Bu yazı Investing.com için özel olarak kaleme alınmıştır.
- Dolar Endeksi'ndeki ayı piyasası emtia fiyatları için düşüş eğilimli değil
- Teşvik ve likidite ham maddeler için yükseliş eğilimli katalistler
- Yaşanacak bir riskten kaçış dönemi, portföylere emtia eklemek için bir fırsat
- 2008 -2012 önümüzdeki yıllar için model olabilir, ancak piyasalar çok nadir olarak düz bir çizgiyi takip eder
ABD Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) Eylül ortasında gerçekleştirdiği son toplantı, merkez bankası politikasında bir kaymayı resmileştirdi. FOMC, kısa vadeli faiz oranlarını belirleme görevine sahip.
Fed Fon Oranı, merkez bankasının ekonomik manzaradaki değişimlere karşılık vermesini sağşayan bir araç. Komite, sıfır ile yirmi beş baz puan arasında tarihinin en düşük seviyesinde olan kısa vadeli faiz oranında bir değişiklik yapmadı.
FED, Başkan Powell'ın Ağustos'taki Jackson Hole sanal konferansyonda yaptığı yorumları devam ettirdi. Powell piyasalara merkez bankasının artık enflasyon için %2'lik hedefi kırmızı bir çizgi olarak görmeyeceğini, bunun yerine zaman içinde %2'lik bir ortalama hedefleyeceğini söylemişti. Politika değişimi, enflasyonist baskıların bir "dönem" için hedef oranın üzerine çıkmasına izin verecek. Bazı komite üyeleri, FED faiz oranı politikasını kullanmadan önce enflasyonun %2,25'e, hatta %2,50'ye kadar yükselebileceğini söyledi.
Merkez bankası bu yıl kısa vadeli faiz oranlarını sıfıra düşürdü, mali sisteme likidite füzeleri ateşledi ve oranları getiri eğrisinde daha da ileri taşımak için parasal gevşemeyi kullandı. Borçlanmayı ve harcamayı teşvik edip, tasarrufu önlemeye yönelik bu politikalar, ekonomide salgının yol açtığı zayıflığa karşı bir reaksiyon. Enflasyonun yükselmesine izin vermeye, hatta teşvik etmeye yönelik son hamle, emtia varlık sınıfında yükseliş için yeni itici güç anlamına geliyor.
Dolar Endeksi'ndeki ayı piyasası emtia fiyatları için düşüş eğilimli değil
Dolar Endeksi geçtiğimiz hafta sekme yaparak 25 Eylül Cuma günü itibariyle 94,682'de işlem gördü.
Tüm grafikler için kaynak: CQG
Dolar Endeksi haftalık grafiğinin gösterdiği şekilde, dolar son toparlanma sonrasında 94,640'tan işlem görüyordu. 2020'deki aralık Mart'taki 103,96'lık zirveden, 1 Eylül'deki 91,925'lik düşük seviye oldu. Geçen haftanın sonu itibariyle 94,60'ın hemen üzerinde, endeks bu yılın dibine zirvesinden daha yakın noktadaydı.
Bu yıl görülen zirve, doları diğer para birimleri karşısında ölçen endeks için 2002'den bu yana en yüksek seviyeydi. Piyasalardaki riskten kaçış döneminde kaliteye doğru yaşanan akın doları yükseltti, ancak dolar sonrasında aşağı doğru dönerek Eylül başına kadar istikrarlı bir şekilde düştü. Hükümetler küresel finans sistemini stabilize etmek amacıyla fiyatlardaki oynamayı yönettikleri için, para birimleri ciddi fiyat dalgalılıklarını çok nadir olarak yaşar. Endeks son dönemde gördüğü düşük seviyeden toparlanmış olsa da, USD'nin trendi hâla aşağı yönde ve mevcut çizgiyi ancak 98 seviyesinin üzerine yapılacak bir çıkış tersine döndürebilir.
Dolar dünyanın rezerv parası olduğu için, aynı zamanda neredeyse tüm emtia için de fiyatlandırma mekanizması. Zayıflayan bir dolar genellikle ham madde fiyatlarında artışı destekler. Son yükseliş birçok emtiada fiyat düşüşüne yol açtı.
Teşvik ve likidite ham maddeler için yükseliş eğilimli katalistler
Küresel salgın ABD ve dünya genelinde merkez bankalarının kısa vadeli faiz oranlarını neredeyse sıfırlayarak küresel finans sistemine daha önce görülmemiş seviyede likidite enjeksiyonu yapmasına neden oldu. 2008 mali krizi örneğini takip eden merkez bankaları, ekonomiyi canlandırmak adına borçlanma ve harcamayı teşvik edici, tasarrufu önleyici parasal politikalar uyguladı.
Aynı zamanda, parasal gevşeme programları faiz oranlarını gelir eğrisinde daha da uç bir noktaya itti. FED piyasalara kriz boyunca ve sonrasında elindeki tüm araçları kullanmaya devam edeceğinin taahhütünü verdi. Fed Fon Oranı yüzde sıfırda ve merkez bankası varlık alımlarında tahvil piyasasını destekliyor.
FED Başkanı Jerome Powell Ağustos ayında piyasalara enflasyon oranı hedefinin kesin bir çizgi yerine artık zaman içinde bir ortalama olarak görüleceğini söyledi. Eylül ayındaki FOMC toplantısında FED, enflasyonda artışı teşvik edecek bu politikayı resmileştirdi. Bu arada, hükümetin mali teşvik programları ve merkez bankası para politikası da mali sistemdeki para arzını artırıyor. Sonuç olarak, korona virüse ve ekonomik daralmaya verilen karşılık ile FED'in enflasyondaki yükselişe izin vermesi önümüzdeki ay ve yıllarda emtia fiyatları için yükseliş eğilimi sağlıyor.
