Seçim sonrası ciddi değer kayıpları gördüğümüz TL’ye, petrol fiyatlarındaki düşüşten kaynaklı destek geldi. Türkiye’de enflasyon görünümüne destek olabilecek bu durumun, TL üzerindeki baskının biraz ortadan kalkmasına neden olduğunu görüyoruz. Ancak Hükümet kurulma sürecinin beklenenden fazla uzaması, normalde daha fazla değer kazanabilecek TL’nin yükselişini sınırladığını da söyleyebiliriz. Son dönemde siyasi tarafta yaşanan gelişmelere baktığımızda ise, ortada somut bir gelişmenin olmadığını görüyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis Başkanlık Divan’ını oluşmasını beklediğini, bugünkü meclis genel kurulu toplantısı sonrası Erdoğan’ın görevlendirme yapması beklediğini görüyoruz. Fakat, başkanlık Divanı oluşmazsa, görevlendirme ilerleyen günlere kalabilir. Bu durumda belirsizliğin devam edebileceğini, bu durumda TL’deki bu değerlenmenin biraz daha sınırlı düzeyde kalabileceğini öngörüyoruz.
Ayrıca Yunanistan belirsizliğinin de piyasada sert koşulların ve volatilitenin artmasına neden olduğunu da söyleyebiliriz. Yunanistan sürecinin de AB ve AB ülkelerine olumsuz katkısı süregelen bir durum. Bu durumda ciddi anlamda bir ticaret sorunu ile karşı karşıya kalabiliriz. Son dönemde ihracatta Almanya önderliğinde ilerlemeye çalışıyoruz. Yaşanabilecek herhangi bir kriz ortamının, ciddi anlamda sıkıntılı bir süreç içerisine girmemize neden olabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak uzlaşmacı tutum ortaya çıkar ve kreditörler ve Yunan hükümeti arasında kriz tatlıya bağlanırsa, TL’de petrol desteğiyle beraber pozitif ayrışmaya devam edebilir ve global kriz ortamında görece iyi performasını devam ettirebilir.
Diğer taraftan FED’in faiz kararının gecikmesi, gelişmekte olan ülkelerin bu sürece biraz daha hızlı uyum göstermesine neden oluyor. Ancak, faiz artırmı süreci geçerliliğini kaybetmiş değil ve Yellen’ın konuşmaları doğrultusunda bu yıl içerisinde bir faiz artırımı yapılabilir görüşü piyasada geçerliliğini koruyor. Güçlü istihdam görünümüne sahip, ancak enflasyon hedefine ulaşmaya çalışan ABD ekonomisine, petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün de negatif bir etkisinin olacağını söyleyebiliriz. Kısacası, petrolde yaşanan düşüşlerin, gelişmekte olan ülkelere destek verirken, gelişmiş olan ülkelerde sıkıntılı sürecin oluşmasına neden olduğunu görmekteyiz.
Diğer yandan, Çin’de yaşanan global krizin etkileri ile global riskler artış gösteriyor. Çin ekonomisinde büyümenin yavaşladığına dair işaretler gelmeye devam ederken, borsalarda panik havası ile birlikte sert satış dalgası devam ediyor. Hisselerde yüzde 33’lük bir değer kaybı görülüyor. Bu durumun BİST üzerinde de negatif bir etki yaratıyor ancak, TL’nin diğer para birimlerine karşı görece iyi performansının bu ortamda da geçerli olduğunu görüyoruz ve pozitif ayrışmanın etkileriyle beraber bu satış dalgasından sadece yüzde 1.45 kayıpla çıktığımızı dünkü performansımız için söyleyebiliriz.