Türk toplumunun eleştiri, karşı düşünce açıklama gibi konularda tuhaf bazı yanlış yönelimleri ve takıntıları var. Bütün toplum için geçerli değil tabii bunlar ama oldukça yaygın. En yaygın saplantılardan birisi eleştiri ya da hatta konuşma hakkının yalnızca uzmanlarda olduğu inancıdır.
Diyelim ki eğitim sistemini eleştiriyorsunuz. Hemen bir kısım insan başlıyor: “Siz eğitim uzmanı mısınız da bunu eleştiriyorsunuz?” “Siz iktisatçısınız bu konulara girmeyin” demeye. İlk olarak ben eğitimci sayılırım. Çünkü 20 yıldır üniversitelerde ders veriyorum, hocalık yapıyorum. İkincisi iktisatçı olmam bu konulara girmeme engel değil, tam tersine bir sosyal bilimci olarak bu konular benim ilgi alanım içinde. Diyelim ki hiçbiri değilim. Çocuklarım ya da torunlarım okuyor ve onların nasıl yetiştirildiğini görüyorum. Bir aydın olarak o eğitimin eksikleri konusunda elbette görüşlerim ve eleştirilerim olacak.
Diyelim ki futbolda bir eleştiri yapıyorsunuz. Hemen başlıyor aynı koro “Siz futbolcu musunuz, hakem misiniz? Ne anlarsınız futboldan da eleştiriyorsunuz?” Hiçbiri değilim, ama uzun yıllardır futbol izleyicisiyim. Ve futbol benim izlemem için oynanıyor, hakemler için oynanmıyor. Beğendiğim ya da beğenmediğim şeyleri söyleme hakkı bana ait. Bunun için uzman olmaya gerek yok. Biraz meraklı olmak, bakmayıp da görmek yeterli.
Diyelim ki arkadaşlarınızla karpuz aldınız ve kesip yemeye başladınız. Diyelim ki hiç beğenmediniz ve “bu karpuz tatsızmış” dediniz. Arkadaşlarınız size “Nereden biliyorsun sen tarım uzmanı mısın” diye sorarlar mı? Yıllardır karpuz yediğinize göre hangisinin iyi hangisinin kötü olduğunu bir uzmana sormanıza gerek kalmadan söyleyebilirsiniz.
Eğer bir olayın tarafıysanız (mesela öğretmen, öğrenci, veli ya da futbolcu, hakem, seyirci) o olayı eleştirmeniz çok doğaldır. Olayın tarafı olmasanız bile eleştirebilirsiniz. Hatta eleştiriniz yanlış da olabilir. Hiç önemli değil. O eleştiri belki sisteme olumlu bir katkı sağlar.
Bütün bu mantıklı açıklamalara karşın bizim toplumda eleştiriye tahammülsüzlük niçin yaygındır? Bunun birçok nedeni var. Mesela kendisi sorgulayamayan, eleştiri yapamayan, hata yaparım diye korkan insanlar başkalarının getirdiği eleştirilere kızarlar. Bunun altında yatan temel neden psikolojiktir. Çoğu insan kendisi yaşamı boyunca bir şeyi eleştiremediği için eleştiri yapanları kıskanır ve onlara kızar. Bir başka önemli neden insanların yetişmesindeki biat kültürünün etkisidir. Taraftar olmayı ideal olarak görmeleri sağlanan ve öyle yetiştirilen insanlar kendi inandıklarının yanlış olduğunu söyleyene kızarlar. Oysa en yanlış görünen eleştiriden bile bazen doğru bir şeyler çıkar.
İşin içinde hakaret, küfür filan yoksa yanlış da olsa eleştiri iyi bir şeydir. İnsanın bir kez daha düşünmesini, olaya bir kez daha bakmasını ve hatası, eksiği, yanlışı varsa düzeltmesini sağlar.
Türk insanının sorunu, eleştiri kültürüne kapalılığından önce düşünce özgürlüğü ve ifade özgürlüğüne uzak olmasıdır. Yaşamı boyunca kitap okumayan, edebiyatla ilgilenmeyen, tek konuya odaklı büyüyen, taraftar olmayı sorgusuz sualsiz kabul eden insanların eleştiriden nefret etmekten başka yapacağı bir şey yoktur.
Çoğu sıradan insan, bütün sıradanlığına karşın arzın merkezinde kendisinin olduğunu düşünür ve o nedenle doğru sandığı şeyleri eleştiren insanların kendisini eleştirdiği endişesine kapılır ve savunma konumuna geçer.