Türk lirası bugün dolar, euro ve sterlin gibi büyük paralarla beraber Güney Afrika randı ve ruble gibi gelişen ülke paraları karşısında tarihi düşük seviyeye geriledi.
Türk lirası neden değer kaybediyor?
TL’deki kaybın oldukça fazla nedeni var, zaman zaman jeopolitik gelişmeler nedeniyle zaman zaman yurt içindeki yüksek tansiyon nedeniyle zaman zaman da küresel gelişmeler nedeniyle değer kaybeden TL’nin son aylardaki kaybının en önemli nedeni ise para politikası.
TCMB tarihinde ilk defa Çetinkaya döneminde başlayan görevden alınmanın asıl amacı düşük faiz politikasının uygulanması. Fakat bir merkez bankasının sıkı ya da genişlemeci para politikası uygulaması için koşulların uygun olması gerekir. Mesela, ABD’de yıllardır faiz son derece düşük, ABD’yi örnek vermek doğru değil, çünkü ekonomik olarak aynı grupta değiliz, ancak söz konusu faiz indirimi olunca hemen ABD örneği verildiği için biz de bu örnekten devam edelim. ABD’de bu yıla kadar enflasyon %2’nin altındaydı ve enflasyon düşük olduğu için de faiz artırılmıyordu, eğer faiz enflasyonu artırsaydı emin olun ki Fed de bunu uygulardı, yine aynı düşünceyle faiz enflasyonu düşürseydi Uysal dönemindeki hızlı hamlelerin ardından enflasyon da tek haneye inmeliydi, ama olmadı. Olamaz, çünkü ekonomide sebepler de sonuçlar da bellidir. Eğer enflasyon ve cari açığınız bu kadar yüksekken geniş bir mali ve para politikası uygularsanız buna ne kur dayanır ne de üretim.
Bugün açıklanan veriler kurdaki yükselişin göstergeleri nasıl bozduğunu bir kez daha teyit etti. Üretici enflasyonu 2,5 yılın zirvesine çıkarken ekonomiye olan güven ise yılın en düşük seviyesine indi ve bu keskin düşüş Ağbal’ın görevden alınmasıyla derinleşti. Nedeni ise, Çetinkaya ve Uysal’ın ardından göreve getirilen Ağbal ile sıkı para politikasına geçildi. Elbette atanmayla gelinmesi bağımsızlık kaygısını güncel tuttu fakat uygulanan politikaların doğru ve piyasalarla uyumlu olmasıyla tabir yerindeyse merkeze bir şans daha verildi. Bu kısa sürede kur ve CDS geriledi, göstergelerde bir miktar toparlanma oldu. Ağbal’ın görevden alınması ise son şansı da yitirdi ve Mart ayı ortasından itibaren ne kur geriledi ne CDS tarafında önemli bir düşüş oldu ne de yabancı girişinde belirgin bir artış oldu.
Bugün geldiğimiz yer ise kurda rekor, CDS’de ilk sıra ve ekonomik verilerde gerileme noktası…
TCMB’ye dair en temel sorunların başında atanma geliyor, bu da nasıl bir politika izleneceğinde kararın merkezde olmaması anlamına geliyor. Dolayısıyla piyasalar Kavcıoğlu döneminde illa ki (enflasyon izin verirse) bir faiz indirimi bekliyor, fakat gelen tepkiler kuru yükseltiyor, kurdaki her yükseliş de enflasyonun yükselmesi demek ve eğer merkez enflasyon üstü faiz politikası uygulamaya devam edecekse bırakın faiz indirimini yeni bir faiz artışının olması gerekecek yakın zamanda.
Grafiklerde USD/TRY kurunun son 6 yıllık görünümü, TCMB başkanlarının görevden alındığı dönemler ve son hareketler yer alıyor. TCMB Başkanlarının görevden alınması ile kur tarafındaki yükseliş trendinin de güçlendiğini görüyoruz, bunu bozan tek süreç Ağbal dönemi oldu, fakat maalesef kısa sürdü.
Teknik seviye vermek doğru değil, çünkü kurdaki yükselişte somut bir neden değil birikmiş bir süreç var. Biz 8,35 üzerini izliyoruz ve 8,46 - 8,48 aralığı üzeri her kapanışı son derece riskli görüyoruz.