ABD ve Avrupa bankacılık sisteminde yaşanan likidite krizinin ardından 4 önemli merkez bankası toplantı gerçekleştirdi. Piyasalar merkez bankalarının sektörde yaşanan belirsizliği ne boyutta büyük gördüklerini merak ediyordu.
Sırayla merkez bankalarının bu ayki toplantıda nasıl bir yaklaşım sergilediklerine bakalım:
İlk toplantıyı Avrupa Merkez Bankası (ECB) gerçekleştirdi. Merkez Bankası piyasalardaki gerilimi yakından izlediklerini ve yaşanan durumu ve olasılıkları değerlendirip bir karar vardıklarını, gerekmesi halinde piyasaları destekleyeceklerini belirtti.
ECB, bankacılık krizi öncesinde tahminlerinde güncelleme yaptıklarını, fakat sürecin bu tahminleri etkileyebileceğini de ifade etti.
En çok merak edilen toplantı ise dün gerçekleşti. Fed, dünkü toplantıda faizin sabit tutulmasının da görüşüldüğünü belirtti. Powell, yaşanan gelişmelerin daha sıkı kredi koşullarına yol açabileceğini belirtti. Komitenin bu yıl içinde faiz indirimi düşünmediğini de ekledi.
Üçüncü merkez bankası İsviçre oldu. Avrupa’da bankacılık krizinin merkezi haline gelen ve ülkenin dirayetiyle meşhur olan bankacılık sektörüne karşı endişeler oldukça yükseldi. İsviçre Merkez Bankası (SNB), hükümet ve denetleme kurumunun da eşliğinde önlemler alındığını hatırlattı ve piyasaya sunulan kredilerin teminat ve faizli olduğunu ifade etti.
Bugün toplanan bir diğer merkez bankası ise İngiltere idi. İngiltere Merkez bankası (BoE), süreçle ilgili mali politika komitesinin kapsamlı bir değerlendirme yaptığını ve ülkenin bankacılık sisteminin güçlü sermaye ve likidite pozisyonlarını koruduğu, yüksek faiz oranları dönemi de dahil olmak üzere çeşitli ekonomik senaryolarda ekonomiyi desteklemeye devam etmek için iyi bir konumda olduğu sonucuna vardığını belirtti. Uzunca anlatılan bu ifadenin özetinde ülke bankacılık sisteminin dirençli olduğuna vurgu yapıldı. BoE de diğer merkez bankaları gibi sürecin etkilerini izleyeceklerini not düştü.
4 merkez bankasının ifadeleri birbirine yakın ve bu 4 merkez bankasının diğer ortak noktaları da şu:
Fed, BoE ve SNB 25 baz puanlık, ECB ise 50 baz puanlık faiz artışı yaparak sıkı para politikasına devam etti. Neden? Çünkü 4 ülkede de enflasyon son ayda beklentilerin üzerinde yükseliş gösterdi.
Gelelim satır aralarına:
Bankacılık krizi öncesini hatırlayalım, veriler yükselmeye başladığı için 50 baz puanlık faiz artışına kesin gözüyle bakılıyordu. Yine ECB, SNB ve BoE için de faiz artışlarına devam edileceği yönünde bir beklenti vardı ki zaten bankalar önceki toplantılarında faiz artışlarının devam edeceğini belirtmişlerdi.
Bu süreç için önemli olan ana nokta enflasyonu düşürmek için yapılan faiz artışlarının ekonomiyi ne kadar yavaşlatacağı idi. Dolayısıyla enflasyonun yükselmeye başladığı son iki ayda yumuşak iniş beklentisi de azaldı. Yani ekonomi elbette hasar alacaktı.
Yaşanan bankacılık krizi şu anlama geliyor: Ekonomideki hasar daha fazla olacak. Bu süreçte ana gösterge Fed olduğu için senaryolar da Fed üzerinden gelişti. Yani Fed’in ne diyeceği önemliydi.
Dünkü toplantıyı şahin ya da güvercin olarak okumak yerine kaygı noktasından bakmak daha doğru olacaktır. Fed kaygılıydı, bunda şüphe yok. Ancak Fed, enflasyon inatçı kalırken mevcut politikadan dönülmesinin ekonomide yaşanacak hasarı daha da artıracağı görüşünde. Aslında ECB, SNB ve BoE de aynı görüşte.
Geçen hafta Fed’in faiz artışı yapmayacağı beklentisi daha yüksekti, karar öncesi ise 25 baz puan beklentisi arttı ve Fed faizi artırdı. Fed ve diğer merkez bankalarının kararının güvercin olduğunu söyleyemeyiz. Ancak işte satır araları gelecek beklentileri yönlendirdiği için önemli oldu.
Fed, dünkü toplantı metninde bazı ifadeleri değiştirdi. Faiz artışlarına devam edileceği ifadesi ek sıkılaşma gerekebilir olarak değişti. Bu da Fed’in yakın vadede faiz artışını tamamlayacağı yani beklenenden öne çekileceği düşüncesini oluşturdu.
Öte yandan Powell her ne kadar bu yıl faiz indirimi beklemediklerini belirtse de piyasalar metin değişikliğini arkasına alarak Fed’e inanmadı. Bunu en çok döviz piyasasındaki fiyatlamadan görebiliyoruz.
Piyasalardaki tedirginlik geçti mi? Hayır
ABD Hazine Bakanı Yellen, ABD’deki banka mevduatlarının tamamının sigorta kapsamına alınmayacağını açıkladı. Bu açıklama hali hazırda zorluk yaşayan bankalardaki likidite kaybının artması durumunda krizin büyüyebileceği endişesini canlandırdı.
Piyasaların korktuğu şey, bir yanda enflasyonun yüksek olması ve buna bağlı yapılan faiz artışlarının ekonomiyi daraltması, diğer yandan bankacılık krizinin büyümesi halinde daralmanın boyutunun artması. Bu nedenle dün FOMC sonrası endekslerdeki düşüş devam etti. Ama döviz tarafındaki fiyatlamanın daha çok yıl sonu faiz indirimi etkisinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle dolar endeksindeki düşüş hızlandı, euro’daki yükseliş arttı ve altın yeniden atağa geçti. Açıkçası bu fiyatlamaların biraz fazla olduğunu ve düzeltmeler gelebileceğini düşünüyorum. Altın da ise bunca uzun riskler varken cazibe elbette devam edecektir.
102 seviyesi altına inene dolar endeksinde ilerleyen günlerde bir miktar toparlanma görülebilir. Ancak 103,50 üzerine yerleşildiği taktirde endeks için iyimserlikten bahsedebiliriz. Altında 1.980 dolar üzerinin yeni rekor seviyesi olduğunu yine hatırlatmak isterim. Burada yaşanacak olası geri çekilmede 1.876 dolar korundukça güç de devam edecektir. Euro/dolarda 1,1060 önemli direnç konumunda ve bu seviye aşılmadıkça işlemler 1,07-1,09 aralığında kalabilir.