18 Ağustos’ta Merkez Bankasının 100 baz puan faiz indirmesi ile 18 üzerine yerleşen dolar/TL, bugün gün içinde 18,2930’a çıkarak yılın zirvesini gördü.
Dolar kurunun Kasım ve Aralık aylarında rekor yükseliş göstermesinin en büyük nedeni süreçle uyumlu olmayan para politikasına geçilmesi oldu. Görülmemiş yükselişler yaşanırken 20 Aralık’ta müdahale geldi ve kur korumalı mevduat açıklandı. 21 Aralık itibarıyla başlayan kur korumalı mevduatta aradaki farkı Hazine veriyor. Bugün açıklanan bütçe rakamlarında Ağustos’ta 15 milyar TL ödeme yapılmış KKM hesaplarına. Temmuz’da ise 23 milyar TL idi. Yılın ilk 8 ayında Hazineden KKM’ye ödenen rakam 90 milyar TL’yi aştı.
Bugün açıklanan merkezi yönetim bütçesi son ayda 3,6 milyar TL fazla verdi. 8 aylık dönemde ise 33,1 milyar TL fazla verdi. Bütçenin son aylık harcamalarında dikkat çeken nokta transferler oldu. Yani Hazine’den bazı kurumlara para transferi yapılmış. Bunlar arasından en büyük transfer 26 milyar TL ile BOTAŞ’a yapıldı. Aralık’ta da 40 milyar TL’lik yüklü bir ödeme yapılmıştı. Toplamda ise bir yılda 100 milyar TL’den fazla bir ödeme yapıldı. Neden? Çünkü BOTAŞ zarar ediyor, bunun sebebi de enerji maliyetleri. Ve Hazine, vergiler başta olmak üzere gelir kaleminden aldığını BOTAŞ gibi borçlu kurumlara transfer ediyor. Benzer durum TCMB ile Hazine arasında da var. Merkez Bankası da sene başında 49 milyar TL aktarmıştı Hazineye.
Mali disiplinden asla taviz verilmeyecek sözlerini bu aralar çok duyuyoruz. Bir yandan para basıp geniş para politikası uygulanıyor, diğer yandan Hazineye gelir olması için Merkez Bankası zor gün parasını da aktarıyor. Ama öte yandan KKM ile zaten geliri olanın geliri daha da artırılıyor hem de bu ödemeler vergi gelirlerinden sağlanıyor. Ayrıca da zarardaki şirketlere ödeme yapılıyor, yine gelirler üzerinden. Sonra da mali disiplin uygulandığı söyleniyor!...
Hafta başında Türkiye Ekonomi Modeli stratejisi ve verileri paylaşmıştım sizlerle. Bugün ise bütçe ve KKM detaylarını inceledik beraber. Bu asla bir itiraz değil, rakamlar gösteriyor ki süreç söylendiği gibi işlemiyor.
Yakın vadede kaygı duyduğum nokta ise kur atağı…
Dolar kurunda haftalardır sakinlik var, ama seviye zaten zirvelerde. Dolayısıyla gerek iç gerekse dış herhangi bir gelişme ile yaşanacak her yükseliş yeni seviye anlamına geliyor. Bu hafta anlık yükseliş hareketlerini de görüyoruz.
Mayıs’taki yükseliş döneminden itibaren 17,15’i kurda kritik bulduğumu, bu seviye üzerinde teknik bir görünüm sahibi olmadığımı çok defa belirtmiştim. 17,15 neden önemliydi? Gün içi zirve olarak ilk seviye idi kapanış olarak da 16,40 bu nedenle önemliydi. Yaklaşık 4 aylık süreçte kur için her atağın bir rekor olabileceğine değindim. Şimdi ise endişelendiğim nokta belirli bir yataylık noktasında sıkıştırılmaya çalışılan fiyattaki tepki hızlı olabilir.
Gelecek hafta önce Fed, ardından TCMB toplantısı var. Fed’den 75 baz puan beklenen 100 baz puan ise şaşırtan bir hamle olur. TCMB’den ise faiz indirimi beklenmiyor, ama indirim gelse de artık sürpriz olmaz. Çünkü %80’i aşan enflasyon, rekor seviyede olan kur, şu an 36 milyar doların üzerinde olan cari açık gibi hiçbir gösterge bu kararda etkili olmuyor. Seçimlere yaklaşıldıkça faiz indirimi kararları görmeye devam edebiliriz.
Dolar kurunda yükseliş noktasında izlediğim bir teknik seviye yok. 50 günlük hareketli ortalamanın 18 üzerine çıkması da atakların olasılığını güçlendirebilir. Çok uzun zamandır yükseliş trendinde olan kurda yaşanan geri çekilmeler her dönem alım fırsatı olarak değerlendirildi. Bu nedenle şimdilik 17,90’lı seviyeler en yakın alım bölgesi konumunda. Fiyat bu seviyelere yaklaştığında alımlar artıyor. Dikkatli olmakta ve ani hareketlere karşı aralıkları geniş tutmakta fayda var.
Doların küresel piyasalarda güçlenmesi, paritede 1 altı baskının artması, her ne kadar kaynağı bilinmeyen giriş olsa da genel olarak risk iştahındaki azalma ve küresel durgunluk endişeleri gibi başlıklar kurda yakın vadede yükseliş ihtimalini yükseltiyor.