Son yıllarda dünyada yaşanan dezenflasyon süreci ve parasal genişleme furyası ile karşı karşıya kaldık. Ülkeler harcamaları artırmak ve deflasyondan kurtulmak için ek teşvik ve faiz indirimleri yaparken, Avustralya gibi enflasyonu ekside olmayan ülkelerde ekonomik görünümde bozulmadan dolayı faiz indirimine gitti.
2007 yılından bu yana faiz artışı yapmayan ABD’nin bu sene içinde bunu gerçekleştirmesi bekleniyor. Son dönemde kış şartları etkisinden çıktığı görülen ekonomideki veriler şimdilik iyi yönde ilerliyor. Ancak enflasyonun halen artış göstermemesi kafalardaki en büyük soru işareti. Mayıs ayında yüzde 0.4 artış gösteren enflasyon küçük bir umut verirken, tüketim harcamalarında görülen artış ile birlikte yaz aylarında enflasyonun biraz daha yükselmesi beklenebilir. Enflasyonun faiz artışı için FED’in önündeki en büyük engel olduğunu söylemek yanlış olmaz. Güvercin konuşması ile piyasadaki volatiliteyi kontrol etmek isteyen Yellen, 2015 yıl sonu faiz tahmininin yüzde 0.625’te kalması ile faiz artışı yapacakları ihtimalini artırmış durumda.
Avrupa’da ise işler oldukça karışık. Faizleri sıfıra yakın seviyede tutan ECB, parasal genişleme yaparak harcamaları artırmak için yola koyuldu. Aylık 60 milyar euroluk tahvil alan ECB, bu alımlara 2016 yılının Eylül ayında kadar devam edecek. Son dönemde gelen veriler şimdilik QE’nin işe yaradığını gösteriyor. Son gelen veriler deflasyondan çıkıldığını gösterse de henüz bunun sürdürebilir olduğunu söylemek için oldukça erken. Bir yandan eksi enflasyonu artıya çıkarmak için uğraşan Avrupa diğer tarafta Yunanistan’ı bölgede tutup tutmamanın kararını verme aşamasında. Cumartesi günü yapılacak olan Eurogrup’ta her şeyin netleşmesi bekleniyor.
İsviçre’de durum biraz daha kötü. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen toplantıda faizleri yüzde 0.75 seviyesinde tutan İsviçre Merkez Bankası, frangın değerini düşürmeye çalışıyor. Yıl başında minimum kur uygulamasını kaldıran Banka beklemeye geçmiş durumda. İhracatın ekonomide büyük rol oynadığı ülkede, para birimindeki değerli görünüm dış pazardaki rekabeti negatif etkilerken, ithalatı besleyerek ülke ekonomisinde ticaret açığına neden oluyordu. Son gelen enflasyon verisinde yüzde 0.2’lik artış olsa da yıllık bazda yüzde 1.2 düşüş ekonomiyi tehdit etmeye devam ediyor.
Gelelim İngiltere’ye... Nisan ayında bir aylığına da olsa deflasyona giren İngiltere’de faizler uzun süredir yüze 0.5 seviyesinde tutuluyor. 2015 yılında eksi enflasyon bekleniyordu fakat en son açıklanan tutanaklarda ücret artışlarına değinen üyeler, 2015 yılı sonuna doğru enflasyonda ciddi ivmelenme olacağını ifade ettiler. Geçtiğimiz Çarşamba açıklanan rakamlarda ücret artışları yüzde 2.7 ile 2009’dan bu yana en yüksek seviyeye yükseldi. Yüzde 5.5 olan işsizlik ise 2008’den bu yana en düşük seviyede. Tıpkı ABD’de olduğu gibi İngiltere’de de faiz artışı enflasyona bağlı. Enflasyonda beklenen toparlama görülürse bir faiz artışı da BoE’den gelebilir.
Asya’da Japonya rekor teşviklerle ekonomiye destek olmaya çalışırken Çin’de büyümenin düşmesini engellemek için faiz ve ZK indirimi yapıyor. Uzunca bir süredir deflasyonist baskılarla boğuşan Japonya’da 80 trilyon yenlik ek teşvik devam ediyor. Geçtiğimiz hafta yapılan toplantıda sonrası Kuroda son dönemde olduğu gibi yine olumlu konuşarak hedeflerine ulaşacaklarını dile getirdi.Ayrıca bu toplantıda toplantı sayısında değişiklik yapılmasına karar verildi. Yıl içinde 14 defa toplanan üyeler, Ocak 2016 yılından itibaren yılda 8 toplantı yapacak. Ayrıca yılda 2 defa açıklanan ekonomi raporunun 4’e çıkması diğer önemli değişiklik. Son açıklanan Mayıs ayı rakamlarında çekirdek enflasyon yüzde 0.1 artış gösterdi. Genel enflasyon ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0.5 arttı. En dikkat çeken ise hane halkı harcamalarında görülen yüzde 4.8’lik artış oldu.
Son olarak kangurulara gidelim... Ocak ayında beri düzenli olarak faiz indiren Avustralya Merkez Bankası, Mayıs ayında faizleri yüzde 2.25’ten yüzde 2’ye çekmişti. Haziran toplantısında beklemeye çekildi. Büyümede en önemli sektör olan madenciliğin dışına çıkmak ve diğer alanlara yönelmek isteyen Avustralya Merkez Bankası, Avustralya dolarının değerini düşürmek için ek faiz indirimi yapabileceğini söylemekten çekinmiyor. Sermaye yatırımlarında düşüş görülürken, ücretlerdeki gerileme ve ekonomideki atıl kapasitenin yarattığı endişe, Avustralya Merkez Bankası’nı düşündürüyor.
Ayrı ayrı değindiğimiz gibi, deflasyonist süreç ülkeleri baskı altına almış durumda. Yılın geri kalanında ABD faiz artışı, İngiltere’den sürpriz faiz artışı, Avustralya, İsviçre ve Çin Merkez Bankalarından ek faiz indirimleri olasılıklar arasında. ECB ve BoJ ise hali hazırda sürdürdükleri genişleme programları ile daha arka planda kalacaktır.