24.09.2019 Alan Yatırım - Global Analiz
Küresel borç stoğunun (nominal bazda) 246 trilyon Dolara yükselerek, dünya GSYİH’sının %320’sine ulaşmış olması, risklerin oldukça büyüdüğünü ve çözüm yolları konusunda umutların azalmasına neden oluyor. Küresel ekonomideki yavaşlama, ülkeler arasındaki borç sarmalı ve jeopolitik risklerin yarattığı olumsuz tablonun makroekonomik verilere yansımaları da devam ediyor. IMF, Dünya Bankası ve OECD gibi kurumlar 2020 için büyüme beklentilerini düşürürken, önde gelen merkez bankaları faiz indirimleri ve parasal gevşeme operasyonları ile piyasalara likidite aktarmayı sürdürüyorlar. Avrupa ve Japonya Merkez Bankaları negatif faiz boyutunda para politikası yöntemleri geliştirirken, FED politika faizini düşürmeye devam ediyor. Küresel çapta likidite bolluğu tahvil faizlerinin de 0’lı seviyelerin altına gerilemesine neden oluyor. ABD-Çin ticaret görüşmelerinin Ekim ayında Washington’da gerçekleştirilecek olması küresel risk iştahını artırmış olsa da ons altın fiyatlama davranışlarında farklı parametreler öne çıkıyor. Ons altının fiyatlama karakteristiğine baktığımızda en çok jeopolitik risklerden, küresel ekonomideki belirsizliklerden destek bulduğunu görebiliyoruz. PMI endekslerindeki düşüşler de küresel ekonomideki bu belirsizliği gözler önüne seriyor.
Ons Altın Yükselişini Sürdürecek mi?
Euro bölgesindeki siyasi istikrarsızlık, Brexit ve ticaret görüşmelerine yönelik belirsizlikler altın fiyatlarındaki yükseliş hikâyesini canlı tutmaya devam ediyor. 10 Ekim’de Washington’da gerçekleştirilmesi beklenilen ABD-Çin ticaret görüşmeleri piyasalardaki risk iştahını artırsa da, tarafların kalıcı bir anlaşmaya varacağı konusunda bazı şüpheler bulunuyor. Çin tarafının ön görüşmelerde ABD’nin tarım eyaletlerini ziyaret teklifini reddetmesi ve tarım ürünleri konusunda yeni pazarlar araması bu olasılığı kuvvetlendiriyor. Önümüzdeki sene ABD’de seçimlerin olması, Çin’in en iyi ihtimalle geçici bir anlaşmaya yanaşacağı, seçim sonuçlarını bekleyeceğine dair bir izlenim yaratıyor. Öte yandan, dün açıklanan Euro Bölgesi PMI verilerinin ekonomideki büyümenin öncü göstergesi olması ve beklentilerden daha hızlı bir şekilde daralması, küresel ekonomide alarm zillerinin çalmasına neden oluyor. Euro Bölgesinin dinamosu Alman ekonomisinde imalat PMI’ının son 7 yılın en düşük seviyesine gerilemesi, Alman sanayisinin 2008 krizinden beri gördüğü en sert gerileme olarak kayda geçerken, Fransa PMI beklentisi 51,2 iken 50,3; Almanya PMI beklentisi 44 iken 41,4 geldi. Euro Bölgesi ise nötr seviye olan 50’nin altında kalmaya devam etti. Genel görüşümüz 10 Ekim’deki ticaret görüşmelerine kadar ons altın fiyatlarının 1485-1550 $ bandında yatay bir seyir izleyeceği, sonrasında ise ekonomiye dair diğer risklerin belirginleşmesiyle ons altındaki yükseliş trendinin devam edeceği yönünde. Ticaret görüşmelerinin gerçekleşmemesi veya anlaşma detaylarının piyasayı tatmin etmemesi durumunda ons altının geçen ay gördüğü en yüksek seviye olan 1550 $’ı aşabileceğini öngörmekteyiz. Düşük bir ihtimal dahilinde gerçek ve kapsamlı bir ticaret anlaşması gerçekleştirilmesi durumunda ise 1450-1475 $ seviyelerine geri çekilmeler gerçekleşebilir.