Bugün yurt içinde haftalık istatistikler, küresel tarafta ise ABD enflasyon verisi takip edilecek.
ABD'de enflasyon 2021'de %7'ye çıkarak 30 yılın (Mayıs 1982) en yüksek seviyesine çıktı. Bugün açıklanacak olan Ocak ayı enflasyon beklentisi ise yıllık %7,3. Yani enflasyondaki artışın devam etmesi bekleniyor. Bu yükseliş beklentisindeki en önemli gerekçe ise küresel enerji, emtia ve gıda fiyatlarındaki artış. Maliyet artırıcı unsura ek olarak ABD'de talepte de artış var, ayrıca teşvikler ve kamusal desteklerle istihdam korunurken ücretlerde de son yılların en yüksek artışı söz konusu, bu da ülke içi enflasyon artıcı etkenler arasında.
Enerji grubundaki artış ABD'de de kendini hissettiriyor, 7 yılın zirvesine çıkan petrol fiyatları tüm ülkelerde maliyet yaratırken ABD'de benzinin son yılların en yüksek seviyesine çıkması buna bir örnek.
Biden hükümeti enflasyondan rahatsız olduğunu çok defa dile getirdi ve enflasyonun makul seviyelere çekilmesi için de Fed'e güvendiğini belirtti. Fed, yüksek enflasyonu geçici görmeyi 2021'in son çeyreğinde bırakıp varlık alımlarını azaltarak ilk adımı attı. Ocak toplantısında öne çıkan iki nokta vardı: İlki enflasyondaki yükseliş oranı faizin hızını belirleyecek. Yani Mart ayındaki faiz artış oranının 25 ya da 50 baz puan olmasını enflasyondaki yükseliş oranı belirleyecek. Bir diğer nokta ise bilanço küçültme. Bunun için faiz sonrası işaret edildi ve beklentiler ikinci yarı itibarıyla bilanço küçültülmesine başlanması yönünde.
Bugünkü enflasyon oranı 2022'deki para politikasının hızlı başlayıp başlamayacağının fiyatlanması için oldukça önemli. Her data için düşük, beklenen ve yüksek ihtimali vardır. Enflasyonda da %7 olan oranın altı elbette ki sürpriz olacaktır. Bu dolara günlük fiyatlamada pozitif yansıyabilir ve piyasalarda zirvenin görüldüğü algısını yaratabilir. %7 üzeri bir oran ise yazının başında da belirttiğimiz maliyet artırıcı gelişmelerin devam ettiğini teyit ederek zirvenin görülmediği anlamına gelebilir. İlk tepki dolar negatif olabilir, ancak dediğimiz gibi Fed'in faiz hızı için de gösterge olacağı için ilk fiyatlama sonrası 50 baz puan beklentisi dolardaki düşüşü durdurabilir.
Tahvil tarafındaki fiyatlamada %2 oranı takip ediliyor. Bu hafta %1,97'ye çıkan bugün de %1,94'ten geçen faiz oranındaki yükseliş endeksler ve GOP'ları baskılayabilir.
Fed'i sıkı para politikasına iten tüm gelişmeler küresel ve riskler tüm ekonomiler için geçerli. Yine enflasyonu yükselen ülkeler hem enflasyon hem de Fed'i dikkate alarak faiz artırımlarına gidiyor. Bu haftaki faiz toplantısında Polonya ve Romanya faiz artışına devam etti.
Yurt içine döndüğümüzde:
Merkez Bankasının da Hazinenin de tüm çabası dövizden TL'ye geçişi sağlayabilmek. Bu anlamda merkez, kur korumalı mevduatı bireyselden tüzele tüm mudiler için düzenledi. Hatta ihracatçılar için koşul da oluşturdu. Hazine ise yabancı yatırımcıyı TL'ye çekmek için görüşmeler yapıyor. Kulislerde Bakan Nebati'nin döviz kurundaki oynaklığın düşeceğine dair teminat verdiği konuşuluyor. Bu, son derece ince bir çizgi ve bu açıklamanın da çok anlaşılır ifade edilmesi gerekir. Çünkü serbest piyasada fiyatlamada aşırı oynaklık olmadıkça müdahale yapılmaması gerekir. Yapılırsa adı serbest piyasa olmaz. Bunu Aralık ayında gördük, merkez kurdaki aşırı hareketlere döviz satışı ile müdahale etti ki anlaşılır. Ama döviz kuru sabit kalacak, oynaklık olmayacak demek, bunu sağlamak için düzenli bir müdahale mi yapılacak sorusunu akla getirir ki bu da şu anlama gelir: Demek ki müdahale ile kur tutuluyor, peki cephane bitince?.. Keşke bu tarz açıklamalarla değil de yanlışları düzeltecek reformlarla TL desteklenebilse...
Yabancı yatırımcının hisse senedi piyasası ile mesafesi devam ediyor. Son 10 haftada net satıcı olan yabancı yatırımcının geçtiğimiz hafta nasıl davrandığını menkul kıymet istatistiklerinde göreceğiz. Eylül'de faiz indirimine gidilmesi ve dövizde de yükselişin başlaması ile azalan swap pozisyonu bu süreçte 12 milyar dolardan fazla geriledi ve son haftada 1,30 milyar doların altına geriledi.
Büyük merkez bankalarının faiz artırımına başlaması ile piyasalar nakde dönüyor. Bu süreçte de gelişen ülke piyasalarındaki çıkışlarda elbette ki o ülkedeki ekonomik görünüm ve politikalar izleniyor. 2021'de faiz indirimi yapan tek ülke olduk ve TL, bu süreçte tarihi düşüş yaşadı. Risk primimizin de çok yüksek olması yabancıyı kaçırıyor. Borsadaki yatırımcının aktifliği %40'lara kadar geriledi. 2022 ise enflasyon ve para politikasının etkili olacağı bir yıl. Türkiye, enflasyonda da kendi grubundaki ülkelere göre daha kötü durumda. Dolayısıyla TL varlıklara cazibe sağlayabilmek için kur korumalı mevduat gibi geçici önlemler yeterli olmaz, olamaz. Daha aklıselim davranılması şart.