Son günlerde finans dünyasında en çok konuşulan konu olan ülkemizin kredi notu sonunda Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu FITCH tarafından BBB – seviyesine yükseltildi. Ülkemize verilen bu kredi notunun karşılığı yatırım yapılabilir not seviyesi olarak açıklanabilir. Öncelikle beklenen kredi not artırımına hiç ihtimal vermediğimi biliyorsunuz daha önceki
yazılarımda da belirtmiştim. İhtimal vermememin nedeni yine kredi derecelendirme kuruluşu FITCH’in 2011 yılı Türkiye kredi notu açıklamasıyla temellendirilmişti. Farklı değil yine aynı kurum 2011 yılında tablo bu günkünden daha kötü değilken not görünümümüzü düşürmüştü. Ben de 8/10 rasyolarıyla kredi notu düşürülen bir ülkenin 7/10 rasyosuyla kredi notu yükselemez diye düz bir mantık yürütmüştüm ve analizimi paylaşmıştım. Geldiğimiz noktada kredi notumuz yatırım yapılabilir seviyeye yükseltildi ve bundan sonra hepimiz için hayırlı olsun diyorum ama eklemek istiyorum ki ya 2011 yılı FITCH kararı hatalı idi ya da 2012 yılı FITCH kararı. Zira not artırımına gerekçe gösterilen cari açığın ticaret dengelerinin yerine oturmasıyla değil; ekonomik küçülmeyle aşağı çekildiğini ve Türkiye’nin suyun toprağa ihtiyaç duyduğu kadar büyümeye ihtiyaç duyduğunu çocuklar dahi bilir. Şimdi iki seçim yapma zamanı gelecekte kredi notu mu; büyüme mi?
KREDİ NOTU NE DEMEKTİR?
Öncelikle kredi notu sadece ülkeler için verilmez, şirketler için, devlet kurumları için, ticari işletmeler için iktisadi meselelere bulaşmış her kurum için bir kredi notu verilebilir. Özetle kredi notu kurumların borcunu geri ödeyebilme gücünü gösterir bir nottur. Yani bilançonun pasif tarafıyla ilgilidir! Yani bono, tahvil, iç borçlanma senetleri, çekler, senetler gibi kavramlarla ilgilidir. Kredi notunu yatırım yapılabilir olarak verdiğiniz kişiye bir anlamda bu adam borcunu ödeyebilir; bu adamda paranız batmaz dolayısıyla da bu adamın borçlanma araçlarına yatırım yapılabilir demiş olmaktasınızdır. Şimdi FITCH’in kredi not açıklaması Cumhuriyet kurulduğundan bu güne tartışmasız bir malümun ilanından başka bir şey değildir zira bu güne kadar Türkiye devletinin borcunu ödemediği bir gün veya zaman dilimi zaten söz konusu olmamıştır. Hangi Hazine İtfası geri dönmüştür? Hangi DİBS kuponu bu güne kadar geri ödenmemiştir? Devletler borçlarını bir şekilde öderler bunu hepimiz biliyoruz.
KREDİ NOTU HİSSE SENETLERİYLE İLGİLİ DEĞİLDİR
Kredi derecelendirme kuruluşları tarafından verilen kredi notları bilançonun pasif tarafını ilgilendirirken hisse senetleri bilançoların aktif tarafında yer almaktadır. Dolayısıyla kredi notlarını doğrudan hisse senetleri değerleriyle izlemeye çalışmak biraz hatalı olmaktadır. Hisse senetleri dolaylı olarak ülke kredi notundan etkilenebilir ancak bu etki süresi kısa olabilmektedir. Örneğin Dünyada çok az ülkenin sahip olduğu gibi Amerika Birleşik Devletleri AAA + notuna sahip bir ülkedir ve bu kredi derecelendirmesi açısından sıfır sorun ülkesi anlamına gelmektedir. Buna rağmen 2008 krizinde ABD’nin mali durumuyla ilgili duyulan kaygı sonucunda Dow endeksi 6.500 puanlara kadar geri çekilebilmiştir. Burada bireysel yatırımcılarda oluşan şu algıya dikkat çekmek istiyorum “artık notumuz da arttı borsa çok düşmez”. Bu düşünce hatalı bir piyasa yaklaşımı olabilir. Hatırlatmakta fayda var ki şuanda borsa endeksini taşıyan birçok şirketin kredi notu zaten aylar öncesinden yatırım yapılabilir not seviyesine yükseltilmişti. Bununla birlikte borsa endeksinde not artırımının fiyatlanmamış olan hisse senetlerine talebi artırmadığını şu günlerde de gözlemliyoruz.
KREDİ NOTU ENFLASYON İLİŞKİSİ
Kredi notlarının enflasyonla olan ilişkisine de dikkat çekmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Örneğin kredi notunuz BBB+ ve sizin açıklanan enflasyon rakamlarınız % 8 ve uzun vadeli bileşik bononuzun faiz oranları % 7 seviyesinden işlem görüyor. Diyelim ki notunuz bir kurum tarafından AAA+ ya yükseltildi; bu gelişmeyle beraber bileşik bono faizinizin % 5 seviyelerine ineceğini ve de ülkeye ekstra para girişi olacağını beklerseniz yanılmış olabilirsiniz. Kredi notunuz yüksek olabilir ancak yatırımcılara reel getiri olarak bir şeyler sunamıyorsanız düşündüğünüz gibi olmayabilir ve sermaye akımlarından aslan payını alamaya bilirsiniz. Borsaların ruhu olan volatilitenin oldukça düşük seyrettiği şu günlerde gözlere sokulmaya çalışılan hikâyelere karşı ihtiyatlı yaklaşmakta fayda olabilir diye düşünüyorum. Sevgilerimle.
Son söz: BİR PİYASA İKİ DEFA FİYATLANMAZ!
Mustafa ÖZTÜRK
@Mosturk