Bugün Çin, ABD ve Euro Bölgesi’nden gelen önemli verilerle haftayı kapatıyoruz.
Koronavirüs salgınında en kötü süreci Mart ayında geçiren Çin’de sanayi üretimi %13,5 daraldı. Nisan’da ise daralma %1,1 idi ve Mayıs’ta %3,9 artış yaşandı. Sabit varlık yatırımları ndaki daralma devam ederken perakende satışlar ise 57,5 düştü. Veriler Çin’de en kötünün geride kaldığı düşüncesini desteklese de piyasalara etkisi sınırlı oldu, çünkü bulaşıcı olan salgında diğer ülkelerde vaka artışının görülmesi 2. dalga endişesine sebep oluyor. Bu hafta içinde endekslerde yaşanan düşüşte de bu düşünce en önemli etkendi.
Avrupa kanadında ise bugün bölgenin en güçlü ekonomisi olan Almanya’dan ilk çeyrek büyüme rakamları geldi ve ülke, %2,2 ile son 10 yılın en büyük daralmasını yaşadı.
ABD’de perakende satışlar Nisan’da %16,4, imalat üretimi %13,7 ve sanayi üretimi %11,2 daralarak rekor düşüş yaşadı. Kapasite kullanımı da %64,9’a gerileyerek ülkedeki ekonomik faaliyetlerin rekor yavaşlama gösterdiğini teyid etti.
Çin’de en kötü dönem Mart’tı ve diğer ülkelerden önce başlayan salgın yine diğer ülkelerden önce azaldığı için faaliyetler de Nisan’da sürdü. Dolayısıyla ABD, Avrupa ve ülkemizde Nisan ayı tamamen kapalı olduğu için gelen veriler de haliyle rekor düşüşler yaşadı. Asıl soru en kötü geride kaldı mı?
İngiltere, Fransa, Almanya ve ABD’de Mayıs itibariyle kurallar çerçevesindeki gevşemenin vaka sayısında artışa sebep olduğu görülüyor. Salgının kontrol altına alınmadığı ve aşı bulunmadığı bu süreçte her sosyal durum elbette vaka artışına sebep olacaktır- oluyor. Ancak çarkın dönmesi gerektiği için de ekonomik faaliyetlere peyder pey başlandı. Bilim insanları ise sonbaharda virüsün artış hızının artabileceğine dikkat çekiyorlar. Yani belki kısa vadede en kötü Nisan olarak geride kalmış olabilir, ancak salgına aşı bulunmadığı için yeni bir dalga olasılığı da yüksek görülüyor.
Tüm bu riskler masadayken bir de ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarında sular yeniden ısındı. Piyasaları 2 yıl meşgul eden ve Ocak ayında 1. Faz anlaşmaya gidilen ticaret savaşlarında ABD Başkanı Trump, anlaşabilirim de anlaşmayabilirim de diyerek süreci yeniden gündeme taşıdı. Piyasalarda bu hafta kötü veriler, vaka sayısındaki artış ve ABD-Çin gerginliği ile yaşanan satışlar dün azaldı ve bugün ise olumlu hiçbir haber akışının olmamasına karşın yükseliş yaşanıyor.
Fiyatlamalara bakacak olursak;
Dolar ve altın tıpkı Mart ayındaki şok satışların yaşandığı haftadaki gibi aynı dönemde yüksek risklerle yükseliş yaşadı. ABD Dolar Endeksi haftayı 100,0 seviyesinde tamamlamaya hazırlanırken ons ise 7 yılın zirvesini aşma yolunda ilerliyor. 14 Nisan’da 1,748$ ile 7 yılın en yüksek seviyesini gören altın, bu hafta belirttiğimiz risklerle talebini artırdı ve 1,750$ sınırına çıktı. Mart ayındaki şok satışlar nakde kaçış yarattığı için altın pozisyonlarında da yüksek kapanışlar olmuş ve fiyat bu nedenle sert düşüş yaşamıştı. Ancak bu defa piyasaların aynı hataya düşmediği ve altına yöneldiği görülüyor. Ons fiyatında 1,750$ üzerinde 1,800$ yeni seviye olarak izleniyor.
Fed Başkanı Powell’ın piyasa fiyatlamalarına karşın eksi faizi düşünmediklerini açıklaması ve buna İngiltere Merkez Bankası’nın da eşlik etmesi ve zayıf göstergeler de altındaki atakları destekledi.
Yurt içinde ise ana gündem swap… Fed ile swap anlaşmasına dair bir gelişme olmamasına ve ECB tarafından da negatif ifadeler gelmesine karşın İngiltere, Çin ve Japonya ile swap anlaşmasına gidileceği haberleri TL’yi desteklemeye yetti ve geçen hafta dolar karşısında rekor düşük seviyeye gerileyen TL, bu hafta en iyi performansı gösteren gelişen ülke parası oldu. Bu ülkelerle yapılabilecek olası swap anlaşması bize direkt döviz kaynağı sağlamıyor, ancak likidite desteği bile piyasalarda olumlu fiyatlanıyor. USD/TRY kuru haftayı 6,90 yakınında son 3 haftanın en düşük seviyesinde kapatmaya hazırlanıyor. Gram altın ise dolar kurundaki düşüşe karşın onstaki atakla haftayı 387 TL yakınında kapatmaya hazırlanıyor.