Küresel piyasalarda Çin etkisi değişen başlıklarla fiyatlamada ana etken olmaya devam ediyor. Önce gayrimenkul şirketi Evergrande’nin finansman sorununun genele sirayet etmesi riski piyasalarda satışlara neden olmuştu. Son günlerde ise Çin'de yaşanan sel sonrası kömür fiyatlarındaki artış ve demirdeki hızlı yükseliş üretim maliyetlerini artırmaya devam ediyor. Son ayda birçok firma üretime ara vermişti ve arz sorununa tedarik sorunu da eklenince fiyatlar artıkça artıyor.
Dünyada enerji fiyatlarındaki yükseliş en güçlü ekonomileri dahi zorlamaya başladı. Hiç şüphe yok ki son yılların en maliyetli kışı yaşanacak ve belirsizlik nedeniyle başlıca ürünlerde zirve seviyeler görülüyor.
Sene başı itibarıyla %60 üzerinde kazanç sağlayan brent petrol bugün 84.0 dolara doğru ilerleyerek 10 Ekim 2018 sonrası zirveyi gördü. Fiyatta 83.30 ve 85.0 dolar seviyelerini direnç bölgesi olarak izliyoruz. Geçen hafta 83.30 direncinin ardından gelen düşül 79.0 dolarda korundu ve fiyat yeniden bu direnç üzerine çıktı. 2018 yılı zirvesi olan 86.70 doların aşılması durumunda ise artık birçok kurumun hedefini revize ettiği 90.0 dolar olasılığını konuşabiliriz ve kısa vadede 76.0 dolar korundukça alımlar da devam edebilir.
Doğal gaz ve petroldeki yükseliş küresel ekonomideki seyri de değiştiriyor. Arz tarafında günlük 400 bin varillik anlaşmaya sadık kalınmasına karşın üretim ve tedarik sorunları olması üretici ülkelerin yüzünü güldürüyor. Küresel risk iştahının azaldığı ve dolar varlıkların güçlendiği bu dönemde en büyük petrol üreticilerinden olan Rusya pozitif ayrışıyor. Aylık değerlendirme haberinde rublenin dolar karşısında bu yıl pozitif ayrıştığı belirtilmişti. Güncel durum ise şöyle, USD/RUB bu yılın ilk on ayında %6,6 geriledi. Güçlü dolara karşın rubledeki yükselişle kur geriledi. Ruble, TL karşısında da bu yıl %22'ye yakın değer kazandı ve RUB/TRY 0,12'yi aşarak zirveye çıktı. Ruble, aynı grupta yer aldığımız Güney Afrika randı karşısında ise yılın ilk yarısındaki kaybını sildi. Bu arada TL, Güney Afrika randı karşısında ise bu yıl %15 kadar değer kaybetti.
Dünyada risk iştahının azalması, gıda, enerji maliyetleri gibi enflasyonist durumlar ya da daha farklı nedenlerle yaşanan değişimlerde ekonomileri ayakta tutan tek gerçek sebep üretimdir. Üretimi yeterli olmayan ekonomilerin şoklardan daha fazla etkilendiğine yine tanık oluyoruz.
Mevcut başlıklar fiyatlamalardaki ana etken olurken ABD tarım dışı istihdamın etkisi ise kısa süreli oldu. Verinin istihdam kanadı son derece zayıftı, fakat ücretler ve işsizlik oranı ise beklentilerden iyi geldi. Ücretlerdeki yükseliş enflasyonun artacağı beklentisine de neden oldu, bu durum da yeniden stagflasyon olasılığını öne çıkardı. Bunu ABD tahvillerindeki artıştan görebiliyoruz, 10 yıllık tahvil faizi iki haftada 1.30'dan 1.61'e yükseldi.
Pandemi sonrası destekler ve teşvikleri arkasına alan endekslerdeki yükselişte son ayda ivme kaybı sürerken dolar, sahnede daha çok yer kaplamaya başladı ve istihdam sonrası sınırlı gerileyen ABD Dolar Endeksi, yeni haftaya yeniden 94,0 üzerinde başladı. Dikkat çeken hareket ise ons altında yaşandı. Enflasyondan beslenen, güvenli varlık olarak görülen ve zayıf istihdam ile yükselmesi beklenen altın, 1.780 dolar üzerinde tutunamadı ve yeniden 1.750 dolara geriledi. Faiz getirisinin olmaması, tahvillerdeki yükseliş ve dolar etkisinin ağır bastığı fiyatta kısa vadede 1.766 dolar altında zorlanmanın devam etmesini bekliyoruz. 1.670 doları yön değişimi için önemli bulduğumuzu ve şimdiki fiyat üzerindeki atakların geçici olmasını beklediğimizi bir kez daha belirtelim.
Yurt içinde para politikası ile kan kaybeden TL'deki düşüş geçen hafta da devam etti. Doların güçlendiği hafta tarihi dip seviyeye gerileyen lira üzerinde iç belirsizlik (para politikasına) ve güven kaybı ana etken. Ancak genel küresel görünümün de dolar lehine ilerlemesi haliyle yükselişlere neden oluyor. Teknik olarak 8,8940 üzerinde 9,0'u yeni bir eşik olarak önemli görürken 9,09 seviyesini direnç olarak izliyoruz.