Belirsizlik ve piyasada oluşan volatilite günden güne artıyor. Aylardır gündemde olan Yunanistan borç krizi için bugün son güne geldik çattık. Varoufakis ise, Yunanistan Maliye Bakanı açıklamasını yaptı. 1.5 Milyar Euro’luk ödeme bugün gerçekleştirelemeyecek. Peki, şimdi ne olacak ?
Bir ülkenin temerrüte düşmesi ne demek?
Temerrüt, borç alan bir kişinin, kuruluşun ya da ülkenin borçlandığı kişiye verdiği taahhütleri yerine getirememesi durumu olarak tanımlanıyor. ‘Temerrüte düşme’ deyimi sadece şirketler için değil, ayrıca ülkeler için de geçerli bir kavramdır. Bu durumu geçtiğimiz dönemlerde Arjantin yaşamış ve iflasını açıklamıştı. Kreditörlerden aldıkları borçları ödeyemeyen Arjantin kriz ortamı içerisinde kalmış, kredi notu ‘çöp’ seviyesine gelen ülkenin borç alabilecek bir durumu da kalamamıştı. Sonuç kamu çalışanlarına kadar ödenemeyen maaşlar, işsizlik, eylemler ve ülke halkı üzerine binen sorun dolu bir süreç. Yunanistan’a döndüğümüzde ise, durum biraz Arjantin’den farklı. AB üyesi içerisinde yer alan ülkenin, sırtını dayayabileceği, gerekirse borcunu ödeyemese bile kendini bu sıkıntıdan kurtarabileceği bir birlik ! Ancak Avrupa ekonomisinde 90’lı yıllarda yaşanan ralli şuan için görülmüyor. Avrupa ekonomisi pamuk ipliğine bağlı durumda ve bu süreçte ekonomik canlılığı sağlamak adına bir çok hamlede bulunmakta. Son dönemde ciddi ekonomik sorunlarla uğraşan Avrupa ekonomisine bir de Yunanistan tahvillerini ellerinde bulunduran bankaların krize kadar sürüklenme ihtimalinin söz konusu olması, birlik içerisinde ciddi sıkıntıların gün yüzüne çıkmasına neler olabilecek.
Kaos senaryosu...
Yatırımcıların ellerinde 270 milyar Euro’luk Yunan tahvili olduğu konuşuluyor. Bu tahvillerin bir kısmı Avrupa Bankalarında yer alırken, diğer kısmı sigorta şirketleri, emeklilik fonları ve MB’da yer alıyor. Avrupa banka düzenlenmelerine göre, Euro bölgesinde çıkarılan tahvillerin kredisi yüksek yani risksiz tahvillerdir. Bu düzenlemenin çıkarılma amacı, kredisi düşük ülkelere bir teşvik sağlamak. Bu durum, AB’nin bel kemiği sayılabilecek diğer ülkelere göre daha fazla risk taşıyabilecek AB üyesi ülkelerin daha düşük faizlerle borçlanmasını sağlayabilecek bir teşviktir. Ancak bankaların riskli tahvilleri tercih etmesi ve yüksek getiriyi tercih etmesi aslında durumun en büyük temel sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Sonuçta Euro bölgesinden çıkan tahviller düşük riske sahip olarak çıkıyor ve bankaların ek bir sermaye ayırmasına gerek kalmıyor. Bu kurtarma sermayesinin olmaması da herhangi bir temerrüt durumunda bankaların zararlarını karşılayamamasına neden oluyor. Sonuç olarak, bu zararı karşılayabilmek için de, önce Yunanistan’ın, sonra da büyük AB ülkelerinin banklarının kendi sermaye tabanından ödemesi gerekecek. Yunanistan ödeyemeyeceğine göre, tüm borçlar Almanya ve Fransa’nın üzerine kalacak. Bu ülkelerin bankalara sermaye aktarması gerekecek ya da bu bankalar batacak.Bu durum, bankacılık sisteminin çökmesi gibi bir durumun ortaya çıkmasına zemin hazırlayacak. Şimdi düşünelim, bu durumdan bu düzenlemeyi ortaya çıkaran Avrupa Merkez Bankası’mı sorumlu? Yoksa hazırı yiyen Yunanistan hükümeti mi ?