NASA Yöneticisi Bill Nelson, NASA’nın 2025’te sona erecek mali yıl bütçesinin bir parçası olarak bugün erken saatlerde Temsilciler Meclisi Tahsisat Komitesinin bir oturumunda çok çeşitli sorular aldı. Yönetici Nelson’ın oturumu, NASA’nın bu yılın başlarında bilim görevlerinde önemli kesintiler içeren ancak uzay ajansının Uzay Fırlatma Sistemi (SLS) roketi için fon sağlamaya devam ettiği bir belge olan bütçe talebinin ardından gerçekleşti.
NASA ayrıca bütçe açıklamasında SpaceX’in İnsan İniş Sistemi (HLS) sözleşmesinin önemli kısımlarını, milyarlarca dolarlık Artemis programındaki sonraki görevlerden ayırdı ve Nelson bugünkü duruşmasında, Starship’in ABD’nin Apollo programından sonra Ay’a dönmesini sağlayacak bir "zincirin" ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı.
NASA Yöneticisi, Temsilciler Meclisi Oturumunda Uzay Harcamalarının Maddi Olmayan Faydalarını Vurguladı
Boeing’in, Uluslararası Uzay İstasyonuna (UUİ) gerçekleştireceği önemli bir mürettebatlı test uçuşuna hazırlanan ve aynı zamanda Artemis Anlaşmaları kapsamında Ay keşif ortaklığını genişleten uzay ajansı için Nisan ayı yoğun bir ay oldu. NASA’nın uluslararası girişiminin son üyeleri İsviçre ve İsveç olurken oturumda Nelson ve komite yetkilileri, uzayda Amerikan liderliğinin sağlanması gerektiği konusunda hemfikir oldu.
2024 yılında ayrıca NASA, ticari uçakların nüfusun yoğun olduğu bölgelerde gürültü gereksinimlerini karşılamasına ve aynı zamanda süpersonik uçmasına olanak sağlamak üzere tasarlanan sessiz süpersonik test yatağı uçağını test edecek. Kongre üyeleri, Yönetici Nelson’a bu test uçuşunun yanı sıra T-38 süpersonik eğitim uçağı gibi diğer havacılık platformlarının faydaları hakkında sorular yöneltti.
Duruşmada özellikle SLS roketinin yüksek geliştirme maliyetleri nedeniyle maliyetler ön planda kaldı. Özellikle SLS ölçeğinde bir roket geliştirmek milyarlarca dolarlık yatırım gerektiriyor ve SLS’nin yüksek harcamalarına ilişkin endişelere cevaben Nelson, roketin çok sayıda başarılı uçuş gerçekleştirmesinin ardından maliyetlerin düşeceğini paylaştı.
Oturumun büyük bir bölümü, Kongre üyelerinin NASA’nın Ay’ı keşfetme çabalarında Çin’in önüne geçmek için attığı adımları tartışmasına ayrıldı. Ajansın avantajlı olduğunu düşündüğü alanlardan biri de astronotlar için iniş yeri seçimi. Kongre üyeleri tarafından NASA’nın, neden Çin gibi Ay’ın Uzak Tarafı yerine Güney Kutbuna gitmeyi tercih ettiği sorulduğunda Nelson, uzay ajansı için bunun daha kârlı olduğunu ve Çin’in planlarının ardındaki saikleri bilmediğini söyledi.
NASA’nın Artemis programını sürdürmek için operasyonlarını uyarlama esnekliğine sahip olup olmadığı sorulduğunda Nelson, ilk mürettebat fırlatışının Eylül 2025’te gerçekleşeceğini vurguladı. İlk inişin ise SpaceX’in Starship İnsan İniş Sistemi aracılığıyla Eylül 2026’da yapılması planlanıyor. Ay keşif zaman çizelgelerinin belirlenmesinde güvenlik son derece önemli ve SpaceX’ten sonra NASA’nın ikinci yüklenicisi (Blue Origin) 2029’da Ay’a iniş yapmayı planlamakta.
SpaceX’in ilk inişinden iki yıl sonra NASA da Gateway ay uzay istasyonunu Ay’a gönderecek. Nelson, “yapacak bir şeyi olursa” ABD ve Çin uzay araştırmaları arasında bir boşluk olmayacağını ve planlarının bir kısmının, diğer Amerikan alternatifleri mevcut olmadan önce ISS’i mümkün olduğunca uzun süre uzayda tutmayı içerdiğini de sözlerine ekledi.
Ona göre NASA sadece üç ya da dört uçuş için Ay’a gitmeyi planlamıyor.
“Bunu, Mars’a gidebileceğimizi düşündüğümüz yeterli teknoloji ve sistemleri elde edene kadar gelecekte de devam edecek şekilde planlıyoruz.”
Nelson’a göre şu anda Japon araştırmacılar tarafından yapılmakta olan araştırmalar, astronotlara yüzeyde otuz gün kadar kalma olanağı sağlayabilir.