ANKARA, 10 Eylül (Reuters) - Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, HDP'yi eleştirerek bir tercihte bulunmaları çağrısında bulundu ve "ya demokrasinin ya da terörün" yanında yer alacaklarını belirtirken, "bu siyasi hareketin tamamıyla illegal görünüm vermeye başladığını" söyledi.
Ankara'yı ziyaret eden AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile birlikte dün akşam düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Erdoğan, son günlerde Türkiye'nin kritik bir dönemden geçtiğini belirterek, "Güvenlik güçlerimiz, terör örgütü ve onun uzantıları ile mücadelelerini sürdürüyor. Buna karşılık kimi siyasetçilerin terörün değirmenlerine su taşıyan ifadeleri ve söylemleri bu mücadeleyi zorlaştırıyor. Bu durum karşısında kendisine siyasetçi diyen, bu sıfatı kullanan TBMM üyesi herkesin sorumlu davranması gerekiyor" dedi.
"Türkiye'nin provokatör değil, sorumlu siyasetçilere ihtiyacı var. Parti binalarına saldırıları kesinlikle tasvip etmiyorum ve bu saldırıların müsebbiplerini kınıyorum. Bunlarla ilgili adli işlemler yürütülecektir" diyen Erdoğan, "Bizim kendilerinin parti binalarına saldırılar karşısında gösterdiğimiz bu net tavrı onların da kamu binalarına, güvenlik görevlilerine, vatandaşlarımıza, kamu araçlarına ve canlara yönelik saldırılar karşısında göstermesini beklerdik. Ama bu yaklaşımı görmedik, göremedik. Tam tersine bu parti mensupları hem de eşbaşkan düzeyinde sırtlarını terör örgütüne dayadıklarını söyleyebilmektedir" dedi ve eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü:
"Ama kendini terörle özdeşleştireni terörist kabul eder ona göre davranırız. Terör örgütü ile arasına mesafe koymakta zorlanan partiye sesleniyorum: Tercihinizi yapın, demokrasinin mi terörün mü yanındasınız? Mücadelenizi siyasetle mi yoksa şiddetle, kanla mı yürüteceksiniz? Terörün yanında saf tutarsanız onunu bedelini ödemeyi göze alacaksınız. Bu iş öyle demokrasi barış diye başlayan cümlelerin sonunu tehditle bitirmekle olmaz. Ya demokrasinin ya terörün yanındasınız. Bu işin ortası yok. Biz siyaset alanının boşalmasına asla razı değiliz… İllegal hiçbir eylem siyasetle yan yana olamaz."
Son dönemde PKK'nın güvenlik güçlerini hedef alan saldırılarının sayısındaki artış ve hafta sonunda Dağlıca'da düzenlenen saldırıda 16 askerin, Iğdır'daki saldırıda da 14 polisin hayatını kaybetmesinin ardından ülke çapında protesto gösterileri düzenlendi. Bu gösteriler sırasında pek çok ilde ve ilçede HDP'nin parti binaları da hedef alındı.
PKK'nın Kürtlerin temsilcisi olamayacağını söyleyen Erdoğan, "Bu siyasi hareket de tamamıyla illegal görünüm vermeye başlamıştır" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, yaşanan süreçte tüm vatandaşları sağduyulu davranmaya davet ederken, "Terörün hayatımızı kilitlemesine müsaade etmeyeceğiz… Bu süreçte milletimize ve kendi kitlelerine itidal çağrısı yapan herkese de teşekkür ediyorum" dedi.
Tusk ile son haftalarda AB'nin ana gündem maddesi haline gelen mülteci ve göçmen krizini de ele aldıklarını belirten Erdoğan, "Bu insanlar Avrupa'ya imkanlarını ellerinde almak için değil hayat haklarını korumak için yönelmişledir. Bu insanlar karşısında AB ülkelerinin meseleye kendi konforlarını bozmama düşüncesiyle yaklaşmaları asla ahlaki değildir" dedi ve Türkiye'nin mülteciler konusunda üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını ifade etti.
Erdoğan "AB içinde devam eden daha adil yük paylaşımı tartışmalarına ülkemizin de dahil edilmesini beklediğimizi söylemek istiyorum… Göçmen kotaları fikrini desteklediğimizi ifade etmek isterim" dedi.
AB ülkeleri son haftalarda çeşitli üye ülkelere giden mültecilerin birlik içinde belirlenecek kotalara göre dağıtılmasını tartışıyor.
TUSK: "AB TERÖRİZM KONUSUNDA TÜRKİYE İLE YAKIN İŞBİRLİĞİ YAPMAK İSTİYOR"
Erdoğan ile görüşmesinin ana gündem maddelerinin terörle mücadele ve göçmen krizi olduğunu belirten Tusk ise, Türkiye'nin yaşadığı zor dönemde AB'nin dayanışma göstereceğini belirterek, "Sizi temin ederim ki AB terörizm konusunda Türkiye ile yakın işbirliği yapmak istemektedir. PKK'nın Avrupa'daki varlığı ile mücadeleye kararlıyız. Burada HDP'nin genel merkezine ve Hürriyet gazetesine yapılan saldırıları da eleştiriyorum. Türkiye ve PKK arasındaki çatışmasızlık dönemi tüm AB ülkelerinde umut uyandırmıştı. Doğru tercihin bu olduğunu düşünüyoruz, başka bir makul alternatifi de yok" dedi.
Göçmen krizine de değinen Tusk, "Birbirimizi suçlamayalım yakın kapsamlı işbirliğine yönelelim. Karşılıklı suçlama bizi bir adım ileri götürmeyecektir… AB bu konuda daha güçlü şekilde hareket etmek istemektedir, Türkiye ile bu konuda işbirliği yapacağız" dedi.