Ons altın ile ABD 10 yıllıkları arasındaki ters korelasyon son günlerde yeniden oluşmuş durumda. Geçtiğimiz salı günü ABD’nin Georgia Eyaleti’nde yapılan ikinci tur Senato seçimleri neticesinde Mavi Dalga’nın ortaya çıkması, yani; Başkanlık, Temsilciler Meclisi ve Senato kontrolünün Demokrat Partinin eline geçmesi ile ek teşvik paketi beklentileri güçlendi. Zira 3 Kasım seçimleri öncesinde 2,3 trilyon dolarlık teşvik paketini devreye almak isteyen parti; mevcut ABD Başkanı Donald Trump’ın mensubu olduğu Cumhuriyetçilerin vetosu ile karşı karşıya kalmış, seçimlerden sonra ise; ancak 900 milyar dolar civarında bir paket üzerinde partiler arasında uzlaşma sağlanabilmişti. Bu bağlamda, gelinen noktada; aradaki 1,4 trilyon dolarlık farkın (rakam tam olarak bu düzeyde olmayabilir) Georgia Seçimleri sonrasında ortaya çıkan tabloda yeni teşvik paketleri ile bireyler ve kurumlar üzerinden ekonomiye kazandırılması ihtimali hayli güçlü. Peki, normalde teşvik paketi çalışmalarından olumlu yönde nemalanan ons altın; ne oldu da şimdi ters fiyatlama yaptı. Bu sorunun cevabı; geçtiğimiz Salı gümünden itibaren ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde yaşanan volatil hareketlerde gizli. Peki, traderlar ABD 10 yıllık tahvillerinde neyi fiyatladılar -ki 5 Ocak Salı gününe %0,91 seviyesinden başlayan faiz geçtiğimiz Cuma günü itibarıyla %1,12’yi geçti. Şöyle söyleyeyim;
Birincisi, ek teşvik paketi beklentilerinin artması (ayrıca bu süreçte AB’nin Moderna aşısına onay verdiği de görüldü), haliyle, risk alma iştahını da hızla yükseltti. Bu kapsamda, “risk on” moduna geçen yatırımcılar; borsalara gözü kapalı yönelirken aralarında ABD tahvillerinin de bulunduğu güvenli limanlardan umarsızca çıktılar (Tahvilden çıkış talep azalması nedeniyle anaparasının düşmesine faizinin yükselmesine neden olur).
İkincisi, ek teşvik paketinin çıkartılması teorik olarak ilerleyen aşamada; iç talep artışı ve buna paralel olarak enflasyonun yükselmesine neden olabilir. "Bu da ileride FED 'in daha erken bir sıkılaştırma yapmasını tetikleyebilir" varsayımı üzerinden tahvil faizlerinde yükseliş beklentisine neden oldu. Böylece daha yüksek faiz almak isteyen tahvil yatırımcısı ileride dönmek için şu aşamada satış yaptı.
Üçüncüsü, ulusal borcu 27,8 trilyon USD civarında olan ABD'nin ek teşvik paketi çıkartması demek; daha fazla borçlanması da demek. Bu da; borç verenler için daha yüksek faiz beklentilerini beraberinde getiriyor ve yine tahvillere talep azalıyor.
ABD 10 yıllık tahvilleri üzerinde başlayan tüm bu fiyatlama davranışları, faizler üzerinde oluşan hareketin oynaklık (faizlerde %23’lük hareket oluştu) düzeyini de yükseltirken, bu durum da; ons altın gibi bazı varlıklarda sert fiyatlamaları beraberinde getirdi. Öyle ki, 5 Ocak gününe 1942 dolar seviyesinden başlayan ve 6 Ocak sabahı 1960 dolara kadar yükselen emtia; sonrasında hızla başlayan satış hareketleri ile bugün itibarıyla 1816 doları test etti.
Şu an için -gün içerisinde ABD tahvil faizlerinde ve borsalarda görülen kısmi geri çekilme (şu an %1,07 civarında) sonrasında görülen alımlarla- 1850 dolar civarındaki değerli metalde, önümüzdeki birkaç haftalık periyot da kritik olacak. Zira, olur ki 20 Ocak’ta resmen göreve başlayacak olan Biden ve ekonomi kurmaylarının hamleleri ile risk alma iştahındaki güçlenme devam eder ve buna paralel olarak borsalarda yeni rekorlar kırılır ve ABD 10 yıllık tahvil faizlerindeki yükseliş devam edecek olursa, ons altın gibi güvenli liman varlıkları da satış yemeye devam edebilir.
Teknik olarak haftalık periyotta baktığımızda; 2018 Kasım ayından başlayan düşen trendini de kıran ABD 10 yıllık tahvil faizleri, %1.15’in üzerine yerleşmesi durumunda soluğu ilk etapta %1,47 seviyesinde alabilir. Buna paralel olarak ons altının da haftalık periyotta oluşan düşen kanalın alt bandına denk gelen 1685 dolar seviyesine doğru süzülmesi işten bile değil. Diğer yandan; tam tersi durumda, yani risk alma iştahına olumsuz yansıyacak bazı gelişmelerin olması ve borsalarda sert satışlar görülmesi halinde ise, güvenli limanlara gelebilecek hızlı talep ile hem ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin düşebileceğini (tahvile gelen alım; anaparasını artırırken, faiz oranını düşürür) hem de ons altın fiyatlarının yeniden yükselebileceğini de unutmamakta fayda var.
Velhasıl, her ne kadar risk alma iştahının durumu fiyatlamalar üzerindeki ana belirleyici olsa da son günlerde ABD 10 yıllık tahvil faizleri ve ons altın arasında yeniden oluşan bu ters korelasyon, bir süre daha ons altın fiyatlamaları açısından dikkatle takip edilmeli.