Dünya ekonomisindeki yavaşlama piyasaların ana gündem maddesi ve buna dair her veri ve gelişme satışları da derinleştiriyor. Bu hafta hangi gelişmelerin öne çıktığına bakalım:
Küresel büyüme
IMF, dün yayımladığı raporda 2023’te Almanya, İtalya ve Rusya ekonomilerinde belirgin bir küçülme beklerken gelişmiş ülkelerin çoğunda da yavaşlama olacağı görüşünde. Dünya ekonomisinin bu yıl %2,7 büyümesi beklenirken Türkiye tahmini ise 2022’de %5, 2023’te %3 büyüme olması yönünde.
Almanya hükümeti %2,5 büyüme beklediği 2023 tahminini %0,4 daralma şeklinde değiştirdi. Enflasyon tahmini de %2,7’den %7’ye çıkarıldı.
İngiltere ekonomisi Ağustos’ta %0,3 daraldı. Küçülmedeki temel sebep üretimin zayıflaması oldu. Özellikle imalat sanayideki düşüş oldukça fazla. Bunun da temel nedeni maliyetler. Enerjiden emtiaya, tüm girdi maliyetlerinin zirve yapması sektörün de zayıflamasına neden oluyor. Aynı durum Almanya için de geçerli.
Özetle, dünya ekonomisine dair yavaşlama kaygısı var, ancak Avrupa verileri bu durumun Avrupa’da çok daha belirgin olduğunu gösteriyor.
Petroldeki arz kesintisi Batı ve OPEC+ gerginliğini yükseltti
Çin başta olmak üzere önemli petrol tüketici ülkelerde ekonominin yavaşlaması petrol fiyatlarının son aylarda gerilemesine neden oldu. Haliyle bu durum ihracatçı ülkelerin kazancını azalttığı için günlük üretimde 2 milyon varillik kesinti kararı alındı. Bu karara en çok ABD tepki gösterdi. Suudi Arabistan’a gönül koyan ABD, ilişkileri tekrar gözden geçireceğini söyledi. Fakat Suudi Arabistan bunun siyasi değil ekonomik ve oybirliği ile alınan bir karar olduğunu belirtti.
OPEC+ petrol talebinin azalmasını bekliyor ve buna bağlı olarak üretimin azaltılmasının ise olağan bir sonuç olduğunu ifade ederek tepkilere karşı duruyor.
Sterlin varlıklardaki oynaklık bugün azaldı
Para birimi ve tahvil faizlerinde yaşanan oynaklık nedeniyle İngiltere merkez Bankası 14 Ekim’e kadar yeni tahvil alımı yapacağını duyurmuştu. Hafta başında basında bu tarihin uzatılacağına dair haberler çıkması piyasalardaki oynaklığı artırdı. Nihai cevap bugün İngiltere’den geldi. Merkez Bankası 14 Ekim Cuma günü tahvil alımlarının tamamlanacağını duyurdu.
ABD’de verileri ne söylüyor?
İstihdam göstergeleri sektörde ılımlı bir yavaşlama olduğunu gösteriyor. Yani durum kötü değil, enflasyon mücadele için alan var.
Bugün açıklanan üretici enflasyonu iki aylık azalmanın ardından Eylül’de tekrar yükseldi. Aylık %0,4 oranında bir artış olması yarın açıklanacak tüketici enflasyonunun da belirgin bir gerileme gösteremeyeceğine işaret ediyor.
%8’lerdeki enflasyon karşısında Fed’in Kasım’da da 75 baz puanlık faiz artışı yapması olasılığı yarın kesinleşmiş olacak.
Öte yandan konut piyasasındaki zayıflama ve faizlerdeki yükseliş bu tarafta da hızlanması 2023’ün ilk çeyreğine dair de olumsuz bir görünüm çiziyor. Yani hem yavaşlama hem enflasyona bağlı faiz ortamı ekonomiyi soğutuyor.
TL tarafında durum nasıl?
Küresel piyasalarda bu hafta bu gelişmeler öne çıkarken yurt içinde ise gelen veriler ekonomideki yavaşlamanın oldukça belirginleştiğine işaret ediyor.
Kısaca hatırlayalım; cari açıkta 40 milyar dolara yaklaşıldı ki bu yıl için tahmin 47 milyar dolardı. Böyle giderse 50 milyarın üzerinde bir açıkla bu yılı bitireceğiz. En dikkat çeken ve güven sorunu oluşturan nokta ise açıktan fazla kaynağı bilinmeyen para girişiğinin olması. Son ayda açık 3,1 milyar dolar, net hata noksan girişi 4 milyar dolar! 8 aylık süreçte ise bu rakam 28 milyar dolar ile görülmemiş düzeyde. Böylesine astronomik bir rakamın açıklamasının olmaması kesinlikle endişe verici bir durum.
Diğer verileri anımsarsak, dış ticarette rekor açık verildi. İhracat artışı ithalatın katbekat altında. Değer olarak da ihraç getirisi ithalatın çok altında. Sanayi üretiminde yavaşlama var, imalat sanayi daralıyor.
Veriler enflasyonda düşüş bir yana yükselişe işaret ediyor
Bu ay içinde şeker, süt, yumurta gibi temel gıda maddelerine zamlar gelirken motorine %23 zam geldi ve bu kalemdeki yükselişin her alana sirayet ettiğini düşünürsek yeni zamlar şaşırtıcı olmayacaktır. Ayrıca sigorta ve harçlarda da zamlar var. Saydıklarımızın yaklaşık 1 puanlık bir etkisi söz konusu, ama TÜİK verileri ne gösterecek? İzleyeceğiz.