2015’in flaş gelişmeleri arasında yer alan Yunanistan krizi de yavaş yavaş gündemdeki yerini başka senaryolara bırakmaya hazırlanıyor. Tabi ki bunu söylemek için çok erken ancak, görüntü bu şekilde. Fiyatlaması biraz olsun duruldu. Ancak, Tsipras’a dayatılan son reform paketinin ilerleyen günlerde Yunanistan için sanclı bir süreç başlatabilir. Bankalar bugün tekrardan açıldı ama Atina Borsası kapalı. Günlük para çekme limiti 60 Euro olarak devam ediyor. Şimdi bu durumda Yunanistan kurtulmuş mu oluyor ? yoksa Avrupa Yunanistan’ı yeni bir borç krizinin içine mi sokuyor ?
Temerrüt mü ? kurtuluş mu ?
Yunanistan 4 taksitte ödemesi gereken 1.6 milyar Euro’luk borcu Haziran ayı itibariyle ödeyememişti. Teknik olarak temerrüt durumuna düşen Yunan ekonomisi için farklı senaryolar ortaya atıldı abiyane tabirle duruma farklı kulplar uyduruldu. Sonrasında referandum süreci karşımıza çıktı. Halka sorulan soru kreditörlerin teklifini kabul edelim mi oldu. Halk ‘hayır’ dedi sonrasında Tsipras daha ağır koşullu paketi sineye çekmek zorunda kaldı. Merkel önderliğinde AB üyeleri Yunanistan’a adeta tokat atmaya başlamışlardı. Sen nasıl AB’den çıkarsın dercesine. Bu durum sonrasında tecrübeli Merkel, tecrübesiz Tsipras’ı adeta devirdi. Diğer yandan ara bulucu rolüyle ortada bulunan Juncker bile tutum değişikliğine gitmeye başlamıştı.
Destek mi ? Köstek mi ?
Yunanistan AB’den 87 Milyar Euro’luk kurtarma paketi aldı. Ancak paketin içeriğinde çetin şartlar söz konusu. Daha fazla kemer sıkma politikalarına katlanmak istemeyen Yunan ekonomi için bu şartların altından nasıl kalkacağı konusu Tsipras’ı artık düşünmekten hasta edecek. Kamuda 13 Milyar Euro’luk tasarruf, 35 Milyar Euro’luk büyüme destekleme paketi, toplu sözleşme paketinin yenilenmesi, emeklilik yaşının 67’e çıkarılması, kurumlar vergisinin yüzde 26’dan yüzde 28’e çıkarılması, KDV reformuyla birlikte, tasarrufların 2016 milli gelirinin yüzde 1’i kadar artırılması, savunma harcamalarından 300 Milyar Euro kısılması vs. gibi zorlu bir süreç. Yunanistan bunu kabul etti ama yarın bir gün ben bu şartları sağlayamıyorum der ve Yunan halkı isyana başlarsa ki başladı bile, daha çetin bir kriz ortamı karşımıza çıkabilir. İşin tuhaf tarafı diğer ülkelerden, İspanya, İtalya gibi. Ben de borcumu ödemeyeceğim derlerse, AB için sıkıntılı süreç sürekli var olacak. Zaten, İngiltere 2016 gelse de AB’den çıksam diye gün sayıyor.
ELA artırıldı. Köprü kredi serbest bırakıldı.
Geçtiğimiz hafta içerisinde açıklamalar yapan Draghi’nin Yunanistan hakkında yapacağı her yorum, parasal genişlemeden daha önemli boyuttaydı. Draghi, bayram mesajını piyasalara verdi ve Yunan bankalarına sağlanan acil likitide desteğinin artırıldığını duyurdu. 900 Milyon Euro artırılan ELA, Yunan bankalarını kısa vadede rahatlatabilir. Ayrıca, 7.16 Milyar Euro’luk köprü kredi denilen küçük yardım paketi de onaylandı. Bu durum bankaların açılabilmesi için gerekli tutardı. Ayrıca bu parayla birlikte, ECB'nin elinde tuttuğu Yunan devlet tahvillerinin itfası ve faizi için 4,2 milyar euro ve IMF'e 30 Haziran ve 13 Temmuz'da gerçekleştiremediği kredi ödemeleri karşılığında 2 milyar euro olmak üzere toplam 6,25 milyar euro ödeme yapıldı. Yani bu durumda Yunan hükümeti kısa vadede borcunu, bu kredi sayesinde konsalide etme fırsatı buldu. Peki, bu sağlanan finansman desteği ilerleyen dönemlerde ödenebilecek mi ? Bu soru tekrardan karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Etraflıca düşündüğümüzde, Yunanistan’ın borcu borçla kapatmaya devam ettiğini görüyoruz. Yunanistan için de AB’de kaldığını söylemek doğru ama kriz ortamından çıktı demek yanlış olur gibi duruyor.