Koronavirüs tüm dünyada en önemli gündem maddesi olmaya devam ediyor, çünkü ne can kaybı ne vaka artışı durdu ne de aşı bulundu. Dolayısıyla sürecin ne kadar devam edeceği de belli değil.
Koronavirüsün ekonomi üzerinde etkisini göstermesiyle zincirin halkalarında da kopmalar yaşandı ve bu da tüm ülke ekonomilerine sirayet etti. Özellikle sektörlerdeki çöküş ve petrol talebindeki düşüşün fiyatları da düşürmesi ile piyasalardaki satış yönlü fiyatlama devam ediyor. Geçen haftadan beri endekslerde kısmi yükselişler görüyoruz, ancak büyük resimde belirsizliğin yarattığı negatif fiyatlama devam ediyor.
Son gelişmelere bakalım;
Çin’den son gelen veriler beklentilerden daha az düşüş olduğunu gösterdi, ancak Çin Merkez Bankası zorunlu karşılıkları indirdi ve yeniden piyasaya likidite verdi. Cuma günü açıklanacak büyüme, sanayi üretimi, perakende satışlar ve sabit varlık yatırımları gibi en önemli veriler öncesinde merkez piyasaları buna alıştırmaya çalışıyor. Çünkü göstergelerde sert düşüş bekleniyor.
ABD tarafında işsizlik başvuruları ve son tarım dışı istihdam rakamları sürecin ne kadar kötü olduğunu göstermişti. Bu haftaki verilerin de zayıf gelmesi bekleniyor. ABD, hiç beklemediği kadar çok etkilendi koronavirüsten, öyle ki başında durumu ciddiye almayan ABD Başkanı Trump, Dünya Sağlık Örgütü ve Çin’i şeffaf olmamakla suçladı ve DSÖ’ye verilen fonu kestiklerini açıkladı. ABD’de şirket bilançoları açıklanmaya başladı ve JPMorgan (NYSE:JPM) karı ilk çeyrekte 2013 sonrası en düşük seviyeye geriledi. JPMorgan ayırdığı karşılıklar nedeniyle düşük kar açıkladığını, karşılıkların virüs etkisi ile oluşabilecek negatif gelişmelere önlem amacıyla ayrıldığını belirtti. Sırada Citi ve Goldman Sachs gibi şirketler var ve koronavirüsün daha ilk çeyrekte bu etkiyi yaratması 2. çeyrekteki hasarın da büyük olduğunu gösteriyor.
Petrol tarafında üretici ülkeler arz kesintisinde anlaştı, G20 ülkeleri de destek vereceğini söyledi, sonra bazı üyeler sorun çıkardı derken Brent petrol yeniden 30$ altına geriledi. Dünya ekonomisinin durduğu, üretimin ve buna bağlı petrol tüketiminin olmadığı bir süreçte arz kesintisi nasıl işe yarayabilir ki?
IMF son günlerde küresel ekonomi konusunda ciddi uyarılarda bulunuyor. Bu yaşananların daha önce görülmemiş bir durum olduğunu ve dolayısıyla da etkisinin de diğer krizlerle kıyaslanmaması gerektiğini vurguladı. Dün açıklanan raporda IMF, 2020 için küresel büyüme beklentisini %3,3 büyümeden %3 daralma olacağı yönünde revize ederken özellikle Avrupa ülkelerinde sert bir daralma ile resesyonun da kaçınılmaz olduğunu belirtti. ABD ekonomisi için %2’lik büyüme beklentisini %-5,9'a düşürdü. Tam bu noktada Türkiye özelindeki duruma bakalım;
IMF, Türkiye ekonomisinin 2020’de %5 daralacağını, 2021’de %5 büyüyeceğini ön görürken TÜFE’nin 2020 ve 2021 %12’lerde olacağını işsizlik oranının bu yıl %17,2, 2021 de ise %15,6 olacağını ön gördü. Elbette bu IMF’nin tahmini, ancak tüm önemli kuruluşlar gerek dünya gerek majör gerekse gelişen ülke ekonomilerinin koronavirüsten büyük darbe alacağı konusunda hemfikir.
Türkiye’de de 11 Mart itibariyle görülen koronavirüs nedeniyle yaklaşık 4 haftadır sosyal hayatla beraber ekonomi de durmuş durumda. İşten çıkarmalar her ne kadar 3 aylığına iptal edilse de şirketler işten çıkarmalara devam ediyor.
3 ay geriden gelen işsizlik datası son olarak Ocak ayında açıklandı ve TÜİK rakamlarına göre işsiz sayısı 4 milyon 362 bin ve işsizlik oranı %13,8. Peki sadece Mart ve Nisan’ı düşünürsek bu oranın oldukça yükseleceğine hiç şüphe yok, ya bir de süreç tüm dünyada ve ülkemizde de uzarsa? İşte o zaman -son 2 yıldır aslında ülkenin en önemli sorunu olan- işsizlik büyük bir buhrana neden olabilir.
Koronavirüs öncesinde Türkiye’nin en önemli gündem maddesi Suriye meselesiydi ve yine buna bağlı S400 konusunda ABD ile dönem dönem yükselen ama çözüme kavuşmayan anlaşmazlık da devam ediyordu-ediyor. Türkiye S400’lerin Nisan’da devreye alınacağını açıklamıştı, ancak şimdilik bu konuda bir adım atılmadı. Telekonferansla gerçekleştirilen NATO toplantısında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Türkiye'nin sorunların çözümüne ilişkin tavrında bir değişiklik olmadığını, ABD'ye NATO nezdinde bir çalışma grubu kurulması önerilerinin yinelendiğini belirtti. Yani süreçte bir değişiklik yok, ABD ile S400 gerginliği devam ediyor, ancak ABD şu anda başındaki belayla uğraşmakla meşgul!
Hafta sonu BDDK’nın aldığı swap kararı sonrasında Londra swap piyasasında gecelik TL faizleri eksiye düştü. Alınan karar bırakın kurdaki yükselişi durdurmayı hızlandırdı.
Tüm gelişen ülke paralarının dolar karşısında değer kaybetmesine karşın TL’nin negatif ayrışmasının nedenleri de bunlar. Yani hem YEP’te alınan ve sonrasındaki olağan üstü sürece rağmen tahminlerden geri adım atılmaması hem rezervlerdeki düşüş hem hazırda bekleyen siyasi-jeopolitik riskler hem de alınan hamlelerin ters etkisi ile TL, döviz karşısında değer kaybını genişletti.
Bugün USD/TRY 6,86 ile 13 Ağustos’ta görülen rekor sonrası en yüksek seviyeyi gördü.
EUR/TRY 7,50 ve GBP/TRY 8,60 Eylül 2018 sonrası en yüksek seviyede,
CHF/TRY 7,12 rekor seviyenin hemen yakınında işlem görüyor.
USD/TRY kurunda 6,80 direncinin çok önemli olduğunu belirtmiştik ve günlük kapanışın bu direnç üzerinde olması ile 6,95-7,0 aralığına doğru ataklar devam edebilir. Son hareketin ardından en yakın destek seviyesi olarak 6,70-6,66 aralığını takip edeceğiz.