Geçen hafta döviz piyasalarını etkileyen olayların başında Fed ve ABD istihdam verisi öne çıktı. Fed, faizi beklentiler doğrultusunda bir kez sabit bırakmakla birlikte enflasyonla mücadele kararlı olduğunun üzerinde durmaya devam etti. Ancak şahin tondaki yumuşama risk iştahındaki artışı tetikleyen faktör oldu.
Geçen haftanın son iş gününde gelen istihdam verileri de Fed’in duruşuyla artan risk iştahını destekledi ve veriler, bankanın sıkılaştıcı para politikasının etkilerinin ABD ekonomisinde hissedilmeye başlandığını gösterdi.
Bu gelişmelerin ardından ABD tahvil getirilerinde bir gerileme görülürken dolar talebinde de düşüş dikkat çekti. ABD 2 Yıllık getirileri, Ekim ayındaki 5,25 zirvesinden düşüşe devam ederken geçen hafta 4,8’e kadar geriledi. ABD 10 Yıllık tahvil getirileri ise geçen hafta %5’ten fazla gerilerken 5 seviyesindeki zirvesinden bu hafta itibarıyla 4,6’a kadar düşüş kaydetti.
Tahvil getirilerindeki düşüş dolar kaybını tetiklemeye devam ederken DXY, geçen hafta itibarıyla yatay görünümünü düşüş yönlü olarak bozduktan sonra 104 bandına kadar geriledi. Bu ivme majör para birimlerinin dolar karşısında hızlı yükselişiyle desteklendi. Risk iştahındaki artış ABD endekslerinin de Kasım 2022 döneminden bu yana en iyi haftalarını geçirmesini sağladı. Nasdaq, geçen hafta %6,48 ve S&P 500 %5,85 oranında yükselirken Ekim’in son haftasındaki düzeltmenin sonlanması adına önemli bir talep artışı gözlemlendi.
Risk algısındaki değişim ve ekonomik verilerdeki zayıflamaya rağmen resesyon endişelerinin henüz gündeme gelmediği hisse piyasalarında mevsimsellik etkisininin de katkısıyla toparlanmanın devam etmesi muhtemel gözüküyor.
Bununla birlikte piyasalardaki olumlu havanın devamı bazı faktörlere bağlı. Bu faktörlerin başında ekonomi dışı bir etki olarak görülen jeopolitik risk geliyor. Mevcut ortamda tansiyonun düşük tutulmaya çalışılması Orta Doğu’daki çatışmanın etkilerinin sınırlı kalmasını sağlıyor. Çatışmaların bölgesel olarak genişlememesi ise Rusya - Ukrayna savaşında görüldüğü gibi jeopolitik riskin de zamanla daha da azalmasına neden olabilir. Diğer yandan küresel ekonomi açısında gelişmiş ülkelerin enflasyon yolunda bir sapma yaşamaması daha sıkı önlemler alınmasının önüne geçeceğinden yatırımcıların güvenli liman algısından uzaklaşarak riskli varlıklara yönelimin devam edebileceği görülebilir.
Son gelişmeler dolara olan talebin kısılmasıyla sonuçlanıyor. Grafiğe bakıldığında DXY endeksinde kritik bir desteğin altına düşerken düzeltme aşamasının başladığı görülüyor.
Geçen haftaki analizimizde değindiğimiz gibi DXY, haftanın son iş günü 105,5 seviyesinin altın doğru sert bir hareket gerçekleştirdi. Zayıf görünüm bu haftanın başında da devam ederken bir sonraki en yakın destek 104 seviyesi olarak görülüyor. Bu desteğin de kaybedilmesi durumunda DXY’ın 102 bölgesine kadar geri çekilme ihtimali devam edecek. Yukarı bölgede ise geçen haftanın destek seviyesi 105,5, bu hafta dirence dönüşmüş durumda.
