ABD’de bu hafta açıklanan enflasyon verileri, küresel piyasalar üzerinde bir miktar rahatlama sağladı. Hem manşet hem de çekirdek TÜFE beklentilerin altında gerçekleşti. Manşet enflasyon %2,9 seviyesine gerilerken, çekirdek enflasyon %3,2’ye düştü. Önceki gün açıklanan ÜFE verileri de piyasa tahminlerinden daha iyi gelmiş, bu durum risk iştahını artırmıştı.
Dolar endeksi, veriler öncesinde işlem gördüğü 110 seviyesinden 109’a kadar geriledi. Bu, doların gelişmekte olan para birimleri üzerindeki baskısını bir miktar hafifletirken dolar/TL’de de yukarı yönlü hareket 35,50’nin altında kaldı.
ABD Enflasyon Verileri Piyasalara Nefes Aldırdı, Ancak Trump Belirsizliği Devam Ediyor
ABD enflasyon tarafındaki iyileşme, olumlu karşılansa da bu eğilimin piyasaları tam anlamıyla rahatlatmaya yetmediğinden bahsedebiliriz. Özellikle Trump’ın göreve başlamasıyla birlikte uygulanacak yeni ekonomi politikalarına dair belirsizlikler dolar üzerinde yukarı yönlü bir risk oluşturuyor. Ayrıca Trump’ın politikalarının enflasyonist baskı oluşturabileceği endişesi geçerliliğini korurken piyasa katılımcıları Trump dönemine daha düşüş eğilimli girmeyi bekleyebilirdi.
Trump’ın agresif ekonomik kararlar alması halinde doların değer kazanabileceği belirtilirken, daha ılımlı bir politika izlenmesi durumunda dolarda kademeli bir zayıflama görülebilir. Bu bağlamda, yılın ilk çeyreğinde ABD makroekonomik verileri ve Trump’ın icraatları piyasalar tarafından yakından izlenecek. Sonuç itibarıyla söylemleriyle piyasayı zaman zaman geren Trump’ın göreve başladıktan sonra nasıl bir yol izleyeceği belirsizliğini korurken piyasada spekülasyonlara yönelik fiyatlamalar devam ediyor.
TCMB’de Faiz İndirim Beklentileri artıyor
Yurt içi gündeminde ise TCMB’nin bu ayki faiz kararı ana başlık olarak kalmaya devam ediyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Karahan’ın Londra’da yatırımcılarla gerçekleştirdiği enflasyon sunumu dikkat çekiciydi. Sunumda temel enflasyon trendindeki düşüş ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmelere vurgu yapılırken, dezenflasyon sürecinin devam ettiği ifade edildi. Bu açıklamalar, TCMB’nin 23 Ocak’ta gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu toplantısında faiz indirimi beklentilerini artırdı.
Piyasa tahminleri, şu an TCMB’nin politika faizinde 250 baz puanlık bir indirim yapabileceği yönünde. Geçtiğimiz ay bankanın Aralık ayında faiz indirimine gideceğine kesin gözüyle bakılırken bu sürecin bir indirim döngüsüne dönüşmeyeceği ve sembolik kalacağına dair görüşler ağırlıktaydı. Ancak son enflasyon verilerinin beklentilerin oldukça altında kalması ve baz etkisi de göz önüne alındığında TCMB’nin faiz ve enflasyon arasında oluşan boşluğu indirim yönlü kullanmaya devam edeceğine dair görüşler artmaya başladı.
TCMB’nin yürüttüğü sıkı para politikası, enflasyondaki gerilemeyle birlikte kontrollü bir gevşeme sürecine zemin hazırlıyor. Öte yandan faiz indirim döngüsüne girilmesi, orta vadede TL üzerinde bir baskı unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Mevcut durumda iç piyasada TL’nin yüksek faizi cazip bir yatırım aracı olarak kalmasını destekliyor. Faizlerin düşmesi ise bu cazibeyi azaltabilir ve TL’nin dolar karşısında yukarı yönlü baskısını artırabilir.
Diğer yandan TCMB’nin izlediği istikrarlı politikanın maliye politikalarıyla desteklenmesi ve bu yıl başarılı reformların hayata geçirilebilmesi, ekonomide istikrarı koruyan faktörler olacaktır. Ayrıca bu yıl jeopolitik riskin düşük kalması da TL enstrümanlarına olumlu yansıyan bir dış etki olarak kabul edilebilir. Bu durumda faiz düşüşünün TL üzerinde olumsuz etkinin istikrarlı bir ekonomi ile absorbe edilebileceğini görebiliriz. Böylece dolar/TL’de yukarı yönlü şoklar yerine ılımlı eğilimin devam etmesi muhtemel hale gelir.
Dolar/TL’de Teknik Görünüm
Dolar/TL, hem küresel hem de yerel gelişmelerin etkisiyle 35,50 seviyesinin altında kalmaya devam ediyor. İsrail ile Hamas arasında Gazze’de sağlanan ateşkes anlaşması, jeopolitik risklerin azalmasına katkı sağlarken, TL’yi destekleyici bir gelişme olarak öne çıkıyor. Piyasa faizlerindeki düşüş ve risk primindeki kısmi iyileşme de TL’nin direnç göstermesini sağlıyor.
Teknik açıdan bakıldığında; dolar/TL’nin aşağı yönlü hareketlerinde 35,4 en yakın destek olarak dururken hemen altında 34,25’e doğru kısa süreli sarkmalar görülebilir. Yukarı yönde ise 35,5 seviyesi ilk direnç noktası olarak dururken bu değerin üzerinde bir sonraki kısa vadeli direnç hattının 35,6 seviyesinde oluşabileceğini görebiliriz.
Özetle yurt içinde TL üzerindeki en büyük destek unsuru halen yüksek faiz ortamı olarak öne çıkıyor. Ancak faiz indirimi döngüsünün başlamış olması, TL’nin orta vadede değer kaybına açık olabileceğini gösteriyor. Dış dinamiklerde ise Trump’ın ekonomi politikaları ve ABD makroekonomik verileri, piyasalara yön vermeye devam edecek.
Dolar/TL’nin ılımlı seyrini devam ettirmesi için hem küresel hem de yerel piyasa koşullarının destekleyici olması gerekiyor. Trump’ın göreve başlamasıyla birlikte doların küresel seyri netlik kazanacak ve bu durum TL’nin değerini de etkileyecek. Kısaca Ocak ayının ikinci yarısında, dışarıda Trump’ın göreve başlaması ve Fed’in faiz kararı beklenirken yurt içinde gözler 23 Ocak’ta yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısında olacak.
Sorumluluk Reddi: Bu makale yalnızca bilgilendirme amacıyla yazılmıştır. Herhangi bir şekilde varlık satın almayı teşvik etme amacı taşımadığı gibi yatırım yapmak için bir talep, teklif, tavsiye veya öneri teşkil etmez. Her türlü varlığın birden fazla bakış açısıyla değerlendirildiğini ve oldukça riskli olduğunu, dolayısıyla herhangi bir yatırım kararının ve buna bağlı riskin yatırımcıya ait olduğunu hatırlatmak isterim. Ayrıca herhangi bir yatırım danışmanlığı hizmetimiz bulunmamaktadır.