Cuma günü Türk lirası gösterge olarak takip edilen dolar karşısında 8,62 seviyesine gerileyerek tarihi dip seviyeyi görürken diğer büyük paralar olan euro ve sterlin karşısında da yine rekor düşüş yaşadı ve hatta bununla da kalmayarak rand, ruble gibi gelişen ülke paraları karşısında da en düşük seviyeye geriledi. Küresel tarafta doların artmadığı, fiyatlamaların normal seyir içinde sürdüğü bu dönemde TL negatif ayrışmaya devam etti. Sene başı itibarıyla TL’nin dolar ve euro karşısındaki kaybı %15’i geçti.
Neden?
Nedenini bir önceki yazımızda belirttik, çözülmeyen yapısal, siyasi ve jeopolitik risklere merkez bankasının etkisiz hale gelmesi de eklenince zaten Kasım’da benzer durumu yaşamıştık. Kasım’dan bugüne olumsuz anlamda ne değişti dersek, bunun en büyük kısmını siyasi gündem kaplıyor. Gerek yerli gerekse yabancı tarafında güven kaybının artmasıyla alternatif arayışlar da artıyor. Geldiğimiz nokta maalesef ki son derece kötü.
Son aylarda artan enflasyonun Mayıs ayında da artmaya devam etmesini bekliyoruz (veri 3 Haziran Perşembe açıklanacak) ve bu bekleyişle TCMB’nin Nisan yıl içi zirve olacak görüşüne maalesef ki katılamıyoruz. Dışa bu denli bağımlı bir ülkede kur artınca ‘bize ne’ demek bir yana gelirimiz giderek azalıyor. Enflasyon üzeri olarak hesaplanan büyüme verisi bugün açıklandı ve resmi rakamlara göre ülke ekonomisi Ocak-Şubat-Mart dönemini kapsayan ilk çeyrekte %7 büyüdü. Bu büyüme içinde elbette kazancını artıranlar oldu, fakat gelir eşitsizliği öyle yüksek ki bir taraf giderek yoksullaşırken bir kesim ise zenginleşiyor ve bunu genel ortalama olarak alıp %7 demek ne kadar doğru? Yani o kazanan kesim içindeyseniz evet, fakat değilseniz bırakın %7 büyümeyi yazımızın başında belirttiğimiz kura bağımlılık ve yüksek enflasyon nedeniyle bu orandan daha fazla gelir kaybı yaşıyoruz.
Enflasyonu tetikleyen kur faktörü faiz politikası için de büyük sıkıntı. Merkez zaten ilk fırsatta faiz indirimi için hazırlanıyor, ancak enflasyon ve kur faiz indirimine izin vermiyor. Hatta enflasyon üzeri faiz politikasına bağlı kalınacaksa merkezin yakın aylarda bir faiz artışı daha yapması gerekebilecek. Burada şu ayrışma var ki o da zaten yaşanan sıkıntıların nedenlerinden biri; eğer enflasyon yüksek ve daha da yükseleceği beklenirken merkez bankası da enflasyon üzeri faiz konusunda açıklama yapmışken piyasa beklentilerinin de bu yönde olması gerekir, fakat MB Başkanlarının görevden alınması ve uygulanan para politikaları dikkate alındığında piyasa fiyatlaması da değişiyor. Bunu yaşadığımız bu dönemde TL’nin kaybının önlenmesi için en temel sorunların çözülmesi gerekiyor, aksi taktirde yapılacak açıklamalar ya da sözlü müdahaleler sadece kısa süreli bir alan yaratabilir.
Grafikte USD/TRY kurunun aylık hareketleri yer alıyor ve uzun vadeli görünüm yükselişin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. 8,60’lı seviyelerle yeni rekor gören kurda 20-30 kuruşluk düzeltmeler için düşüş demek doğru olmayacaktır. Biz 7’li seviyelerdeyken de orta-uzun vadede 7,87 üzerinin riskli olduğunu belirtmiştik, grafikte 7,87 üzeri ilk rekor ve yeni rekor atakların gücünü rahatlıkla görebiliyoruz, şimdi ise maalesef ki 8,35 üzerini çok riskli görüyoruz ve bu seviye üzerinde de ne kadar yükseliş olacağını ön görmek mümkün değil, sadece teknik tahminler yapılabilir ve 9,0 seviyesi ise piyasaların radarındaki yeni bölge. Umarız ki bu seviyeler söz konusu olmaz, çünkü bu seviyelerin ‘rekabetçi’ bir tarafının olmadığını fiyatlardan, enflasyondan ve gelir kaybımızdan çok rahat anlayabiliyoruz.
Gram tarafında ise 525 TL direnci Cuma günü test edildi, yine dolar kurunda olduğu gibi 478 TL üzerinin güçlü bölge olduğunu belirtmiştik. Kısa vadede ise 508 TL’yi izleyeceğiz, korunması durumunda 550-555 TL aralığı söz konusu olabilir.
*Bu yükselişte dolar kurunun yanında ons bileşenine baktığımızda 1.930 doları izleyeceğiz.
Borsadaki durum ise iyi değil, Mart ayındaki sert kayıp sonrası fiyat kabaca 1.375-1.450 puan aralığında işlem görüyor. Bugün 50 günlük hareketli ortalama yakınında işlem gören fiyatta 1.400 tabanı altı kapanış satış baskısını artırabilir, toparlanma için öncelikle 1.470 puanın korunması şart.
BİST Bankalar alçalan kanalın taban seviyesi olan 1.060 puanın üzerinde fakat 1.200 puanı aşamıyor ve banka desteği olmayan endekste de genel-güçlü bir yükselişten söz etmek çok zor.