Endeks, 105,5 seviyesinin üzerine çıkmayı başarırsa bu teknik olarak risk algısında artış olarak taki edilebilir ve doların kısıtlı düzeltmenin ardından yükselişine devam edebileceğini görebiliriz. Ancak mevcut ekonomik veri seti ve jeopolitik sorunların stabil kalması, bu olasılığı düşük kılıyor. Bu hafta ise ekonomik veri açısından zayıf geçecek, ancak ABD Fed Başkanı Powell ve ECB Başkanı Lagarde’ın konuşmaları yakından takip edilecek.
EUR/USD’de ivme artıyor
Dolara yönelik talepteki zayıflamayla birlikte euro toparlanmaya devam ederken geçen Cuma günkü sıçrama EUR/USD paritesinde önemli bir direncin aşılmasını sağladı.
Ekim başındaki dip bölgeden başlayan yukarı yönlü hareket kısa vadeli yükselen kanal içinde devam ederken Cuma günü paritede %1’i bulan sıçramayla 1,07 bandında haftalık kapanış gerçekleşti. Böylece EUR/USD, yükselen kanalın üst bandının ve 3 aylık EMA değerinin üzerinde bir haftalık kapanış görerek toparlanma görünümünü kuvvetlendirdi.
Bu hafta EUR/USD’nin en yakın desteği 1,07 olarak takip edilecek olup 1,075 seviyesi üzerinde günlük kapanışlarda ivmenin 1,085 - 1,09 aralığına doğru devam edebileceğini görebiliriz.
Altında yatay görünüm devam ediyor
Altın, diğer majör para birimlerinde görüldüğü gibi dolardaki zayıflamadan ve tahvil getirlerindeki düşüşten yararlanamıyor. Geçen ayın başında Jeopolitik risk artışıyla yükselişe geçen ons altın, jeopolitik risk algısındaki zayıflamaya paralel olarak yatırımcıların daha riskli varlıkları denemesiyle birlikte yükselişine ara veren bir grafik çiziyor.
Bunun yanında altında 1.980 dolar desteğinin korunması yatırımcıların net satışa gitmeyerek temkinli davranmaya devam ettiğini gösteriyor. Orta Doğu’daki çatışmaların bölgesel olarak genişlememesi durumunda ise altın piyasasında yatay seyrin korunmaya devam edebileceğini görebiliriz.
Günlük grafikte görüldüğü üzere ons altın, ortalama 1.980 dolar desteği üzerindeki konumunu korurken 2.000 dolar bandının radarda kaldığı görülüyor. 1.980 dolar desteğinin kırılması durumunda ise 1.950 dolarda ikinci bir destek oluşabileceğini görebiliriz. Bu desteğin altında ise 1.920 - 1.950 dolar aralığında bir dalgalanma oluşabilir.
Petrol fiyatları Orta Doğu’daki savaşa rağmen geri çekiliyor
Petrol vadelileri, Orta Doğu’da savaşın devam etmesine rağmen düşüş eğilimini koruyor. Bu da bölgedeki riskin şu an kontrol altında tutulduğu sinyalini veren önemli bir gösterge olarak takip edilebilir.
Şu ana kadar petrol tedarikinde bir sorun yaşanmaması, ABD ekonomisindeki zayıflama sinyalleri ve stok artışı petrol fiyatlarındaki düşüş eğilimini destekleyen başlıca kriterler olarak sayılabilir.
Brent petrol vadelileri, geçen hafta 85 doların altında gerilerken kısa vadede oluşan destek trend çizgisinde düşüşünü yavaşlattı. Son duruma göre Brent petrolde bir sonraki destek noktası ortalama 81 dolar olarak gözükürken 87 dolar bandının aşılması, yükselişi tetikleyebilecek fiyat seviyesi olarak takip edilebilir.
Bu hafta ekonomik veri açısından zayıf geçecek, ancak Powell başta olmak üzere birçok Fed üyesinin konuşacak olması, piyasalarda volatilite artırıcı bir etki oluşturabilir. Fed yetkililerinin mesajlarının faiz artırımına ara verildiği görüşlerini desteklemeye devam etmesiyle doların baskı altındaki görünümü de geçerliliğini koruyabilir. Bu durumda daha riskli para birimleriyle birlikte hisse piyasasına talebin devam edebileceğini görebiliriz.