Yaşanacak bir riskten kaçış dönemi, portföylere emtia eklemek için bir fırsat
Sonbahar genellikle hisse piyasası için tarihsel olarak bir zayıflık dönemidir. Sanki planlanmış gibi, öncül endeksler Eylül'de tarihi zirvelere ulaşmanın ardından satış baskısı yaşamaya başladı.
E-Mini S&P 500 Vadeli İşlemler sözleşmesinin haftalık grafiğinde de görüldüğü şekilde, hisse piyasası Eylül'ün ilk haftasında tarihi bir tepeye ulaşmanın ardından bir hız tümseğine çarptı. Şubat ve Mart'ta görülen fiyat hareketinin hatıraları tüm varlık sınıflarındaki piyasalarda satışa neden oluyor. Altın ve gümüş ciddi düzeltmeler yaşarken, Haziran 2018'den bu yana ilk kez pound başına 3,10 doların üzerine çıkan bakır geçen haftanın sonu itibariyle 3 dolar seviyesinin hemen altındaydı. Ham petrol Ağustos zirvesi sonrasında bir düzeltmeye girerken, diğer birçok emtiada da satış baskısı yaşandı. Dolarda muhtemelen yeni bir güvenli liman alımı raundu olan sıçrama, ham madde sektöründeki düşüş eğilimli fiyat hareketine katkıda bulundu.
Ancak piyasalar çok nadiren düz bir çizgide gider. En agresif boğa piyasaları bile düzeltme dönemleri yaşar. Mevcut ekonomik manzara düşünüldüğünde, emtia varlık sınıfındaki satış muhtemelen önümüzdeki yıllar içinde daha yüksek fiyatlara doğru giden yolda yeni bir alım fırsatı olacak. Bir riskten kaçış dönemi sadece hükümet ve merkez bankalarının daha fazla teşvik adımları atmasına yol açar.
2008 -2012 önümüzdeki yıllar için model olabilir, ancak piyasalar çok nadir olarak düz bir çizgiyi takip eder
Her kriz farklı olsa da, krizin etkilerini azaltmada kullanılan araçlar genellikle benzer sonuçlar üretir. 2008'de, ABD emlak krizi ve Avrupa'daki ülke borçları sorunu sonrasında merkez bankaları ve hükümetler küresel mali sistemi desteklemek için benzeri görülmemiş seviyelerde likidite ve teşviğe başvurdu. 2008'in Haziran ve Eylül ayları arasında ABD Hazinesi teşviğe kaynak sağlamak adına 530 milyar dolarlık rekor bir borçlanma gerçekleştirdi. Mayıs 2020'deki borçlanma miktarı ise 3 trilyon dolardı.
3 Kasım'daki başkanlık seçiminin yaklaşması sebebiyle mevcut siyasi ortamda ABD hükümetinin herhangi bir konuda uzlaşmaya varma ihtimali düşük. Seçimler Başkan Trump'ın ikinci dönemini mi kazanacağı, yoksa eski Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın Oval Ofis'te Trump'ın koltuğunu mu alacağı sorusunun cevabını verecek. Seçim aynı zamanda Temsilciler Meclisi ve Senato'daki çoğunlukları da belirleyecek. Anayasa Mahkemesi Üyesi Ruth Bader Ginsburg'ün hayatını kaybetmesi ve Başkan Trump'ın haftasonunda Ginsburg'ün koltuğu için adayını açıklama planı iki tarafı da hararetlendirdi. Önümüzdeki haftalarda yeni bir teşvik paketinin onaylanma ihtimali düşse de, hükümetin adım atma ihtiyacı seçim sonrasında yeni teşviklere zorlayacak. Sonuç olarak, ABD Hazinesi önümüzdeki ay ve yıllarda daha çok borçlanma gerçekleştirecek.
Merkez bankası ve hükümetin para arzını artıran politikaları ile FED'in enflasyondaki yükselişe izin vermesi, paranın alım gücünü baskılayan politikalar. Şartlar emtia varlık sınıfında ciddi yükseliş eğilimi yaratıyor. 2008 ile 2012 arasında, ham madde fiyatları riskten kaçış döneminden bir boğa piyasasına kaydı ve çoğu ürünün fiyatı uzun süreli zirvelere, bazıları ise rekor seviyelere ulaştı.
Emtia piyasasının neredeyse her sektörü dört yıl boyunca yükseliş kaydetti. 2011'de altın ve bakır rekor zirvelere ulaştı. Ham petrol varil başına 100 doların üzerine geri döndü. Birçok tarımsal emtia 2011 ve 2012'de birkaç yılın zirvelerine ulaşırken, mısır ve soya fasülyesi fiyatları yaşanan kıtlık döneminin sağladığı ek destekle birlikte 2012'de rekor seviyelerini gördü.
Burada ana fikir, 2020'deki ekonomik bozgunun arkasındaki nedenin 2008'dekinden farklı oluşu. Ancak tedavi ve politikalar aynı ve bununla birlikte likidite ve teşvik seviyeleri çok daha yüksek. Albert Einstein, "Delilik bir şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir," demişti.
Hükümetlerin ve merkez bankalarının politikalarına bakıldığında, Einstein önümüzdeki yıllar için emtia fiyatlarında keskin bir yükseliş olacağını düşünürdü. Ham madde sektöründe dipten alım yapmak mevcut riskten kaçış dönemi için en uygun yaklaşım olabilir.
Eylül'deki FOMC toplantısı, emtia piyasalarında içten içe yanan ateşe yükseliş benzini döktü. Mevcut düzeltme bir alım fırsatı yaratıyor.