Leigh Thomas / Balazs Koranyi
PARİS/FRANKFURT, 27 Ekim (Reuters) - Fransa ve Almanya merkez bankaları başkanları, euro bölgesinde büyümenin hızlanmasıyla, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) artık yeni varlık alımlarıyla sağlanan destekten uzaklaşması gerektiğini çünkü istenen teşviğin, bankanın büyüyen bilançosu ve düşük faiz oranlarıyla sağlandığını söylediler.
ECB dün gelecek yılın başından itibaren aylık tahvil alımlarını yarıya düşürmeyi kararlaştırdı ancak alım programını dokuz ay uzattı. ECB, ayrıca büyüme ve enflasyonun toparlanmak için hâlâ yoğun desteğe ihtiyaç gösterdiği gerekçesiyle, alımların daha da uzatılabileceğini belirtti.
Fransa Merkez Bankası Başkanı François Villeroy ve Almanya Merkez Bankası Başkanı Jens Weidmann yeni tahvil alımlarını fazla gerekli görmediklerini ifade ettiler.
Villeroy, "Standart-dışı para politikamız... sadece net aylık alımlardan ibaret değil, onun için buna çok fazla odaklanmamıza gerek yok" dedi.
"(Politikamız) tahmin edilebilir bir sıralamayla ve aşamalı normalleşme stratejimizin parçası olarak birlikte kullanabileceğimiz bir grup enstrümandan oluşuyor."
ECB'nin tahvil alımlarını uzun zamandır eleştiren Weidmann'ın eleştirileri daha sert oldu.
"Benim görüşüme göre, alımların kesin bir şekilde sona ermesi doğru olurdu çünkü, bildiğiniz gibi ben euro bölgesinde devlet tahvillerinin alınmasına karşıyım."
"Aylık tahvil alımlarından ziyade, şu ana kadar bilançomuza aldığımız tahvillerin büyüklüğü alım programının gücünü oluşturuyor."
Şimdiye kadar 2 trilyon euronun üstünde varlık alımı yapmış olan ECB, gelecek yılın sonuna kadar bu miktarı 2.6 trilyona çıkarabilir.
ECB, bilançosuna aldığı ve vadesi dolan tahvillerin yerine yenilerini koyarak bu miktarı uzunca bir süre sabit tutmayı vaat etmişti.
Weidmann'ın iki yıl sonra görevi sona erecek olan Mario Draghi'nin yerine ECB başkanlığına gelebileceği konuşuluyor.
Haberin orijinali için tıklayınız: Bu haber, linkleri yukarıda belirtilen haber ya da haberlerden derlenmiştir. Tam çevrilmiş metin olmayabilir (Haberi çeviren Ayşe Sarıoğlu; Redaksiyon Can Sezer)