Piyasalarda bir taraftan FED’in faiz indirimine ilişkin veriler takip edilirken, resesyona rağmen iyi gelen istihdam verileri ve sonrasında Powell’ın yapacağı açıklamalar da buna paralel olarak bekleniyordu, nitekim güvercin açıklamalar geldi yine.
Güçlü gelen istihdam verisine rağmen faiz indirim sürecinin başlatılıp başlatılmayacağına ilişkin ipuçları aranırken Powell'ın açıklamaları yanı sıra Morgan Stanley’den FED’in Temmuz’da 50 baz puanlık bir faiz indirimi yapabileceği şeklinde de bir açıklama geldi.
FED ve Avrupa Merkez bankasının olası gevşek politikaları, G20 ile gelen “temkinli” iyimserlik, enflasyonda aşağı yönlü trend gibi hususlar TL varlıklarda son birkaç haftadır artışlara sebep olsa da daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere, halihazırda karşımızda duran risklere ilişkin henüz kalıcı bir iyileşme sağlanabilmiş değil ve dolayısıyla TL varlıklardaki yükselişin geçici olması da muhtemel.
Bir taraftan ABD ile S-400 gerilimine diğer taraftan AB ile Doğu Akdeniz sondaj çalışmaları gerilimi eklendi.
Hafta sonu TCMB Başkanı’nın aniden görevden alınması ve akabinde yapılan açıklamalar da zaten TCMB’nin bağımsızlığı konusunda tedirginlik hisseden piyasalar tarafından olumsuz olarak algılandı.
Daha önceki yazımda belirttiğim üzere, TCMB’nin faiz indirmek için hatırı sayılır sebepleri var ve kuvvetle muhtemel en azından 200 baz puanın üzerinde bir indirim bu ayki toplantıda açıklanacak.
Öte yandan, TCMB yerine hükümetçe baskı altına alır şekilde yapılan faiz vurgusu Moody’s tarafından geçen ay yapılan not indirimine ilişkin açıklamalarında yer alan ifadeleri destekler nitelikteydi.
Benzer bir tartışma da FED başkanı Powell ile Trump arasında da yaşanıyor aslında.
Trump FED’in kararlarından memnun olmadığını ve hatta isterse başkanı görevden alabilecek yetkisi bulunduğunu ifade etmişti, Powell ise konuşmasında merkez bankasının bağımsızlığına dikkat çekerek “yasa net” diyerek dört yıllık görev süresini tamamlamak istediğini belirtmişti.
Erdoğan ise “talimatlara uymayan arkadaşımızı değiştirdik” şeklinde açıklama yaparak tavrını net olarak ortaya koydu.
Erdoğan, faiz konusunda çok kararlı olduklarını ve faizi indirecekleri belirterek yeni başkana da mesajını iletmiş oldu.
Şimdi piyasalarda Erdoğan’ın baskısı ile gerekenden fazla ve erken popülist yaklaşımlı bir faiz indirimin yapılıp yapılmayacağına ilişkin tereddütler oluşuyor.
Şu anda TL yatırımcısına “reel faiz” olarak +8 puanın üzerinde bir getiri sağlıyoruz. Bu reel faiz dünyada benzerlerimiz arasında verilen en yüksek oran.
Buna karşın yurt içi yerleşik “gerçek kişiler”in bankalarda bulundurdukları döviz mevduatın miktarı TL mevduat hacminin üzerinde ve son dönemde rekor seviyelere çıkmış durumda.
Yani herkes dövizin yükseleceğine ilişkin beklenti içinde ve bunu destekleyen siyasi, ekonomik ve jeopolitik dikkate değer riskler mevcut.
Hem enflasyon ile politika faizi arasında açılan makas hem de yaşanan siyasi süreçler sebebiyle artık bir faiz indirim kesin gibi, ancak acele ve yüksek miktarda yapılacak bir faiz indiriminin yeni toparlanmaya başlayan TL’de bozulmaya yol açabilir.
Son söz ;
“Usta kaptan fırtınalı havada belli olur”
Bol kazançlı günler dilerim.
Celalettin Güleryüz