Bu makale 10.09.2020 tarihinde İngilizce olarak yayınlanmıştır.
Son iki aydır bu köşe, okuyucuları petrol piyasasındaki talep zayıflıkları konusunda uyarıyor.
Nitekim petrol fiyatları bu hafta dramatik düşüşler yaşadı. 40 dolar üzerinde geniş geniş oturmuş olan WTI, Salı günü %7 düşüşle 36,76 dolar oldu. Brent de benzer kayıplar yaşadı ve %5 üzerinde düşüşle 39,78 dolara geriledi.
Son haftalarda sık sık, küçülen petrol talebini ve dünyanın en büyük petrol tüketicisi olan ABD piyasasında boğuşan ekonomiyi inceledik.
Ancak Çin de dikkate değer. Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı ve bu yıl büyümesi beklenen tek majör ekonomi.
Çin’in ham petrole olan talebinin önümüzdeki birkaç ay içinde düşeceğine dair sinyaller olsa da beklenen bu düşüşün kaynağı büyük oranda, çözülebilir teknik ve yasal meselelerin bir sonucu olacak, uzun vadede küresel petrol fiyatlarına zarar verecek olan Çin ekonomisi ile ilgili daha büyük yapısal endişelerin değil.
Bu hafta petrol fiyatlarındaki düşüşe zemin hazırlayan şey, Suudi Arabistan’ın Asya için resmi satış fiyatlarını (OSP) düşürmesi oldu. Suudi Arabistan’ın Eylül OSP’lerinde beklendiği kadar büyük indirimler yapamadığı Ağustos başında Çinli ve diğer Asyalı petrol alıcılarının yaşadığı hayal kırıklığını hatırlayın. Şimdi Suudi Arabistan, Asya’ya gönderdiği Arab Light (Arap Hafif) için Ekim OSP’lerinde büyük bir indirim yaparak Ağustos ayında görülen tutarsızlığı düzeltmeye çalışıyor gibi görünüyor.
Birçok analist bunu, zayıf talebin ve ekonomik kırılganlığın bir işaret olarak yorumlasa da talepteki zayıflığın, en azından Çin söz konusu olduğunda, geçici bir fenomen olduğuna dair göstergeler mevcut.
1. Yavaşlayan Rafineriler
Çin’in bağımsız rafinerileri, Eylül ve Ekim aylarında ham petrol alımlarını %40 oranında azaltmaya hazır görünüyor. Bunun sebebi bağımsız rafinerilerin, Çin hükümeti tarafından belirlenen ithalat kotasına ulaşması olabilir. Çalışmayı durdurmak yerine depolanmış petrolü azaltabilirler. Bu da açıkça görülüyor ki bağımsız Çin rafinerilerine petrol tedarik edenler için iyi bir haber değil ancak bu, Asya’daki piyasa sorunlarının değil, hükümet kontrolünün bir sonucu.
Eğer rafineriler, alımlarını yasal gerekliliklerin aksine ürünlerine olan talep yokluğu yüzünden azaltmış olsaydı çok daha olumsuz bir işaret olurdu. Bazı analistler, Çin hükümetinin dördüncü çeyrekte bu rafinerilere ekstra kota vereceğine inanıyor, bu da ithalattaki düşüşün sadece birkaç ay sürebileceği anlamına geliyor.
2. Liman Yoğunluğu
Ağustos ayında Çin, büyük miktarlarda ham petrol akını yüzünden limanlarında olağanüstü bir yığılma yaşadı, bu da bazı kapanışlara ve depolama alanlarında kıtlığa yol açtı. Yoğunluk azaltıldı ancak hala boşaltılmak için bekleyen ham petrol gemileri var.
İyi haber: Eylül ve Ekim ayındaki düşük ithalat, yoğunluğun azalmasına yardım edecektir.
3. Ekonomik Teşvik
Çin ekonomisi, koronavirüsten kaynaklı kapatılmalar nedeniyle 2020’nin ilk çeyreğinde büyük zarar gördükten sonra Çin hükümeti, büyük bir ekonomik teşvik planı gerçekleştirdi. Bu, dizel yakıt talebinde Mart ve Nisan aylarında başlayan artış anlamına geliyordu. Çin’in toplam petrol talebinin yaklaşık %30’u dizel yakıt için kullanılıyor ve bu, 2020’de Çin’deki benzin ve jet yakıt talebinden üstün bir performans sergiledi.
Bu durum, benzin talebinin dizel ve jet yakıt talebini geride bıraktığı ABD’nin tam aksi. 2020’nin geri kalanında Çin’in dizel yakıt talebinin, koronavirüsün yarattığı aksaklığa rağmen bir önceki yıla göre %2 artış yaşaması bekleniyor. Çin’in 2020’deki dizel yakıt tüketimi, 2019’daki tüketimi günlük 60.000-90.000 varil aşacak.
Sözün Özü
Genel olarak göstergeler, teknik meseleler çözüldükçe Çin petrol ihracatının yıl bitmeden yükselmesinin muhtemel olduğunu gösteriyor. Sonbahardaki daha düşük petrol fiyatları da Çin’in rafinaj ve depolama için daha çok petrol ithal etmesini teşvik edecek. Çünkü Çin, diğer küresel ekonomilerin iyileşmeye başlamasıyla birlikte 2021’de fiyatların daha da iyileşeceği ihtimaline hazırlanacak.
Ancak piyasa izleyicileri unutmamalı ki tüm petrol piyasası Çin’den ibaret değil ve hala ABD ve Avrupa ekonomilerinin uğraştığı ve pek azalma sinyali göstermeyen ciddi ekonomik ve tüketim zayıflıkları var.