Piyasalar son FOMC toplantısı sonrası hareketlendi. Bunun sebebini yeniden, FED’e bağlamayacağız. Küresel piyasaları derinden etkileyen sözlü yönlendirmeler ve Merkez Bankası müdahaleleri, piyasaları etkilemeye devam ediyor. Sabah saatlerinde Çin’den gelen devalüasyon haberi sonrası, volatilite artarken, Yurtiçinden cari açık, Avrupa ZEW ekonomik güven hissiyatı takip edildi. İlk olarak PBOC yani Çin Merkez Bankası’nın müdahalesiyle başlayalım.
Çin’den bir müdahale daha
Son dönemde yaşadığı ekonomik riskleri azaltmak, ekonomik canlılığı sağlayıp, büyüme rakamlarına yeterli katkıyı sağlamaya çalışan MB yetkilileri bir ekonomik silah daha kullandı. Faiz indirimleri, parasal genişlemeler, zorunlu karşılıklarda indirim derken, bir de devlet tarafından develüasyon haberi geldi. Peki bunun anlamı nedir ?
Devalüasyon, sabit kur sistemlerinde ödemeler bilançosu açık veren ülkenin, devlet tarafından alınan bir kararla, ulusal paranın dış satınalma gücünün düşürülmesidir. Yani, milli paranın değerinin yabancı paralar karşısında düşürülmesi olarak tanımlanabilir.
Sabit kur sisteminde yerli paranın yabancı paralar karşısındaki değeri, hükümet tarafından belirlenir. Bu doğrultuda hükümet tarafından alınan bu kararın ana amacı, ithalatı kısıp, ihracatı artırmaktadır. Diğer yandan enflasyonu dengelemek adına da kullanılabilir. Böylece ana amaç olan ödemeler dengesindeki açık kapatılmaya çalışılır. Büyüme rakamlarındaki net ihracat kalemini de göz önünde bulundurduğumuzda, ihracatta yaşanacak bir artış doğrudan büyüme potansiyeline olumlu katkı sağlayabilir. Sonuçta sabit döviz kuru uygulayan bir ekonominin ihraç malları daha pahalı olacak. İthalatın da ucuz olması ödemeler dengesi açısından negatif bir katkı yaratacaktır.
Diğer bir neden ise, enflasyonun kontrolü demiştik. Enflasyon sonucu artan fiyatların artması, pahalılık anlamına gelir. Yerli ülke para biriminin değerinin düşürülmesi bu doğrultuda enflasyonu yani talebi canlandırmak isteyen ekonomiler için olumlu bir karar olabilir. Bu durumun Çin ekonomisinde istenen bir durum olduğunu söyleyebiliriz.
İktisat bitti, gelelim Çin’e. Gün gece saatlerinde gelen operasyonda Çin son 20 yılın en hızlı devalüasyonunu gerçekleştirdi ve dolara endeksli olan referans kur yüzde 1.9 oranında düşürüldü. Böylece ülkenin ihracat rekabet gücü artırılmaya çalışılıyor diyebiliriz. Bir kerelik bir uygulama olduğunu savunan Çin yetkilileri kura ve ekonomiye müdahelede sınır tanımıyor. Bu durumun etkileri, enflasyon ve talepte diğer yandan ihracatta pozitif etkiler sağlayabilecektir. Ancak yeterli sermaye kontrolü sağlanamazsa Çin’i ilerleyen günlerde zorlu günler de bekleyebilir. Şunu unutmamalıyız ki, ekonomi anlayışı olarak, düşük Yen, yüksek ihracat modelini benimseyen Çin için, diğer ülkelerdeki para birimlerinin rezerv paralara karşı değer kaybı yaşaması, Çin’in ihracat rakiplerini artıran bir durumdu. Temmuz ayı ihracat rakamlarında yüzde 8.3’lük değer kaybı görülmüştü.
Sonuç olarak, bu müdahaleyi QE’ye yani parasal genişlemeye destekleyici bir politika olarak görüyoruz. Çin merkez bankasına yardım eden hükümet, ayrıca balonu patlayan Çin borsasına da dolaylı müdahelede bulunmuş oluyor.
Yurtiçinden cari açık...
Devalüasyondan bahsettik o zaman Yurtiçi piyasalara dönebiliriz. Zamanında devalüasyon denilince akla gelen ülkelerden biri olan Türkiye’den bugün cari açık açıklandı. Açıklanan rakamlara baktığımızda, Haziran ayında piyasa beklentilerinin hafif üzerinde yüzde 3.4 Milyar Dolarlık bir rakam karşımızda. Açıklanan rakamlarda dikkatleri çeken diğer bir nokta ise, cari açığımızın en büyük dostu net hata noksanda bir azalma olduğunu görüyoruz. 1.4 milyar Dolar olarak açıklanan rakamın açığa diğer açıklanan rakamlar kadar katkı yapmadığını söyleyebiliriz. Petrol fiyatlarındaki düşüşün de net katkısı tam olarak cari açığa yansımış değil. İran anlaşması sonucu arz fazlası etkisinin petrol fiyatlarındaki baskısı, bize olumlu bir katkı olarak dönebilir.
Yeri gelmiş ve Türkiye’den ve devalüasyondan bahsetmişken, gelişmekte olan ülke ekonomileri için, devalüasyon yeterli katkıyı yapmayabilir. Örnek olarak, ithalat konusunda zorunlu olduğumuz petrol gibi ürünlerin akıbeti dikkate alındığında, devalüasyon da ithalatı düşürmeyebilir. Ancak küresel ekonomideki petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisi belki, kendini hissettirebilir.