⛔ Tahmin etmeyin ⛔ Ücretsiz hisse görüntüleyici kullanın, fırsatları görünGörüntüleyiciyi Deneyin

Faiz İndirimi ve Sonrası

Yayın Tarihi 20.07.2019 17:34

Kur savaşları, ticaret savaşları derken şimdi faiz savaşları gündemde.

Hedge fonlar başta olmak üzere türev piyasalarda yaratılan ve toplamda üretilen mal ve hizmetin değerinin onlarca katına kadar ulaşan sanal paranın yarattığı dengesiz yapı belirli aralıklarla dünya ekonomisinde krizleri de beraberinde getiriyor.

Tüm dünyada düşük seyreden küresel büyüme hem gelişmiş ülkeler hem de gelişmekte olan ülkeler için halihazırda riskler doğuruyor ve herkes birbirinin hamlesine karşı bir hamle planlıyor.

Kısaca hatırlamakta yarar var, Türkiye’de 2018 yılının ikinci yarısında başlayan döviz kurlarındaki yükseliş ve sonrasında artan faizler piyasaları olumsuz etkiledi. Hem sanayisi hem de tüketimi yüksek miktarda ithalata bağımlı olan ülkemizde artan döviz kurları maliyetleri artırarak enflasyonu yükseltti. Artan faizler bir taraftan yatırımları baskılarken diğer yandan batık krediler, iflas eden iş yerleri ve artan maliyetler de hem üretimi azalttı hem de işsizliği hızla yükseltti. Bu süreçte yaşanan seçim süreçleri ve popülist olarak uygulanan gevşek maliye politikaları sebebiyle kamu giderleri ve borçlanma ihtiyacı da arttı. Zaten yüksek miktarda dış kaynağa ihtiyaç duyan ekonomimiz artan borçlanma ihtiyacı ve maliyetleri sebebiyle darboğaza girdi. Bunun sonucu olarak tabii ki büyüme rakamları hızla geriledi ve ekonomimiz 2018 yılının son çeyreğinden itibaren daralmaya başladı. Parasal bollaşma sırasında gücünün üzerinde kaynak kullanıp, kaynağı üretim ekonomisine yatırmayan ülkemiz sermayenin anavatanına dönmesi ile finansman konusunda sıkıntılar yaşadı.

Ekonomik anlamda yaşanan bu süreçlere siyasi ve jeopolitik süreçler de eklenince ülkemiz üzerindeki risk algısı daha da kötüleşti ve ülkemizin risk primleri arttı, fonlama maliyetleri yükseldi ve kredi notları da düşürüldü.

En son Cuma günü Fitch, Türkiye’deki yabancı sermayeli 12 banka ve iştirakleri ile birlikte Türkiye İhracat Kredi Bankası (Türk Eximbank) ve Türkiye Kalkınma Bankası'nın (TKYB) uzun dönemli döviz cinsi kredi notunu düşürdü.

Notun indirilme nedeni olarak, Türkiye'nin dış finansmanında kayda değer bir bozulma olması durumunda hükümetin bankacılık sektörüne müdahale riskinin artması gösterildi.

Artık uluslararası piyasalarda Türkiye’deki kurumların bağımsızlığı ve siyasetin piyasa aktörleri üzerindeki etkisine ilişkin ciddi anlamda tereddütler var.

Bu arada, Türkiye açısından bu süreçler yaşanırken dünyada gelişmiş ülkelerin resesyona ilişkin emareleri de dikkatle takip edildi.

FED’in faiz indirimine kesin gözü ile bakılırken, Japonya, Avrupa ve Çin’deki düşük gelen veriler de küresel büyümeye ilişkin olumsuz risklerin altını çizmekte.

Şimdi bu hafta gözler Merkez Bankası ve yeni Başkanı üzerinde olacak.

Türkiye’nin yönetim kadroları ekonominin en temel konularından birinde (faiz) bile anlaşamadıkları yönünde bir imaj yarattılar.

Bu haftaki PPK toplantısında yapılmasına kesin gözüyle bakılan faiz indirimi kararı takip edilecek.

Cumhurbaşkanı’nın beklentisinin 300 baz puan olduğu biliniyor, piyasa ise 200-250 baz puanlık bir indirimi öngörüyor.

Dünyanın en yüksek reel faiz sağlayan ülkesiyiz, muhtemelen faiz indirim sonrası hala aynı konumda olacağız, ama yurtiçi yerleşik kişilerin bankalardaki mevduatının yarısından fazlası döviz.

Faiz indirimine kesin gözüyle bakılırken yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 12 temmuz ile biten hafta yine 234 milyon dolar artış gösterdi !

Üstelik de artış döviz borcu hemen hemen hiç olmayan yurtiçi yerleşik gerçek kişilerde !

FED’in faiz indirimi mutlaka gelişmekte olan ülkelere döviz girişi sağlayacaktır, öte yandan ülke ve banka ratingleri bu seviyelere düşürülmüş ve hem siyasi hem ekonomik risk algısı yüksek olan Türkiye piyasasına girecek kadar risk iştahının yükselip yükselmeyeceği soru işareti.

Bakalım faiz savaşları sonrası ABD Hazinesine trilyonlarca dolar borç vermiş olan Çin, Japonya gibi ülkeler gelişmekte olan hangi ülkelere açılımda bulunacaklar.

