Piyasaların son günlerdeki ana gündem maddelerinden biri, ekonomi yönetimi tarafından uygulamaya konması beklenen enflasyona endeksli bono (süper bono) veya tahvil. 10 gün önce kaleme aldığım “Enflasyona Endeksli Bono ya da Tahvil, Vatandaşı Enflasyona Karşı Koruyabilecek mi?” başlıklı yazımda yeni ürünün bono ya da tahvil olması durumunda piyasalarda olası etkilerine değinmiştim. Kısaca hatırlarsak, süper bono olması durumunda döviz talebini kırabileceğini, haliyle kuru düşürücü etki yaratabileceğini ve hatta borsalardan da çıkış yaratarak endeksleri olumsuz etkileme potansiyeline sahip olduğunu dile getirmiştim. Düşük getirili ve uzun vadeli tahvil olması durumunda ise piyasaya göre dağ fare doğurmuş olacak ve istenen etkiyi, ki özellikle de dövizi düşürmeyi ve yükselmesini önlemeyi başaramayacaktı.
İlk olarak bu konuyla ilgili özellikle geçen hafta şekillenen bazı gelişmelere değinmek istiyorum. Bir kere şu tespitle başlamak isterim, ürünün detayları ile ilgili ciddi bir belirsizlik var. Haliyle bu belirsizlik piyasada yüksek bir beklenti oluşturmuş durumda. Haliyle çıkan ürünle beklenti karşılanamazsa oluşan hayal kırıklığı başta kur olmak üzere piyasa fiyatlamalarını çok daha fazla olumsuz etkileyebilir. Yeni çıkacak ürün ile ilgili en önemli belirsizlik elbette ki bu ürünün bir bono mu yoksa tahvil mi olacağı ile ilgili. Geçen hafta piyasada dillendirilenlerden anlaşıldığı kadarıyla şimdilik 1 yıl vadeli tahvil olacağı beklentisi hâkim. Özellikle konu hakkında bilgi sahibi bir kaynağın Reuters’a yaptığı açıklamalar bu beklentinin oluşmasının önemli bir nedeni diyebiliriz. İlgili yetkilinin yaptığı açıklamaya göre şu an 1 yıl vadeli tahvilin getirisi netleştirilme aşamasında, netleştirilince hemen piyasaya sürülecek.
Anlaşılan o ki ürün cazip bir getiri sunsa da sunmasa da, her iki ihtimalde de ekonomide yaratabileceği bazı ciddi olumsuzluklar var. İlk olarak cazip bir getiri sunması durumunda evet kuru aşağı yönlü baskılama ihtimali en azından belirli bir süre için mümkün görünüyor. Fakat gelgelelim cazip getirili bir ürün Hazine’ye getireceği yük dışında bankacılık mevduat sistemine de ciddi zarar verebilir. Şöyle ki, iyi bir getiri olması durumunda hem vatandaş hem de şirketler döviz ve TL mevduattan ve hatta KKM’den çıkarak bir bankacılık ürünü olmayan cazip getirili Hazine tahviline yönelecek. Bu durumda banka mevduatları Hazine’ye geçerek mevduat tabanı ciddi anlamda zarar görebilir. Hatta bu konuda bankaların da oldukça tedirgin olduğu dile getiriliyor. Cazip getirili ürün olması durumunda tek tedirgin kesim bankalar değil gördüğüm kadarıyla. Özellikle borsada uzun ve kısa vadeli ciddi pozisyonları olan ve kendi deyimleriyle “has ve öz borsacılar da” bir hayli tedirgin durumda. Çünkü cazip getirili bir ürün özellikle borsaya yeni girmiş olanların çıkışlarını tetikleyebilir, haliyle endekslere satış getirebilir. Bu arada şunu da söyleyeyim, hâkim beklentiye göre cazip getirili ürün olursa sadece yeni borsa yatırımcısı değil, eski ve öz borsa yatırımcıları da bu ürüne yönelebilir. Zaten küresel borsaların son dönemlerdeki durumu ortada, e biz de eskisi gibi küresel borsalardan pozitif ayrışamıyorken bir de üzerine bu etkinin gelecek olması haliyle tedirginliği artırıyor.
Cazip getirili ürün olmaması durumunda ise en büyük endişe kur ile ilgili. Şu an 15,95 kritik direncinde kur baskılanmaya devam ediyor. Düşük getirili bir ürün sunulursa bir kere her şeyden önce beklentinin karşılanamamış olması nedeniyle bile kura yönelme artabilir. Yine piyasaya ulaşan bilgilere göre olur da dağ fare doğurursa (yani düşük getirili bir ürün olursa) kurun tetiklenmesiyle birlikte KKM ve tamamlayıcılarından oluşan sistemin sürdürülemeyeceğine ilişkin artan inanış ve fiyatlama ile hem bireysel hem de şirketler tarafında döviz talebi daha da artarak kur yükselişleri hızlanabilir.
Son olarak yine piyasaya ulaşan bir bilgiye değinmek istiyorum. Ekonomi yönetiminin ilk olarak tahvil çıkaracağı, fakat olur da bu enstrüman işe yaramaz ise KKM’nin vade dönüşlerinin hızlandığı yaz ayları ortasında veya vade dönüşlerinin hemen başında bu kez süper bononun uygulamaya konmasının planlandığı söyleniyor. Hatta bugünkü köşe yazısında sevgili Şeref Oğuz da enflasyona endeksli tahvilin işe yaramaması durumunda ilk olarak “TÜFE Endeksli Tahvil” sonrasında da “ÜFE Endeksli Süper Bononun” uygulamaya konacağı beklentisine yer vermiş.