Rusya - Ukrayna savaşının 12. günü geride bırakılırken iki ülke arasında pazartesi günü Belarus sınırında gerçekleşen üçüncü tur görüşmelerinde çözüm odaklı herhangi bir somut karar alınamadı. Ukrayna müzakere heyeti mevcut durumu düzeltecek bir yol izlenmediği ancak ateşkes görüşmelerinin devam edeceğini bildirirken, Rusya beklentilerinin karşılanmadığı ve olumlu bir şeyden bahsetmek için henüz çok erken olduğu konusunu vurguladı.
Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerinin bağımsız devlet, Kırım’ın ise Rus toprağı olarak tanınmasını talep eden Rusya aynı zamanda Ukrayna’nın silahsızlaştırılması ve anayasada belirli ölçüde değişikliğe gidilmesi yönündeki irrasyonel taleplerine işgal altındaki Ukrayna’dan herhangi bir olumlu yanıt almasını zaten beklemiyoruz. Bu noktada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de kolay kolay geri adım atmayacağını varsayarak uzun soluklu Rus işgali ve buna karşı Ukrayna direnişinin en önemli gündem maddesi konumunda kalmaya devam edebileceği düşünceleri ön plana çıkıyor.
Rusya-Ukrayna savaşının 13. gününe girerken gerçekleşen müzakereler sonucu alınan geçici ateşkes kararları neticesinde Ukrayna'nın Kiev, Harkiv, Çernigiv, Sumi ve Mariupol şehirlerinde oluşturan insani koridorlarla sivillerin tahliyesinin gerçekleştiği haberleri yer almakta.
Uluslararası para piyasalarını ve küresel tüm ekonomileri tehdit niteliğinde devam eden bu süreç herhangi bir iyileşme göstermemekle birlikte uzun süredir riskten kaçış fiyatlamalarını yansıtmaktaydı.
Bugün gelinen noktada yaptırımların enerji sektörüne doğru kayıyor olmasıyla tırmanmaya devam eden jeopolitik riskler yakın vadede güvenli liman arayışlarını daha fazla gündemde tutabilir.
Henüz Rusya’nın enerji ihracatına yönelik yaptırım kararları kesinleşmemesine rağmen yalnızca bu söylemler bile genele yayılan ham madde krizini tetiklerken, olası ambargolarla birlikte bu kriz daha fazla derinleşerek küresel ekonomiler için uzun vadeli enflasyonist riskleri yukarı yönlü tırmandırmaya devam edecek. Dolayısıyla jeopolitik riskler karşısında sığınma görevi gören güvenli limanlar aynı zamanda enflasyonist baskıları önümüzdeki süreçte daha etkin bir şekilde fiyatlayabilir.
Ayrıca 2000 yılından sonra tek seferde 50 baz puanlık faiz artışına yönelmeyen Fed’in jeopolitik riskleri ön planda tutarak Mart ayı toplantısında 25 baz puanlık faiz artışına yöneleceği ve bunun fiyatlanmış bir gelişme olabileceğini düşünerek enflasyonun oldukça gerisinden gelen faiz oranları karşısında jeopolitik riskler ortadan kalkmadığı sürece Altının en önemli güvenli liman konumunda olmaya devam edeceğini düşünmekteyiz.
2000 dolar seviyeleri ile yaklaşık son 18 ayın en yüksek seviyesine ulaşan altın fiyatlarında yakın vadede 1990 dolar seviyesinin kritik destek seviyesi olarak görev görmesi beklenebilir. Teknik açıdan ele alındığında bu seviye üzerinde devam eden fiyat oluşumları, herhangi bir sağlıklı haber akışına şahin olmamamız halinde güçlü seyri 2034 ve 2075 direnç seviyelerine taşıyabilir. Fiyatlamaların devamında olası aşağı yönlü eğilimlerde ise 1923 ve 1876 dolar seviyelerinin destek görevi görmesi beklentiler dâhilinde takip edilecek.