Sükut, genellikle, altındır. Ancak sürekli tweet atan bir başkan için altında çok, bir bilmece gibi.
İran'la yaşanan gerginliğin Brent'i 65 Dolar üzerinde desteklemeye devam edeceğini düşünerek ham petrolde uzun pozisyon tutan yatırımcılar için Trump'ın İran'ın yaptırım krizini çözmek için masaya oturmaya hazır oluşu konusundaki suskunluğu endişe verici bile olabilir.
Çünkü işini bilen her petrol boğası Trump'ın yüksek petrol fiyatları hakkında ne hissettiğinin farkında.
Trump Elde Edebildiği Takdirde Ucuz Petrol İstiyor
Geçen yılın büyük bir kısmında OPEC arzı keserek fiyatları yükseltmeye uğraşırken Trump bu üretim kesintilerine karşı tweetler atmıştı. Bu sene bunu daha az yapmış olsa da—geçerli sebebi de var; Çin'le yaşanan ticaret savaşı gibi önleyici faktörler ve diğer talep endişeleri yaşanabilecek herhangi büyük bir yükselişi henüz büyümeden durdurdu—elde edebildiği takdirde ucuz petrol fiyatları istediği konusunda şüphe yok.
Trump'ın petrol fiyatlarını makul seviyeye çekme konusundaki motivasyonu bir sır değil: Tarih, yüksek petrol fiyatlarının yeniden seçilmek isteyen bir başkan için hiçbir zaman iyi olmadığını kanıtladı ve Trump ikinci dönemini elde etmekten sadece 16 ay uzakta.
Reuters enerji analisti John Kemp bu ayki yazısında benchmark ABD ham petrol fiyatlarının Şubat 2016'daki 30 Dolar altı diplerden Haziran 2018'de 70 Dolar üzerine çıkmasının Texas, Oklahoma, North Dakota ve diğer petrol üreten eyaletlerin ekonomilerini canlandırdığını belirtti.
Kemp:
"Ancak bu eyaletlerin çoğu ciddi bir Cumhuriyetçi kalesi ve 2018'deki ara dönem meclis seçimlerinde büyük oranda Trump'ın partisine oy vermeleri muhtemel. Bu yüzden Trump yüksek petrol ve benzin fiyatlarının daha çekişmeli bölgelerdeki tüketicilere yönelik zararlı etkilerine daha çok önem veriyor."
Beyaz Saray'ın perspektifinden, ideal petrol fiyatı üretim yapılan eyaletlerde sorun yaratacak kadar düşük, tüketici eyaletlerde ise cebe zarar verecek kadar yüksek olmamalı.
Trump iki hafta önce Fox News'a verdiği röportajda hem mevcut petrol fiyatlarından, hem de OPEC'in üretim seviyesinden memnun olmadığını belirtmişti —OPEC, üretimi günlük 1,2 milyon varil düşürme anlaşmasını Mart 2020'ye kadar uzattı.
Bir de OPEC'in Günde Ek 2 Milyon Varil Üretmesini İstiyor
Kartelin ne kadar üretim yapması gerektiği sorulduğunda başkanın cevabı netti: "Bana göre, günlük ek 2 milyon varil daha üretmeleri gerekiyor."
Üç gün sonra ise şu tweeti attı:
"Benzin fiyatları yükseliyor & yardım etmek için hiçbir şey yapmıyorlar. Bu işin çift yönlü olması lazım. FİYATLARI HEMEN DÜŞÜRÜN!"
Başkan Trump "onlar" dediğinde kimi kastettiği konusunda bir şüphe yok: Suudi Arabistan.
Kartelin fiili lideri olarak Suudi Arabistan üretilen ve taşınan petrolün fiyatından ve güvenliğinden sorumlu durumda. Bu şimdi daha da önem kazandı; giderek saldırgan bir hale gelen İran, kendisinin ABD yaptırımları yüzünden dış piyasaya kapalı olduğu dönemde bu yıl fiyatlarda yaşanan toparlanmanın keyfini çıkaran OPEC'in canını yakmaya çalışıyor.
