Borsa yatırım fonları ilk olarak katılım ortaklığı şeklinde 1989 yılında Amerikada kurulmuştur. Bu yatırım fonları, diğer fonlar gibi içlerinde bono, hisse sentleri ve benzeri ürünler bulundurmaktadır. BYF’leri diğer fonlardan ayıran özellik ise BYF’lerin hisse senetleri gibi borsada alınıp satılabilmesidir. Borsada alınıp satılabilme özelliği bu fonlara giriş ve çıkışları kolaylaştırdığı için popülaritesi gün geçtikçe artmaktadır. İlk olarak endeks takibi amacıyla kurulmasına rağmen günümüzde daha çok çeşitlendirme amacıyla kullanılmaktadır. Borsa yatırım fonları her tür yatırımcı için çok faydalı bir araçtır. Sofistike kurumsal yatırımcılardan tutun yatırım hayatına yeni girmiş amatörlere kadar herkesin mutlaka bu araca yatırım yapması gerekir. Bazı yatırımcılar portföy yönetimi amacıyla kullanırken, bazı yatırımcılar ileri düzey yatırım stratejilerinde kullanmaktadır. Ancak her yatırım aracında olduğu gibi yatırımcılar BYF’lerden faydalanmak için öncelikle bu aracın nasıl işlediğini bilmeleri gerekir.
Borsa yatırım fonlarını anlamak hisse sentlerini anlamak kadar kolaydır. Borsa yatırım fonları diğer fonlarla aynı özellikleri taşımanın yanı sıra organize borsalarda aynı hisse senetleri gibi alınıp satılmaktadır. BYF’lerin performansı taklit etmeyi amaçladığı dayanak varlığın performansına bağlıdır. Örneğin GOLDIST olarak bilinen İstanbul Gold B tipi altın borsa yatırım fonu Borsa İstanbul’a ‘’GLDTR’’ adı altında kote edilmiş bir borsa yatırım fonudur. Dayank varlığı altın olduğundan dolayı altın performansına bağlı olarak bu fon değer kazanır ya da değer kaybeder.
Borsa yatırım fonlarını diğer fonlardan ayıran bir diğer özellik ise, BYF’ler dayanak bir varlığı replike etmeye çalıştıklarından dolayı pasif yönetim (statik) stratejisiyle yönetilirken gelenksel yatırım fonları büyüme amacından ötürü aktif yönetim (dinamik) şeklinde yönetilirler.
BIST endeksini takip eden bir portföy ile BIST endeksini dayanak varlık olarak takip etmeye çalışan bir borsa yatırım fonu aynı getiriyi sağlarlar ancak, BIST endeksini takip etmeye çalışan bir portföy için, portföye alınan her bir hisse için ayrı ayrı maliyet oluşurken, BIST’u takip etmeyi amaçlayan bir BYF için bu maliyetler sadece alınan BYF için oluşacağı için büyük bir maliyet avantajı sağlayacaktır.
Yatırımcıların diğer fonlara göre BYF’lere daha fazla yönelmesinin bir diğer nedeni de, hisse senetlerine has özelliklerin bu fonlarda kullanılmasıdır. Örneğin, açığa satış, limitli satış ve benzeri. Vergi avantajının da olması yüksek gelir vergisi uygulayan ülkelerdeki yatırımcıların BYF’lere yönelmesini sağlıyor. Bunun altında yatan neden ise, BYF’lerin pasif yönetim altında olmaları ve bu nedenle diğer fonlar gibi değerlendirilmelerinden kaynaklanmaktadır.
BYF’ler oldukça transparan yatırım araçlarıdır. Fonları alırken fon içeriği çok kompleks olduğundan bu fonu çözmek uzmanlık gerektiriyor. BYF’lerde böyle bir uzmanlığa gerek yoktur. BYF’leri satın alan kişi finans alanında bilgisiz dahi olsa dayanak varlığın fiyatına ve gidişatına bakarak satın aldığı BYF’nin ne durumda olduğunu bilecektir.
Türkiye’de yabancı yatırım araçların kıt olması dolayısıyla BYF’ler bu konudaki açığı az da olsa kapatmaktadır. Türkiye’de kote edilmiş bir kaç BYF, yabancı endeksleri dayanak varlık olarak tutmaktadır. Böylelikle yatırımcı, minimum maliyetle yabancı endekslere yatırım yapmış olacaktır. Bunun yanında eğer yatırımcının yönettiği bir portföy var ise, elinde olmayan, Türkiye’ye has olumsuzluklara karşı kendini korumaya alabileceği mükemmel çeşitlendirme olanağı sağlayan bir araç haline gelmektedir.
Borsa yatırım fonları, her kitleden yatırımcı için çok güçlü bir araçtır. Bu aracı iyi anlamak, kullanmak ve alternatif olarak portföyde çeşitlendirme amacıyla bulundurmak, ülkemizde neredeyse her yıl yaşanan siyasi ve ekonomik krizlere karşı az da olsa korunma şansı sağlayacaktır.
http://tr.investing.com/etfs