Herkesin en sevdiği değerli metal altın, harika bir yıl geçiriyor ve şimdiden yaklaşık %27 yükseldi. Altının rallisi, ABD hisse senetlerindeki güçlü yükselişin yanı sıra bir dizi ETF'ye dayanan başlıca varlık sınıflarındaki rallileri de geride bıraktı.
Ons altın Cuma günü rekor seviyeden kapanarak ons başına 2.646 doları aştı.
Altın fiyatlarının pek çok olaydan etkilenerek yükeldiğini söyleyebiliriz. Ancak bir istisna var. ABD enflasyonu beklenen etkiyi yaratmadı.
ABD Merkez Bankası (Fed), geçen hafta faiz oranlarını düşürmeye başladı ve daha fazla indirim bekleniyor. Gerekçe: Enflasyonla savaş henüz kazanılmadıysa bile o dönüm noktasına yaklaşıyor. Fed Başkanı Waller şöyle diyor:
"Enflasyon düşündüğümden çok daha hızlı bir şekilde yumuşuyor ve bu da beni, bakın, bence 50 [baz puanlık indirim] yapılması gereken doğru şey, demeye itti."
Altının zaman içinde enflasyondan koruduğu görüşü yanlış değil. Ancak kısa vadede altın fiyatını etkileyebilecek bazı unsurlar söz konusu. Mevcut ortamda, dezenflasyon görünümüne rağmen altının bu yılki yükselişi diğer etkenlerden destek buluyor.
Orta Doğu'da artan risk, altının gücünün arkasındaki olası / muhtemel faktörlerin kısa listesinde yer alıyor. İsrail ile Lübnan Hizbullah'ı arasındaki çatışmanın son günlerde tırmanması, Lübnan-İsrail sınırında topyekûn bir savaş tehdidini artırıyor.
Bu arada, Ukrayna-Rusya savaşı devam ederken Çin, Filipin gemilerini hedef alan provokasyonlarla Güney Çin Denizi'ndeki kırmızı çizgileri test ediyor. Bu provokasyonlar nihayetinde Washington ve Manilla arasındaki karşılıklı savunma anlaşması karşısında ABD'nin güvenilirliğini test ediyor.
ABD'nin Filipinler'de kısa bir süre önce konuşlandırdığı ve Çin'i vurabilecek bir füze sistemi nedeniyle ABD-Çin gerilimi de yükselişte ve bu da Pekin'den "bölge ülkelerinin güvenliğini ciddi şekilde tehdit ettiği ve jeopolitik çatışmayı yoğunlaştırdığı" yönünde sert bir yanıt gelmesine neden oldu.
Buna bir de ABD'de Kasım ayında yapılacak ve çekişmeli geçmesi muhtemel başkanlık seçimlerinde yaşanabilecek siyasi çalkantılar eklendiğinde, yatırımcıları altının güvenli liman olma özelliğinin giderek daha cazip hale geldiğine ikna edebilecek pek çok olay ortaya çıkıyor.
Bir de finansal perspektif var. Fed faiz oranlarını düşürdükçe, tahvillerin altına karşı getiri avantajı azalıyor. Bazı çevrelerde faiz indiriminin erken olduğu ve yeni bir fiyat baskısına yol açabileceği görüşü de var.
Değerli metaller satıcısı Allegiance Gold'un COO'su ve kurucu ortağı Alex Ebkarian şöyle diyor:
"Fed faizleri beklenenden daha fazla düşürerek dolaylı olarak para arzının artmasına kapı açıyor, ikinci bir enflasyon dalgası ve dollar'un daha da zayıflaması riskini doğuruyor."
Yakın tarihteki merkez bankası alımlarına ilişkin raporlar da bir başka faktör. Çin, Rusya ve diğer ülkeler döviz rezervlerini çeşitlendirmek amacıyla, ABD dolarına devlet dışı bir para birimi alternatifi olarak kabul edilen altın varlıklarını artırıyor.
Forex.com analisti Fawad Razaqzada müşterilerine yazdığı bir notta, "Gazze, Ukrayna ve diğer yerlerde devam eden çatışmalar gibi jeopolitik riskler, altının güvenli liman talebini sürdürmesini sağlayacaktır." diyor.
The Jerusalem Post ise "Suudi Arabistan gizlice altın satın alıyor." diye bildiriyor.
MoneyMetals'dan analist Jan Nieuwenhuijs şaşırtıcı bir gerçeği ortaya koyuyor:
Suudi Arabistan gizlice altın biriktiriyor olabilir. İsviçre'de 2022'den bu yana 160 ton gibi şaşırtıcı bir miktarın satın alındığını tahmin eden Nieuwenhuijs, bunun mevcut altına hücuma katkıda bulunan bir hareket olduğunu belirtiyor.
Altının bu yılki yükselişi daha da çarpıcı çünkü Invesco tarafından yönetilen bir dizi ETF'ye göre genel olarak emtia ve enerji, tarım ürünleri ve baz metaller dahil olmak üzere birkaç temel alt kategoriden daha iyi performans gösteriyor.
Altın rallisi ne kadar sürecek? Kimse bilmiyor, ancak şu çok açık: Risklerin arttığı bir dünyada, değerli metale bir tahsisat ayırma durumu bugünlerde zorlayıcı görünüyor. Bu arada, son fiyat eğilimi davranışı, bu döngü için zirvenin hâlâ ileride olduğunu gösteriyor.