Trump Fox röportajında İran yaptırımlarıyla Suudi üretim politikası arasındaki bağı açıkça ortaya koydu.
ABD, Suudi Arabistan'ın en büyük bölgesel rakibi İran'ın etkisini sert yaptırımlarla ve Körfez Bölgesi'ndeki askeri varlığıyla bölge ülkelerine güvenlik sağlayarak azaltacak. Karşılığında da, Suudi Arabistan ABD'li sürücüleri yüksek benzin fiyatlarından koruyacak.
Bir yıl süren ve Haziran ayında İran'ın ABD'ye ait bir insansız hava aracını düşürmesiyle zirve yapan gerginliğin ardından İran'ın şimdi Trump yönetimiyle yeniden masaya oturma isteği ise ilginç bir gelişme oldu.
İran Dışişleri Bakanı Mohammad Javad Zarif Pazartesi günü ülkesinin ABD ile savaş değil, müzakere hedeflediğini söyledi. Ancak Zarif bu görüşmelerin başlaması için patronun, Başkan Hasan Ruhani'nin haftasonu ortaya koyduğu ön şartı da tekrarladı: Önce İran'a yönelik tüm yaptırımlar sonlandırılmalı.
İran Ek 2 Milyon Varili Sağlayabilir
Trump mantıksal olarak İranlılar'la masaya oturmayı kabul etmeli, çünkü aradığı ek 2 milyon varil Tahran'da mevcut. Obama yönetimi ve diğer ülkelerle 2015'ta imzaladığı nükleer anlaşma sonrasında İran'ın üretim seviyesi günlük 2,5 milyon varil zirvesine kadar ulaşmıştı.
Hatta İranlılar hafta sonunda barış çubuğunu uzatmadan önce de, Trump kendilerini benzer bir nakaratla masaya davet ediyordu: Savaş değil, sadece diplomasi.
İran'la görüşmelere yeniden başlanılması Trump'ın gündemindeki iki hedefi bir anda elde etmesini sağlar: Düşük petrol fiyatları ve Obama dönemine ait bir başka "hatayı" düzeltme fırsatı.
Müzakerelere Yönelik Yeni Açıklamaların Gelmesiyle Birlikte Yalın Petrol Fiyatları Varil Başına 5 Dolar'dan Fazla Bir Düşüş Yaşayabilir
Trump Tahran'ın çağrısına karşılık verdiği anda yalın fiyatlarda varil başına 5 Dolar ya da daha fazla bir düşüş bekleyin. Bunun ardından yaşanacak her toparlanma da İran'la yapılacak yeni bir nükleer anlaşma ihtimali tarafından kontrol altında olacak.
Sonunda da ABD Başkanı, "tarihin en kötü anlaşması" olarak tanımladığı Obama dönemi anlaşmasına kıyasla "Trump İran anlaşmasının" dünya için daha iyi bir anlaşma olduğu konusunda böbürlenebilir.
İran'ın Ön Şartını Kabul Etmek Zayıflık Olarak Görülebilir
Ancak Ruhani'nin görüşmeler için ön şartını kabul ederek Trump aynı zamanda İranlılar'a tam olarak istedikleri şeyi vermiş olacak: Önce petrolü ihraç edip siyaseti ve ABD'nin getirdiği şartları ikinci plana atmak.
Bu tarz bir hamle Trump için bir zayıflık işareti olarak görülebilir ve yönetimde İran için işleri zorlaştırmayı kafaya koymuş olanları kızdırması da kesin gibi. Bir sonuç alınamaması durumunda görüşmelere son verip yaptırımları yeniden uygulamaksa sadece Trump'ın İranlılar'a yönelik sert tutumuna zarar verir.
ABD Devlet Başkanı Mike Pompeo şimdiden Ruhani'nin ön şartına yönelik memnuniyetsizliğini açıkça dile getirdi ancak kararı Trump'ın vereceğini söyledi.
Dünya Trump'ın tweet ya da cevabını beklerken, dünyadan çok kendi siyasi kariyerine fayda sağlayacak seçimi yapacağını düşünüyoruz.