Piyasalar ekonomik veri akışı açısından sakin bir gün ile başlıyor.
Hafta içerisindeki en önemli gündem maddesi Perşembe günü AMB Faiz Kararı ve ardından M.Draghi’nin yapacağı basın toplantısı. Piyasalarda küçükte olsa bir negatif faiz hamlesi beklense de şuan için bunun çok mümkün olduğunu düşünmüyorum.
Ancak Ağustos ayı içerisinde özellikle Euro bölgesinin lokomotifi olarak görünen Almanya tarafından gelen enflasyon ve ekonomik beklenti anketleri sonuçları iç karartıcı görünüyor. Avrupa bölgesinde patlak vermesi beklenen yeni problemlere Almanya’nın da eklenmesi muhtemelen AMB’yi hiç istemediği bir noktaya sürükleyebilir.
Perşembe günü yapılacak olan AMB toplantısında ek bir teşvik hamlesi beklemek çok yanlış olmaz diye düşünüyorum. Nitekim M.Draghi’nin bekle ve gör anlayışını devam ettirmesi piyasa tarafından şok etkisi yaratmayacaktır ancak önümüzdeki dönemler için kaçınılmaz sonu ertelemekten başka da bir işe yaramayacaktır.
Gelelim Fed’e ;
Hatırlanacağı gibi geçtğimiz ay Fed üyelerinin şahin açıklamalarının ardı arkası kesilmiyordu. Geçtiğimiz hafta ise TDI verileri Eylül’deki faiz umutlarını azaltmış görünüyor. Aslında bu konuyu ekonomik açıdan kısa vadede değerlendirmek ne kadar doğru öncelikle bunu tartışmak gerekir.
Yani asıl konu Fed’in ne zaman faiz artıracağı değil faiz artırımındaki bu ısrarını anlayabilmekte diye düşünüyorum.
Beklentilerin altında kaldı denilen TDI oranına bir de aşağıdaki tabloda olduğu gibi bakalım.
Nitekim TDI istihdam verisi tek kalem olarak incelemek yanıltıcı olabilir. Ancak haftaiçi bu konuyla alakalı çok fazla soru geldiği için bu şekilde bir tablo paylaşmak istedim.
Şimdi gelelim Fed’in faiz artırım ısrarına !
Biz analistler,ekonomistler ABD ekonomisinin faiz artırımı için küresel riskler kur savaşlarının kapıda olduğu bir dönemde uygun olmayacağı kanısına varıyoruz. Nitekim Fed üyeleri de bunun farkında olsa gerek. Ancak Fed’in karar mekanizması elbette kısa vadeli planlamalar yapmıyor. Konuya geniş pencereden bakıyorlar. Ağustos ayı içerisinde yapılan Jackson Hole Sempozyumu’nda en çok dikkatimi çeken nokta J.Yellen’ın şu sözleri oldu;
- İleriye dönük yönlendirmelerde, tahvil alımları Fed’in araç setinin önemli parçaları olmaya devam ediyorlar. Tahminler şuanda Fed faizinin uzun vadede 3 civarına oturacağını gösteriyor.
ABD’de reel faize baktığımızda 0’a yakın seyrettiğini görüyoruz. Bu sözler aslında Fed’in faiz artırımındaki ısrarını ve aceleciliğini gösteriyor.
Fed’in orta ve uzun vadede küresel bir kriz beklediği gayet açık. Zaten 8-10 yıl arayla resesyona girme alışkanlığı olan ABD’de 2008 sonrası herhangi bir resesyon yaşanmadı ve üzerinden tam 8 yıl geçti. Bu tarihi raslantı elbette bir krizi açıklayamaz ancak içinde bulunduğumuz küresel konjonktür patlak vermeye çok müsait görünüyor. Enflasyonu canlandırma hamlelerinin sonuç vermemesi, küresel büyüme oranlarındaki daralma ve tetiklenen kur savaşları, ülkeleri helikopter paraya doğru itmekte. Fed'in faiz ısrarını ancak buraya bağlayabiliriz. Kriz sürecinde faize müdahele etmek için kendilerine marj yaratmak adına faizleri minimum %2'nin üzerine çekmek istiyorlar ki bu da çok mantıklı. Fed faizler bu durumdayken bir kriz sürecine girerse negatif faize dönmek durumunda kalabilir. Bu da yaklaşık 7 yıl boyunca yapılan tahvil alımları ile şişmiş olan bilançoyu önüne geçilemez ölçüde daha da büyütecektir.
Sonuç olarak Fed'in faizleri 2017 Haziran ayına kadar minimum %1 seviyelerine getireceğini düşünüyorum. Eylül ayında faiz anlamında bir hamle beklememek ile birlikte Aralık ayında faiz adımlarının başlayacağını ve yukarıda vermiş olduğum tarihe kadar istikrarlı bir şekilde devam edeceğini düşünüyorum. Eylül ayı toplantısında ise ekonomik verilerden dolayı değil, Kasım ayında yapılacak olan ABD Başkanlık Seçimi nedeniyle faiz adımı atılmayacağını düşünüyorum.
Kubilay CANDAN
Financial Analyst