Uzun zamandır analizlerimi paylaşmıyordum. Sebebi ise Dünya’nın veya küresel görünümün giderek daha karmaşık bir hale gelmesi ve global belirsizliklerin yükselmesiydi. Belirsizlik terimini riskten ayıran durum fiyatlamadır ve belirsizlik varken riskli varlıklar için fiyatlama yapılamaz.
Küresel belirsizliklerin ilk başında “yılan hikayesine” dönen ABD – Çin ilişkisi geliyor. İki ülke arasındaki tansiyonun giderek yükselmesi her iki ülke ekonomisinde negatif etki yaratıyor. En son açıklanan gelişmelerde iki ülke arasında yapıcı adımların atıldığı açıklandı. Böyle bir durum olursa riskli varlıklar için pozitif bir gelişme yaşanabilir ve Çin’in büyümesi desteklenebilir. Fakat, D. Trump’ın FED üzerinde yaptığı baskı bu durumu pek desteklemiyor. Amerikan Merkez Bankası’na sürekli olarak “faizler çok yüksek” diye yapılan baskı kafamda 2 soruyu çağrıştırıyor. Bunlardan birincisi ABD – Çin arasındaki gerginliğin devam etme ihtimalinin olması ve bu nedenden Trump’ın ekonomiyi desteklemek için düşük faiz istemesi, ikinci soru ise Çin üzerinde daha fazla baskı yapmak istemesi. Bu sorulara bir de 2020 seçimleri eklenince FED’in üzerinde baskı daha da artıyor. Eskiden faizi arttırıp arttırmamayı konuşan FED artık faiz indirme ihtimalini de gözden geçiriyor.
Kısır döngüye giren ikinci konu ise “BREXIT” ve bence bu konut ABD – Çin’den daha karmaşık. İngiltere’nin ne yapmaya karar verdiği günden güne değişiyor. Halk ve parlamentonun fikirleri farklı olduğu gibi parlamento içindeki insanların hatta parti içindeki üyelerin fikirleri bile birbirinden ayrışıyor. Bu da İngiliz ekonomisi ve Pound’u üzerinde baskı yaratmaya devam ediyor.
Belirsizliklerden sonra küresel risklere bakacak olursak azalmaya devam eden küresel PMI verilerine göz atabiliriz. Verilerin azalmaya devam etmesi küresel ekonominin büyümede problemler yaşayacağını gösteriyor. Bu da küresel faizlerin düşük seviyelerde kalmasını destekliyor diyebiliriz.
Küresel belirsizlikler ve riskler düşük faizleri desteklemesi Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri göz önüne getiriyor. Bu sebepten dolayı GOÜ fonlarına para girişi yaşanmaya devam ediyor. Fakat Türkiye bu durumdan yararlanamıyor. Bu da Türkiye’nin durumunun incelenmesi gerektiğini gösteriyor.
Türkiye’deki ekonomik problemleri tekrar tekrar anlatmaya gerek yok. Yapısal sorunların yanında güncel olarak F-35/Patriot – S 400 problemi, NATO ile tansiyonun giderek yükselmesi, Halk Bank davası ve seçim belirsizliği yer alıyor. Durum böyle olunca Türkiye 2,5 ve 10 yıllık faizleri yükselirken Dolar, Euro ve CDS fiyatları da bu duruma eşlik ediyor. Yapılan SWAP hamlesiyle yabancının elini terletmek ve Sn. Albayrak’ın yaptığı sunumun beğenilmemesi de durumun yakın zamanda çözülmeyeceğini gösteriyor. Bunun sonucu olarak ta finansal piyasalarda volatilite yükseliyor.
Türkiye’nin daha fazla zaman kaybetmeden belirlenen siyasi ve ekonomik rotaya tekrardan oturması gerekiyor. Aksi taktirde zaman aleyhimize işlemeye devam edecektir. Ben yine de Türkiye’nin aklı selim davranıp doğru yolu bulacağına inanıyorum.
Herkese saygılar ve bol kazançlar dilerim.
Can İlker.