İkinci dünya savaşı sırasında Fransız direnişçiler nazi esir kamplarından birine bir saldırı düzenlerler, kampı ele geçirirler ve ünlü matematikçi Benoit B. Mandelbrot’un babasının da aralarında bulunduğu esirlere, takviye Nazi kuvvetleri gelmeden kaçmaları söylenir. Tüm esirler tek grup halinde ana yol üzerinden güvenli bölge olan Limoges’e gitmek üzere yola koyulur. Grup ilerlerken, bir süre sonra Baba Mandelbrot, bu şekilde kaçmanın hiç de akıllıca olmadığı kanısına varır ve ana yolu terkedip ormanın içine saparak tek başına yürümeye başlar. Aradan yarım saat geçmeden esir kampına düzenlenen saldırıyı öğrenen bir alman uçağı ana yol üzerinde grup halinde ilerleyen esirleri bombalar. Esir kampından tek kurtulan, mandelbrot’un babasıdır(1).
İnsanlardaki genel davranış biçimi çoğunluğa uyma ve çoğunlukla ortak hareket etme yönündedir. Çoğunluğa katılma ve uymada bireydeki özgüven eksikliğinin, tek başına hareket etmekten korkmanın ve çoğunluğun oluşturduğu sinerjinin bireye güven vermesinin önemli ölçüde etki ettiği bir gerçektir.
Doğru olanın çoğunluğa uymak mı uymamak mı olduğu hususunda bir çok araştırma ve farklı görüşler vardır. Genel kanı; duruma ve şartlara göre sonuçların da değiştiği yönündedir. Üstteki örnek çoğunluğa uymanın olumsuzluğuna iyi bir örnekse de hayatta bir çok faydalı girişimin, çoğunluğun katılımıyla sağlandığını görmekteyiz. Burada anahtar rolü çoğunluğu yönlendirenlerin iyiniyetli olup olmadığı hususu belirlemektedir.
Ancak finansal piyasalar sözkonusu olduğunda çoğunluğun cazibesine kapılma, genelde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Finansal piyasalar, işin doğası gereği iyiniyetli yönlendiricilerden yoksundur. Zaten birilerinin kazanabilmesinin başka birilerinin kaybına bağlı olduğu finansal piyasalarda (sıfır bakiyeli oyunlarda), hakim duygu iyiniyet değil, kazanma hırsıdır.
Piyasa oyuncularını farklı bir tanımlamayla; profesyoneller (piyasanın büyük oyuncuları) ve amatörler olarak ikiye ayırdığımızda profesyonellerin bildiği veya bilmesi gereken hususlardan biri, kendi kazancını normalin üstünde artırmak istediğinde (istisnalar haricinde) bunu başka profesyonellerin kaybetmesini beklemesiyle yapamayacağı gerçeği, gelmektedir. Öte yandan tek tek ele alındığında amatörlerin piyasaya kattıkları yatırım miktarı, profesyonellerin hedeflediği miktarla kıyasladığında komik kalmaktadır. Ancak milyonlarca amatörün ortaya koyduğu miktarı topladığınızda sonuç değişmektedir! Örneğin bir milyon kişinin 10 Dolar’ını hesapladığınızda 10 milyon Dolar, 1000 dolar’ını hesapladığınızda bir milyar dolar, demektir. Tabii ki özellikle yatırım araçlarının ve yatırımcı çeşitliliğinin had safhaya çıktığı günümüzde profesyonel-amatör ayrımını ve kimin kazanma kimin kaybetme potansiyeline sahip olduğunu kesin çizgilerle belirlemek mümkün değildir. Ancak genel mantık budur.
Burada özetlediğim mantık açısından bakarsak piyasalar sözkonusu olduğunda çoğunluk amatörlerden oluşmaktadır ve hedeftir. Daha doğrusu piyasalarda profesyonellerin büyük karlar elde edebilmesi amatörlerden oluşan büyük bir çoğunluğun piyasaya katılmasına, yani çoğunluğun oluşmasına bağlıdır.
Bir örnek vermek gerekirse; profesyonel yatırımcıların çoğu, 2001 yılından itibaren ve ons fiyatı 250-350 dolar civarında dalgalanırken, Altın’a yatırıma başlamıştı. 2011 yılının ilk aylarına gelindiğinde Altın’ın fiyatı 1500’lü rakamlara yükselmiş, çoğunluğun da dikkatini çekmeye başlamıştır. O dönemde altına yatırımda çoğunluğun oluşmasında bir çok faktörün yanında altın ile ilgili olumlu haber ve yorumların ve bankaların altına yatırımı kolaylaştırmada gösterdikleri gayretin de etkisi olduğunu hatırlıyoruz. Ardından gelen ve 1920’li fiyatlara varan sansasyonel yükselişle birlikte altın yatırımında çoğunluğun daha da arttığını ve adeta bir sürü psikolojisine dönüştüğünü görmekteyiz. Bu dönemde çoğunluğa katılmayanlar veya daha önceden katılıp zamanında terkedenler, daha sonra meydana gelen altın fiyatlarındaki çöküşün zararından etkilenmemiş oldular.
Geçmişi dikkatli incelediğimizde yukarıda anlattığıma benzer çokça örnek tespit edebiliriz. Günümüzde hangi yatırım türlerinde çoğunluğun oluşumunun tamamlandığının veya tamamlanmak üzere olduğunun belirlenmesi ayrı bir inceleme konusudur. Ancak belirtiler açıktır; sözkonusu yatırım aracına kitlesel yönelme, yatırımın eskiye göre daha kolay ve herkes tarafından yapılabilir hale gelmiş olması, düşük gelirlilerin de alabilmesi amacıyla daha küçük parçalara bölünmesi (örnek: 1 gramlık altın), haber ve yorum yaygınlığı vs.
Finansal piyasalarda çoğunluk hedeftir ve olumlu yönlendirmelerden yoksundur. İşin doğası da budur. Yani böyle olmak zorundadır, çünkü böyle olmazsa spekülasyon olmaz, piyasalar da olmaz. Her yatırımcı bu anlamda kendini bireysel olarak hedef olmaktan korumak zorundadır. Finansal piyasalarda çoğunluğun dayanılmaz cazibesine kapılmak kötü sonuçlar doğurabilir.
İlyas Uzuner (bilgeanalist)
(1) Kısa anı, Benoit B. Mandelbrot’un “Finans Piyasalarında Saklı Düzen” adlı kitabından özetlenmiştir.