Geçtiğimiz hafta ortasından itibaren piyasalarda dolar baskısı arttı. Tahvil faizlerinin %3’e çıkmasıyla 101,0 seviyesine yükselen dolar endeksi, bugün 102,0 seviyesine doğru ilerliyor. Dolar cephesindeki hareketliliğin en önemli sebepleri: Reel getirinin artıya dönmesi, Fed’in bu yıl yüksek oranlı faiz adımları atacağı beklentisi ve elbette ekonomik yavaşlama senaryoları. Bunların hepsi küresel risk iştahını kaçıran gelişmeler. Geçen hafta bu başlıkların fiyatlanması ile endeksler, tahvil ve emtia grubunda eş zamanlı düşüşler yaşandı. Küresel satış dalgasına günün devamında katılan BİST 100 %3,5 geriledi. Bugün ise 2.500 puan altında işlem görüyor.
TL varlıklarda Aralık ayındaki kayıp sonrası tam 4 aydır ciddi bir koruma söz konusu. 5 Nisan’daki raporumuzda enflasyondaki kopma, şahin Fed ve gelişen ülke piyasalarının baskılanmasıyla USD/TRY kurundaki sakinliğin yerini yükselişe bırakabileceğini belirttik. Ay başında 14,70’lerde olan kur, bugün de aynı seviyelerde işlem görüyor. Yani kur tutulmaya devam ediyor.
Türkiye, enflasyonda dünya ile ciddi bir fark yaşıyor. Küresel enflasyonist durumlar Türkiye’de TL’deki kayıpla birleşince enflasyonda da genele göre ciddi bir fark yaşanıyor. Enflasyonda yıl sonu %23’lük ve orta vadede %5’lik hedefe karşın %61 gerçeğine karşı alınan tedbirlerin işe yaramasından ziyade kontrol edilen bir durum söz konusu.
Aralık’taki oynaklığın yansımalarını aylık %10 üzerinde bir enflasyonla Ocak’tan beri görüyoruz (Ocak’ta aylık %11,10, Şubat’ta aylık %4,81, Mart’ta aylık %5,46).
Hazine ve Merkez Bankası, liralaşma adı altında uyguladıkları programla TL’yi cazipleştirmek istiyor. Bununla beraber bankalara da ihracatçılara da yeni şartlar getiriyor. Bildiğiniz gibi en son ihracatçıların döviz gelirlerinin %40’ını TL’ye çevirmeleri zorunluluğu geldi. Sonra menkul kıymet sözleşmelerinde TL zorunluluğu getirildi, ama yabancı ile yapılan işlemler muaf tutuldu. Hafta sonu da munzam karışıklar artırıldı. Bankalar için TL cinsinden ticari krediler zorunlu karşılığa tabi tutuldu. Yani bankalar kullandırdıkları kredilerin %10’unu Merkez Bankasına zorunlu karşılık olarak yatıracak. Yine yabancı para zorunlu karşılık oranları gerçek kişi dönüşüm oranına göre değiştirilecek ve 55’in altında kalan bankalara ek 500 baz puan %5 ile %10 arasında olan bankalara ek 300 baz puan zorunlu karşılık uygulanacak. Özetle faiz dışı tüm kanallar aktif kullanılmaya devam ediyor. Munzamlardaki değişikliğin ardından bankaların haftaya düşüşle başlamasını bekliyorduk, fakat BİST Bankalar bugün %2,5 primli işlem görerek diğer endekslerin ilerisinde.
Merkez Bankası ve Hazinenin attığı adımlar süreçle uyumsuz ve etkisi de sınırlı. Buna karşın Mayıs’ta Fed’in 50 baz puan faiz artırmasıyla beraber yılın devamında da aynı kararlılıkla davranacaklarını söylemesiyle GOP’lardan çıkışlar da artacaktır. Nisan’da enflasyonun %65 üzerine çıkması beklenirken TL, hem iç hem de dış baskılara ne kadar daha dayanabilecek ya da nereye kadar kur dizginlenecek?
Enflasyondaki istikrar hedefini cari fazlaya çeviren Merkez Bankası şimdilerde ise kuru tutmak için efor sarf ediyor. Artık öncelikli amaç kurun çıkmasını engellemek…
Uzun vadeli görünüme baktığımızda trend son derece güçlü. 20 Aralık sonrasına baktığımızda 13,30 -14,0 seviyesi arası 1. Bölge diyeceğimiz aralıktı. Şubat ortasından itibaren 14,50 -14,80 olan 2. Bölge işlem aralığında seyrediyor kur. Israrla 14,80 üzerine çıkılmasına izin verilmiyor. Ancak enflasyon başta olmak üzere TL için pozitif bir gelişme olmadığı sürece kurda düşüş olması da zor.
Nisan ayını 2. Bölgede geçiren kurda 14,80 direncinin aşılması durumunda işlemlerin 15,65 direnci yakınında devam etmesini bekliyoruz.