Dün Brüksel’de bir araya gelen NATO üyelerinin ortak konusu olan Rusya – Ukrayna savaşında gerekirse daha ağır yaptırımların uygulanacağı bir kez daha belirtildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve sonrası yaptığı açıklamada ABD’ye müttefik olduklarını bu nedenle gizli ambargo olan F- 35 sınırlamasının kaldırılması gerektiğini belirtti. Bu konu son derece önemli, ancak yol alınabilmiş değil. Hatırlarsak Trump zamanında bu durum çok defa koz olarak kullanılmıştı. Biden döneminde de değişen bir şey yok, ama Erdoğan, değişmesi gerektiğini tekrar belirtti.
Piyasalardaki fiyatlamaya baktığımızda;
- Endeksler jeopolitik riskler ve yüksek enflasyona karşın büyümeye odaklanmış durumda. Özellikle ABD ve Avrupa borsaları son haftaların en güçlü performansını gösteriyor.
- Tahvil tarafında ise hafta başındaki hızlı yükselişin ardından yüksek seviyelerde bir sakinlik var.
- Emtiadaki yükseliş devam ediyor.
- Petrol, dünkü zirveden ekstra bir negatif karar alınmamasının fiyatlanmasıyla bugün düşüşte.
Gıda, enerji ve emtia grubu için son aydaki hikâyede değişiklik yok, çünkü savaş devam ediyor. Dolayısıyla fiyatlardaki ralli de devam ediyor. Bunun neticesinin daha fazla enflasyon olması da altına olan talebin güçlü kalmasını sağlıyor.
Fed yetkililerinin toplantının ardından daha fazla faiz artışına dair açıklamalarda bulunması ve yükselen tahvil faizleriyle biraz gerileyen altın, yeniden jeopolitik risk ve enflasyonu arkasına aldı ve bu hafta %2 kadar yükseldi.
Altın için Fed başta olmak üzere merkez bankalarının sıkılaşma süreci ilk çeyrekte savaş nedeniyle fiyatlanmadı. İkinci çeyrek içinse Mayıs’a yaklaşıldıkça piyasaların fiyatlaması etkili olacak. Şimdilerde Mayıs’ta 50 baz puan faiz artışına %70 olasılık veriliyor. Ama daha önce de dediğimiz gibi bu tek başına önemli değil, bilanço daraltımında nasıl bir yol izlenecek, bu fiyatlamayı etkileyecek.
Altında 1.876 dolar üzeri güçlü alım bölgesi, Brent petrolde ise 91,75 önemli fakat bu ana seviye üzerinde 98 doları kısa vade için destek olarak görebiliriz.
Dün ve bugün açıklanan verilere baktığımızda;
Avrupa’da PMI verileri imalat tarafında gerileme olduğunu gösteriyor. Hizmet sektöründe ise kıyaslandığında son aydaki düşüş daha sınırlı. Bu rakamlar savaşın ilk yansıması. Mart ayında tüm sektörlere yayılan bir düşüş bekleniyor.
ABD’de işsizlik maaşı talep eden kişi sayısı rekor düşük seviyeye geriledi. Bu durum istihdam sektörünün güçlenmeye devam ettiğini gösteriyor. Peki sektör neden böyle güçleniyor? Bunun tek cevabı teşvikler ya da ücretler mi? Hayır. Refah düzeyi yüksek olan ABD’de vatandaş, 40 yılın en yüksek seviyelerine çıkan enflasyon ve son ayda da savaşın yarattığı belirsizlik nedeniyle risk almıyor, mutsuzsa da geliri azsa da işine devam ediyor. Oysa pandeminin yarattığı ruh hali ve rekor teşviklerle 4 milyondan fazla insan işinden istifa etmişti! Küreselleşmenin kaçınılmaz sonu: Savaş, rekabet, diplomatik kriz vs. durumlar her ülkeyi ve vatandaşı bir şekilde etkiliyor.
Yurt içinde veriler negatif. İmalat, inşaat, perakende ve hizmet sektörünün ekonomiye olan endişesi devam ediyor. Bugün açıklanan veriler de sektörlerin güvenlerinde azalma olduğunu gösteriyor.
TCMB tarafında dün Başkan Kavcıoğlu yatırımcılarla görüştü ve banka, Mart PPK özetini yayımladı. Dikkat çeken durum ise, Merkez Bankası enflasyondaki düşüş beklentisini koruyor. Diyor ki; savaş biter, barış ortamı sağlanır, bugünlerde yükselen fiyatlar da durursa bir de baz etkisi gelince enflasyon düşecek. Doğru. Peki, tüm bunlar olana kadar enflasyondaki artışı ne yapmalı? Ve o seviyelerden gelecek düşüşü hedefe göre nasıl anlatmalı? Merkezin yılsonu enflasyon beklentisi %23. Şu andaki oran %54 ki Mart’ta daha da artacak. Temennilerimiz ve hedeflerimiz dursun ama süreç içinde de gerçekçi konuşmak ve inanılır bir politika izlemek gerekiyor.