Bilindiği gibi Cuma günü “OPEC”in 174., Cumartesi günü ise “OPEC+” olarak tabir edilen “Arz Kısıntısı Konsorsiyumu”nun 4. Toplantısı yapılacak. Bu iki toplantı sonrası alınacak tavsiye kararları Petrol Fiyatları üzerinde etkili olacak. Çıkacak kararlarda şüphe yok ki, ABD’nin İran Nükleer Anlaşmasından çekilmesi ve Venezuela’ya yönelik devam ettirdiği yaptırımlarının etkileri olacak. İki ülkenin arzında görülebilecek azalmaya karşın konsorsiyum üyelerinin ne kadarlık artırım yapmak isteyeceği ise muamma. Toplantılar öncesi bazı gruplaşmalar ön plana çıkmakta. İran, Venezuela, Irak ve Cezayir mevcut anlaşmanın aynı koşullarla devam ettirilmesinden yana tavır takınırken, konsorsiyumun en önemli iki ülkesi olan Rusya ve Suudi Arabistan’ın ise arz kısıntısında daralmaya gitmekten(üretim artışı yapmaktan) yana oldukları iki ülkeden gelen açıklamalar neticesinde ortaya çıkmış durumda. Diğer yandan, Körfez ülkeleri(Katar, Bahreyn, Kuveyt, İran, Umman, BAE, Irak ve Suudi Arabistan) arasında tam bir konsensüs olmadığı da biliniyor. Rusya’nın 1,5 Milyon varil civarında bir üretim artırımı istemesine karşın, 500-600 Bin varili geçmeyecek bir üretim artışı isteyen bir grup ve hiç artış istemeyen başkaca bir grup mevcut. ABD Başkanı Donald Trump’ın son iki ay içerisinde “petrol fiyatlarının aşırı derecede yüksek olduğu” yönünde söylemleri olmuştu. Trump’ın söylemlerinin arkasında Kasım seçimlerinde ülke çiftçilerinden oy almak ya da bazı üretici ülkeleri zorda bırakmak hedefi olabilir. Ancak, şunu biliyoruz ki; 2014 Haziran ile 2016 Ocak arasındaki sert fiyat düşüşleri sonrası, mali yönden sıkıntılı sürece giren Rusya bu tarihten sonra farklı bir politika izleyerek; başta Suudi Arabistan olmak üzere birçok ülke üzerinde söz sahibi olmuş durumda. Bunun yanı sıra ABD’de Trump’ın “Başkan” seçilmesi sonrası birçok ülkeye karşı “saldırgan” bir tutum izlemesi de tepkileri beraberinde getiriyor. Öyle ki, son İran Nükleer Anlaşması ve Gümrük Vergileri kararlarına karşı taraftaki ülkeler hızla tepki gösterirken ABD Yönetimi iyice yalnızlaşmış durumda. Ayrıca, eski ABD Yönetimlerinin sıkça başvurduğu Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırarak bölgede polis gücü kurma girişimleri de artık çok sonuç vermiyor. Her ne kadar Katar krizi sonrası Suudi Arabistan ile Katar’ın arası açılmış olsa da buradaki birçok çekişmenin altındaki asıl neden; İran ile Suudi Arabistan arasındaki “mezhepçilik” kavgası olarak karşımıza çıkmakta. Dolayısıyla eğer Suudi Arabistan ve İran arasındaki soğuk savaş, bu toplantılara da yansımaz ise adil bir karar çıktığını görebiliriz. Rusya’nın burada denge görevi görmesini bekliyoruz. Zira, Rusya; hem Suudi Arabistan’a, hem de İran’a oldukça yakın bir politika uygulayan ülke.
Peki, toplantılar sonucunda ne yönde kararlar çıkabilir;
1) Hali hazırda 2018 sonuna kadar geçerli olan arz kısıntısının miktarları değiştirilmeden; anlaşma mevcut haliyle devam ettirilebilir(Zayıf seçenek de olsa süresi de uzatılabilir),
2) Mevcut anlaşmada yılın ikinci yarısından itibaren revizyona gidilerek arz kısıntısı hafifletilebilir(Bu durumda miktarın ne kadar olacağı da fiyatlamalar açısından kritik olacak),
3) Mevcut anlaşmanın 2018 sonuna kadar devam ettirilip, 2019 başından itibaren yeni bir anlaşma devreye alınabilir.
Son olarak olası kararların etkilerinden bahsedelim. Öncelikle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; çıkabilecek kararlarla ilgili geçtiğimiz haftalarda bir miktar fiyatlamalar yapılmıştı. Ancak, tam olarak fiyatlama bitti diyemiyoruz. Haftanın kalanında volatil hareketler görülebileceği gibi, Cumartesi günü çıkacak kararlar sonrası Pazartesi açılışında GAP oluşma ihtimali de güçlü. Arzın 1,5 Milyon varil civarında artırılması durumunda ilk fiyatlamalar sert bir şekilde aşağı yönlü olabilecekken, 500-600 Bin varili geçmeyecek arz artışları ise kısmen olumlu karşılanabilir. Mevcut anlaşmanın devam ettirilmesi seçeneğinde ise ilk fiyatlamalar sert bir şekilde yukarı yönlü olabilir.
Şunu da unutmayalım ki; haftanın kalanında ve önümüzdeki haftanın başında volatil hareketler görsek bile ilerleyen süreçte büyük resim fiyatlanacaktır. Bu kapsamda, alınacak kararların yanı sıra; İran Nükleer Anlaşmasının durumu, Venezuela ve Rusya’ya yönelik olası ek yaptırımlar ve en büyük petrol ithalatçısı konumundaki Çin’in, ABD ile giriştiği ticaret savaşlarında emtiaya erişiminin(!) nasıl olacağı ve ABD’nin rekorlar kıran üretim artışının nereye kadar devam edeceği gibi soruların cevapları petrol piyasasının orta-uzun vadeli durumunu netleştirecektir.