Faiz hem yabancı yatırımcıyı kaçırmayacak kadar yüksek hem de büyümeyi engellemeyecek kadar düşük bir yerde dengede olmalı. Daha önceki yazılarımda bahsettiğim üzere, tansiyon misali, yükseği de alçağı da başka sıkıntıları beraberinde getiriyor.

Yüksek faiz yüksek enflasyonun sonucudur ve büyümenin önündeki en büyük engellerden birisidir.

(1) Büyüme için tasarruf gerekir. Türkiye devamlı cari açık verdiği ve kendi başına yeterince tasarruf birikimi sağlayamadığından dolayı kalkınmasını finanse edebilmek için dış kaynak girişine ihtiyacı var. Bunu sağlamak için daha fazla kar peşinde koşan yurtdışı yatırımcıya cazip oranda reel getiri sağlayacak faiz oranı ve güven ortamı sunmak zorunda. Yüksek enflasyon ortamında faiz oranının da rakiplere kıyasla daha yüksek bir reel getiriyi garanti edecek şekilde yüksek olması kaçınılmazdır.

(2) Öte yandan, yüksek miktarda yabancı kaynak girişi gittiği ülkelerde başlangıçta kısa süreli yabancı sermaye bolluğuna, piyasaların canlanmasına ve sonrasında da ulusal paranın aşırı değerlenmesine yol açar. Ulusal paranın aşırı değerlenmesi sonucunda bir taraftan ithalat ucuzlarken, diğer taraftan da rekabet gücündeki kayıplar nedeniyle ihracatçı sektörler gerilemekte, cari işlemler açığı büyümektedir.

Yukarıda yazdığım son iki paragraftan 1.si Türkiye’nin bugününü, 2.si ise 2008-2013 arası dönem başta olmak üzere 2018’e kadarki dönemi anlatmaktadır.

Yani, halihazırdaki kalkınma modelinde ithalata bağımlı ve tasarruf birikimi sağlamaktan uzak olan üretim, düşük teknoloji kullanımı, emek yoğun büyüyen reel sektör gibi birçok sebeple tabiri yerindeyse kendi göbeğimizi kesemediğimiz için gelişmiş ülkelerin siyasi ve ekonomik yaptırımlarına maruz kalmaktan öteye geçemiyoruz.

Dolayısıyla, ya bu modele devam edip gerekliliklerine katlanıp şikayetçi olmayacağız, ya da yılan hikayesi olan yapısal reformları tamamlayıp kendi büyüme ve kalkınma modelimizi oluşturacağız.

Aksi halde, daha birçok “başarısız” Merkez Bankası Başkanı görürüz.

Son söz;
“Aynı şeyleri yapmaya devam ederek farklı sonuçlara ulaşamazsınız”

Bol kazançlı günler dilerim.

Celalettin Güleryüz

Son yorumlar

Sıradaki makale yükleniyor...
Uygulamamızı Yükleyin
Risk Açıklaması: Finansal araçlar ve/veya kripto paralarla işlem yapmak yüksek seviyede risk içermektedir ve yatırım miktarınızın bir kısmını veya tamamını kaybetmenize sebep olabilir, bu sebeple tüm yatırımcılar için uygun değildir. Kripto para fiyatları aşırı derecede hareketlidir ve finansal haberler, politik olaylar ve düzenleme kurumları gibi konulardan kolaylıkla etkilenir. Kaldıraçlı işlem yapmak finansal riskleri yükseltmektedir.
Diğer finansal araçlar veya kripto paralar içinden tercihinizi yapmadan önce, yatırım nesnelerinizi, deneyim seviyenizi ve risk iştahınızı dikkatlice gözden geçiriniz ve ihtiyacınız olduğunda profesyonel tavsiye almayı deneyiniz.
Fusion Media sitede yer alan bilgilerin gerçek zamanlı ya da isabetli olacağının mutlak olmadığını hatırlatır. Tüm borsa fiyatları, endeksler, vadeli işlemler, Forex ve kripto para fiyatları, borsalardan değil piyasa düzenleyicileri tarafından oluşturulur, bu sebeple fiyatlar isabetli olmayabilir ve gerçek piyasa fiyatlarından farklı olabilir, bu da buradaki fiyatların fikir verme amaçlı olduğunu ve ticari amaçlar için uygun olmadığını gösterir. Fusion Media veya herhangi bir sağlayıcı, buradaki bilgileri kullanmanız sonucu oluşacak olası kayıplarınızdan ötürü sorumluluk taşımamaktadır.
Bu sitede yer alan bilgileri, Fusion Media ve/veya veri sağlayıcıdan yazılı izin almadan kullanmak, saklamak, kopyasını üretmek, görüntülemek, düzenlemek veya dağıtmak yasaktır. Fikri mülkiyet hakkı, sitede yer alan verileri sağlayanlara ve/veya borsalara aittir.
Fusion Media reklamlarla veya reklam verenlerle etkileşiminize bağlı olarak internet sitesinde görüntülenen reklamlardan gelir elde edebilir.
İşbu sözleşmenin aslı İngilizcedir ve İngilizce ve Türkçe versiyonu arasında tutarsızlık olduğunda İngilizce versiyonu dikkate alınacaktır.
© 2007-2024 - Fusion Media Limited. Tüm Hakları Saklıdır.