4,52 seviyesinde parite fiyatlamalarının dengelendiği görülüyor.
Altın fiyatlarına bakacak olursak, bir süredir oldukça dar bir bant içerisinde fiyatların sıkıştığını görüyoruz. Yıl genelinde Dolar baskısı ile 1357 seviyesinden gelen dönüşlerin 1236 seviyesini gündeme getirdiği değerli metalde yılsonu kapanışı 1250-1280 dar bandı içerisinde gerçekleşebilir. Özellikle ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde meydana gelen 2,45 seviyesine varan yükselişin değerli metaldeki toparlanmaları baskıladığı görülüyor. Yeni yılda yeni Fed Başkanı Powell’ın politikaları gerek Dolar gerekse Ons Altın fiyatları açısından kritik önem taşıyor.
Ham Petrol fiyatlarında ise bir süredir beklenen OPEC arz kısıntısı anlaşması (30 Kasım) gerçekleşmeden olumlu beklentiler nedeniyle fiyatların 59 Dolar seviyesine dek yükseldiğini gördük. Ancak anlaşmanın gerçekleşmesi ile meydana gelen kar satışları ve artan ABD stokları Ham Petrol fiyatlarını baskılamaya devam ediyor. Özellikle Ham Petrol’de 60 Dolar seviyesi kalıcı olarak aşılmadıkça yükselişlerin sınırlı kaldığını görebiliriz. Stoklardaki erimeye bağlı olarak 60 Dolar seviyesinin aşılması ise Ham Petrol’de yeni bir yukarı yönlü trendin başlangıcı olabilir.
BİST100 endeksi, azalan siyasi ve jeopolitik riskler nedeniyle 2017 yılına yükseliş isteği ile başladı. Yukarı yönlü potansiyelin 115.000 seviyesini gündeme getirdiğini görsek de ABD ile yaşanan vize krizi endeksin tekrardan geri çekilme hareketi içerisine girmesine yol açtı. Ancak bu hareketin kısa sürmesiyle beraber 100.000 seviyesini kendisine ana destek olarak belirleyen BİST100’de yılsonuna doğru tekrardan alıcılı seyrin ağır bastığını görüyoruz. 110.000 seviyesi üzerinde fiyatlanan endekste yükselişlerin tekrardan 115.000 seviyeleri üzerini test etmesi durumunda 2018 yılında yukarı yönlü eğilimin artarak devam ettiğini görebiliriz.
Serkan İşlek – IşıkFX - 2018 Yılı Dolar - Altın - Euro - TL Genel Bakış
Dolar Varlıklarında Trump Etkisi
2017, ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın faaliyetlerinin izlendiği sene olarak kayıtlara geçti diyebiliriz. Hatırladığımız gibi seçim döneminde büyük vaatlerle gelen Donald Trump’ın göreve başladığındaki icraatlarında görülen çelişkiler Dolar varlıklarında önemli düşüşlere neden oldu. Peki bu süreçte neler yaşadık?
Donald Trump’ın en büyük seçim vaatlerinden biri olan ABD yeni vergi reformu, son olarak Trump’ın imzasına kaldı. Bu reformla birlikte ülkede Kurumlar Vergisi oranı yüzde 35’ten yüzde 20’lere çekilecek. Bu hamle, Trump’ın Büyük ABD Rüyası adlı projesi için ilk adımı attığını gösteriyor. Ancak Meksika Duvarı’nın inşası, Obama döneminde çıkarılan ‘’Obamacare’’ yasasının tam olarak kaldırılması, ABD-Meksika ve Kanada arasında imzalanmış Kuzey Amerika Ticaret Anlaşmasının (NAFTA) feshedilmesi gibi birçok vaatlerinden şu ana kadar sadece birini gerçekleştirmek üzere olması ve çoğu konuda da geri adım atması FED’in para politikalarına rağmen Dolar varlıklarının düşmesine engel olamadı.
