Dün Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ile sert düşüş yaşayan borsalar bugün yükselişte. İşgal devam ederken borsaların bugün yükselmesinin nedeni ise ABD Başkanı Biden açıklamaları oldu. Biden, bir dizi ekonomik yaptırımdan bahsetti, fakat en ağır yaptırım olan ihracat ve ödeme kanalı olan SWIFT’te bir kısıtlama olmadığını belirtti. Bunun sebebi ise Avrupa, çünkü Avrupa, Rusya’dan aldığı doğal gaz ödemesini SWIFT kanalından yapıyor. Yani Batı, Rusya’yı kınıyor ve sözde ağır karşılık vereceğini söylüyor, ama kendi düzenleri bozulmaması için de temel ihtiyaç kanallarını açık tutuyor. Rusya, petrol, doğal gaz, buğday ve paladyum gibi üretim ürünleri satmaya devam edecek. Dolayısıyla bankalardaki varlıkları dondurma ve önemli paralardaki işlemleri kısıtlama ekonomik olarak büyük bir hasar yaratmayacak. Piyasalarda bunu görerek risk iştahını daha da bozmadı ve hatta ABD borsası günü yükselişle kapattı. Bugün Asya ve Avrupa endeksleri %2’ye yakın yükselirken BIST de %3 üzerinde yükseliş yaşıyor. Dün gün içinde %50 düşen Rusya borsası bugün %15 yükselişte.
Dün %8’den fazla değer kaybeden borsa bugün tepki alımlarıyla 1.900 puan üzerinde işlem görse de haftalık kayıp %6’yakın. Endeks dün dolar bazında 125 seviyesine inerek Mart 2020’deki dip seviyeyi de aşarak 2009 sonrası en düşük seviyeye indi. Borsada TL bazında seviyeler yüksek olsa da yabancı desteğinin olmaması getiriyi de düşürüyor, güçlenmeyi de engelliyor. Yabancı neden gelmiyor? Sorusunun cevabı ise son yıllarda uygulanan politikalardan kaynaklanıyor.
Yeri gelişken yine belirtelim. Gerek Merkez Bankasının uyguladığı para politikası gerekse mali politikalar TL’yi son derece zayıflattı. Öyle ki dün rubleden sonra TL, en çok değer kaybeden para birimi oldu.
Haftalık bazda ruble, dolar karşısında %10’a yakın geriledi. TL, Macar forinti ve Polonya zlotisi %4 kayıpla ikinci sırada yer aldı. Dün 14,68 seviyesine çıkan USD/TRY kuru Biden’ın piyasaları rahatlatan açıklamaları sonrası 14,0 seviyesi altına çekildi, bugün ise 14,0 – 14,15 aralığında işlem görüyor.
Küresel riskler elbette diğer ekonomilerde olduğu kadar Türkiye için de tehdit. Fakat, Türkiye ekonomisinde kendi içinde büyük sorunlar var ve bunların başında da yanlış para politikası ile yüksek enflasyon geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta açıkladığı gıdada %7’lik KDV indiriminin fiyatlara çok yansımadığı ve gıda enflasyonundaki yükselişin devam ettiği görülüyor. TÜRK – İŞ’in açlık ve yoksulluk raporu son derece kötü. Alım gücü her ay giderek azalıyor ve geçen yıla göre fark ise son derece fazla. Eğer jeopolitik risk kaynaklı ya da Fed gibi merkez bankalarının politikalarının yeniden fiyatlanmasına bağlı GOP’lardan çıkışlar devam ederse dövizde de artışlar sürebilir. Geçen yıl yakinen tecrübe ettiğimiz gibi dövizdeki yükselişler bir şekilde durdurulsa dahi enflasyona yansıması kaçınılmaz oluyor. Bu da %48 olan enflasyonun zirve olmadığı, gelecek aylarda artışın süreceğine işaret ediyor.
Totalde, devletler kendi çıkarları için savaşırlarken de anlaşırlarken de zorluğu hep halk çekiyor. Kimi zaman canla kimi zaman yoksulluk kimi zaman da göç ile bir şekilde bedeli halk ödüyor.
Hafta kapanışına doğru fiyatlara baktığımızda;
Brent petrol dün 104,80 dolara çıkmasının ardından bugün 97,30 dolara geriledi. Geçen hafta içinde 97,25 doları görmesinin ardından 8 haftalık pozitif kapanışına ara veren fiyat, bu hafta %3,5 primli. Brentte 100 – 115 dolar aralığı oldukça kuvvetli ve tansiyon yüksek kaldıkça da düşüşler sınırlı kalabilir. Bir diğer önemli nokta ise ABD’nin Rusya’ya alternatif yaratma isteği. İran ile temaslar devam ederken OPEC+ üyelere de piyasa payını artırma konusunda görüşmeler yapılacak. Ancak dediğimiz gibi her ülke kendi çıkarını düşünüyor. ABD bunu yaparken Kartteller de bunu atlayacak değil. O nedenle üretimde artış olasılığı zayıf görülüyor. Bu da petroldeki güçlü görünümün korunacağını gösteriyor.
Ons altında Fed’in Mart ayında 25 mi 50 mi baz puan artıracağına dair fiyatlama, bu ay Rusya Ukrayna’yı işgal edecek mi şeklinde değişti. Öyle olunca fiyat bu ay (dünkü sert yükseliş dahil) %8’den fazla çıktı. Dün 1.974 dolara çıkan altın, Biden’ın açıklamaları sonrası geriledi, bugün ise 1.900 dolar üzerinde işlem görüyor. Orta vade beklentilerimizi bozan jeopolitik riskler nedeniyle fiyatlamaları da revize etmemiz gerekiyor. Bu nedenle 1.918 dolar altı kapanışı izleyeceğiz. Bu seviye altında da kademeli olarak 1.876 ve 1.845 doları takip edeceğiz. Şimdilik güçlü görünüm korunuyor.
Fed tarafında ise 2 hafta öncesine kadar 50 baz puanlık faiz artışı beklentisi %80’lere çıkmıştı şimdi ise %20’ye geriledi. Piyasalar 25 baz puanlık bir faiz artışı bekliyor. Ancak bu ay kıymetli metallerden gıdaya, enerjiye tüm ürünlerdeki fiyat artışı elbette ABD enflasyonuna da yansıyacaktır. Fed, ilk olarak 25 baz puan faiz artırıp durumu izlemek isteyebilir. Ya da enflasyonda %7,5 üzerine çıkılmasına müdahale ederek 50 baz puan ile başlayabilir. Bu ihtimallerden ikincisinin daha kuvvetli olabilmesi için küresel görünüm de önemli. Dolayısıyla Mart FOMC toplantısına kadar Rusya – Ukrayna arasındaki savaş yerini diplomasiye bırakırsa piyasalar yeniden Fed’e odaklanabilir.
Son olarak dolar kurunu değerlendirdiğimizde, önemsediğimiz 14,80 direnci aşılamadı. Kur bugün 14,0 yakınında fiyatlanıyor, ancak belirttiğimiz TL negatif durum kurdaki sakinliği ya da düşüşü zorlayabilir.