2018'in son çeyreğinde mali piyasaları sarsan dalgalanma ABD banka hisselerini de vurdu. Boğa piyasasını destekleyen çoğu sektör kırmızı bölgede olsa da, bir resesyon yaşanırsa ilk darbeyi bankalar alacak.
Çoğu ekonomist yakın dönemde bir resesyon riski görmese bile, yatırımcılar vade piyasasında uzun vadeli faiz oranlarının kısa vadeli faiz oranlarının altına indiği gelir eğrisi tersine dönüşünden korkulu.
Bu, kısa vadeli mevduat sahiplerine daha az ödeme yapıp uzun vadeli borçlar için daha büyük ödeme talep eden bankalar için kaygılandırıcı bir gelişme. Gelir eğrisi dikleştiğinde bankalar borç aldıkları ve borç verdikleri faiz oranları arasındaki farkın açılmasından faydalanabilir.
Bu ABD banka hisselerine bir darbe vurarak, hisseleri ayı piyasasına itti. SPDR S&P Bank ETF, 52 haftanın en yüksek seviyesinin %15 altında.
Ülkenin Morgan Stanley (NYSE:MS), Goldman Sachs (NYSE:GS) ve Citigroup (NYSE:NYSE:C) gibi en büyük bankalarından bazıları Perşembe günü 2017 başından bu yana en düşük seviyelerinde işlem görürken, Başkan Donald Trump'ın seçilmesi ve vergi indirimleri sebebiyle son iki yıldaki kazançlarını kaybettiler.
ABD - Çin ticaret savaşının uzaması ihtimali de banka hisselerindeki elden çıkarmaları tetikleyen bir başka faktör. Asya bankaların gelir kaynaklarının büyük bir kısmını oluşturmasa da, bu şirketler genellikle yavaşlayan ekonomik büyümenin, kredi sıkışmasının ve şirket tasfiyelerinin olumsuz etkilerini ilk hissedenlerden olur.
Bu küresel belirsizlik ortamında, yatırımcıların önümüzdeki 3-6 ay arasında banka hisselerinden uzak durması iyi olur. Bize göre, başlıca ABD bankaları mevcut ekonomik döngüdeki zirvelerine ulaştılar ve önümüzde kendilerini daha zorlu bir yol bekliyor.
Makro risklerin de ötesinde, bazı banka hisseleri kendilerine has riskler sebebiyle baskı altında.
Örneğin Goldman Sachs, Mart ortasında ulaştığı rekor zirvesinden bu yana %30 değer kaybetti. Yatırımcıların bankanın Malezya'daki yolsuzluk skandalına karışması sebebiyle karşı karşıya olduğu masraflar ve itibarına aldığı zarar konusunda endişelenmesi sebebiyle düşüşün yaklaşık yarısı geçtiğimiz ay gerçekleşti.
Ortalık durulduğunda ve küresel ekonomik resim daha belirgin hale geldiğinde bizim seçimlerimiz Citi ve JPMorgan (NYSE:JPM).
Citi'nin mali ölçütleri CEO Michael Corbat önderliğinde önemli gelişim gösterdi. Geçtiğimiz 6 yıl boyunca Corbat'ın harcamalarda kısıntıyı sürdürmesi bankanın etkililik oranındaki hızlı iyileşmede yansımaya başladı. Bu ölçüt son üç yıldır %60'ın altında gelerek bankanın böyle bir kazanç serisi yakalayan büyük tek banka olmasını sağladı.
Dibe ulaşılmasının ardından kaliteli bir banka hissesi almak isteyen yatırımcılar için Kanada'nın en büyük bankaları da uzun vadede cazip seçimler sunuyor.
Ülkenin Royal Bank Of Canada (NYSE:RY) ve Toronto Dominion Bank (TO:TD) gibi en büyük bankaları, blançolarının güçlülüğü ve ülkenin iyi risk kontrol yönetimi sayesinde zorlu koşullara dayanmak için ABD'deki denklerinden daha iyi durumdalar.
Bu güç 2008 mali krizinden Kanadalı bankaların zarar görmeden çıkmasıyla görülmüştü. Mevcut düşüşte de Kanadalı bankalar yaşadıkları küçük kayıplarla ABD'deki denklerinden daha iyi bir performans sergiliyor.
Özet
Kötüleşen makro çevrede düşüşün sürecek gibi görünmesiyle birlikte yatırımcılar mevcut piyasa zayıflamasında banka hisseleri almaktan kaçınmalı. Gelir eğrisinin dikleşerek banka hisselerinde bir toparlanmaya olanak sağlamasının ardından bizim favorilerimiz Citibank, JPMorgan ve başlıca Kanada bankaları.