FED’in ekonomi politikalarına gelecek olursak, bu yılda kademeli faiz artırımlarına devam etti. 4.çeyrek itibariyle bilanço küçültme kararı alındı. Büyümeci ve tam istihdama yakın bir politika izleyen FED, 2017’de enflasyon seviyesini istediği seviyeye getiremedi. 2018 yılı başında FED Başkanı Janet Yallen görevi bırakıyor. Yerini daha önce İktisatçı olmayan Jerome Powell’a bırakacak. Biraz daha şahin tavırları olan Powell, şu ana kadar Yellen ile aynı görüşte olduğuna dair sinyaller verse de nasıl bir politika güdeceği merakla bekleniyor.
Kısaca toparlayacak olursak Trump etkisiyle geçen bir yıl olduğu görülüyor. 2018 yılı için 3 faiz artırımı öngören FED ise vergi reformunun getireceği yeniliklerle birlikte enflasyon kanadında istedikleri seviyeye ulaşabilir. Bu durumda her konuda daha rahat bir FED izleyeceğimiz aşikar. Ayrıca ABD seçimlerine ilişkin Rusya Soruşturması devam ediyor. 2018 yılında bu konu ABD’yi rahatsız edebilir. Bu çerçevede Trump’ın Dünya’da daha ılımlı bir politika gütmesi ve FED’in enflasyon hedeflerine ulaşması ile birlikte Dolar varlıkları bu sene 2017 yılından daha parlak bir dönem geçirebilir.
Küresel Gerginlikler Altın Fiyatlarına Olumlu Yansıdı
Öte yandan Dünya, Kuzey Kore – ABD arasındaki olaylara kitlendi. Karşılıklı atışmalarla geçen yılda Dolar varlıkları bu krizin neticesinde olumsuz etkilenmekten kaçamadı. Yıl sonu itibariyle iki ülke arasındaki gerginlik stabil görünümünü korusa da 2018 yılında, ülke liderlerinin atacağı adımlar küresel piyasada önem teşkil ediyor. Bir başka kriz ise yine Başkan Donald Trump’ın Kudus’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmesiyle birlikte yaşandı. 2017 sonlarında başlayan krizin yansımaları önümüzdeki yıllarda da görülebilir. Yaşanan bu olayların Altın fiyatlamalarında etkili olduğunu belirtmekte fayda var. 2017 senesine 1150 seviyesiyle başlayan Emtia’nın, yaşanan gerginlikler ile birlikte 1266 seviyelerine ulaştığı görüldü.
Senenin kazandıranı Euro Bölgesi
Şüphesiz ki Euro varlıkları bu sene yaşanan risklerden çok fazla etkilenmeyerek yılın kazandıranı oldu. Bu konuda Avrupa Merkez Bankası’nın yaptığı icraatlarının öneminin büyük olduğunu söylememiz gerekiyor. Kısaca Baktığımızda 80 Milyar Euro’luk varlık alım programını 60 Milyar Euro’ya indireceğini açıklamaları Euro varlıklarının artmasındaki en büyük pay sahibi. Öte yandan siyasi krizin bitmediği bir Avrupa izledik. Almanya Seçimlerinde koalisyon çıkması ve hala daha koalisyon kurulamaması, İspanya’da çıkan Katalonya krizi, Euro varlıklarını aşağıya çeken diğer unsurlar olarak karşımıza çıksa da Euro’nun sene içindeki kazancıyla piyasa tarafına güven verdiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Kısaca 2017 yılı Euro Bölgesi, siyasi krizlere rağmen olumlu bir yapı içerisinde olduğu görüldü. 2018 yılında ise Euro Bölgesi’nde bazı ülkelerin yaşayabileceği ekonomik krizler Euro Bölgesi’ni sarsabilir.
TL’de siyasi ve jeopolitik risk faktörü
Türk Lirası, 2017 yılında siyasi ve jeopolitik risklerden en fazla etkilenen para birimi oldu. Gelişmekte olan para birimleri içerisinde sadece TL’nin Dolar karşısında negatif etkilenmesi de bu durumu özetlemekte. Merkez Bankası sene içerisinde politika faizini yüzde 8’lerde sabit tutup Geç Likitide Penceresi üzerinden zaman zaman faiz artırımlarında bulunsa da piyasa, faiz miktarını yeterli görmedi. Öte yandan darbe girişiminin etkileri hala sürmekte olduğunu görüyoruz. Son gelen verilerde enflasyon 12.95, büyüme oranı 11.10, işsizlik oranı 10.6 olarak gerçekleşti. Verilerin bu şekilde sonuçlanması da TL üzerindeki baskıyı artırdı. 2018 yılı için Merkez Bankası büyüme oranını yüzde 5.5, işsizliği 10.5 enflasyon oranını da yüzde 7.0 olarak gördüğünü açıkladı. Gelen bu rakamlar ile önümüzdeki yıl daha olumlu geçebileceğinin sinyalleri verilse de ülkedeki siyasi ve jeopolitik riskler, bu sene de etkili olacaktır.
Kısaca özetleyecek olursak Merkez Bankası’nın yüksek enflasyonla mücadele için 2018 yılında faiz konusunda daha cüretkar olması gerektiğini söyleyelim. Bu durum oluşmazsa FED’in kademeli faiz artırımları ve bilanço küçültme hamleleri ile birlikte 2018 yılı, kur tarafında bizleri daha kötü günlere götürebilir.
Ellen Wald – 2018 Yılına Genel Bakış
OPEC ve OPEC harici üreticiler yıl içinde en erken Haziran ayına kadar üretim kesintisini sürdürme kararı aldı. Ancak bazı ülkelerin her zamanki gibi aşırı üretim yapmasını bekleyebiliriz. Bazı ülkeler ise kota seviyelerinde üretim yapmakla boğuşacaklardır. Çünkü bazı ülkeler gereğinden az üretim yapacaklar. Suudi Arabistan kotası dahilinde kalabilirken Rus petrol üreticileri fazla üretim yapabilirler. Ancak ülke, üretim kesintisi kararı ile uyum içinde çalıştıklarına dair bir görüntü vermek isteyecektir.
Küresel talebin, küresel ekonomide ciddi bir düşüş yaşanmadığı sürece büyümeye devam etmesi bekleniyor. Belli ki sektör fiyatlarda artış görmek istiyor ancak Suudi Arabistan ve bazı diğer körfez ülkeleri, petrol fiyatlarının 60 doların (ve 70 doların) üzerine çıkmasını istemiyor çünkü bu durum küresel ekonomiyi ve küresel talebi olumsuz etkileyecektir.
ABD kayaç petrolü sektöründe ise piyasalarda ayrı görüşler olduğunu görüyoruz. Bazı ülkeler gerekli sermayeyi toplamak için varlık satışına veya birleşmeye giderken daha iyi sermayeye sahip kayaç petrol kurumları petrol fiyatları düşmediği sürece yarar sağlıyor. 2018 yılında ABD kayaç petrol üretimi için akıllardaki soru: Yüksek petrol fiyatları yatırımcıların kayaç petrolü fırsatlarına yönelik isteklerini güçlendirecek mi yoksa yatırımcılar sadece büyümeyi değil geri dönüşü de talep edecek mi?
Elektrikli araç sektöründe mevcut elektrikli araçların iş planları ile ilgili şüpheler mevcut olacak. Teknolojide bir gelişme görmedikçe, daha fazla analistin sabrı taşabilir ve mühendislerin gerçekten devrim niteliğindeki pilleri geliştirme yeteneğinden şüphelenmeye başlayabilir. Muhtemelen daha fazla çevreci ve güçlü lityum iyon pil üretme ve şarj etmenin çevresel etkileri konusunda endişeler görülecektir. Tesla, Volvo ve elektrikli araç üreten diğer önemli şirketleri bu olgunun nereye gideceğini görmek istiyor. Bu şirketlerden birisi elektrikli araçlar için tahminlerini düşürürse, ana tüketici için bu fikrin henüz hazır olmadığı anlamına gelebilir.