Satış Dalgası mı, Piyasa Düzeltmesi mi? İşte Her İki Durumda da Sonraki AdımlarYüksek Değerli Hisseleri Görün

2020 Yılına Genel Bakış ve 2021'den Beklentiler - Bölüm 1

Yayın Tarihi 28.12.2020 13:20
EUR/USD
-
USD/CHF
-
USD/TRY
-
US500
-
JPM
-
XU100
-

2020 akıllarda kalacak bir yıl oldu. Pandemi dünyayı etkisi altına aldı. Salgın sebebiyle dünya çapında 1,76 milyon kişi hayatını kaybederken salgının ekonomi üzerindeki etkisi devasa boyutlara ulaştı. İç piyasalarda Borsa İstanbul, yıla 1200’lü seviyelerden başladıktan sonra Covid-19 önlemlerinin de etkileriyle Mart ayında 825 puana kadar geriledi. Dolar/TL çifti ise bu yıla 5,90’lı seviyelerden başladıktan sonra 6 Kasım günü 8,58 ile rekor kırdı. Yıl sonuna yaklaştığımız günlerde Bist 100 1.440 puan üzerinde seyrederken dolar/TL çifti 7,50 altında işlem görüyor.

2021'e başlarken en popüler yazarlarımızdan bazılarına yeni yılda piyasaların nasıl bir yön izleyebileceğini sorduk. Üç bölümden oluşacak serimizin ilk kısmında iki yazarımız 2020 yılını özetledi ve 2021 yılından neler beklediklerini kaleme aldı.

Şenay Şerefoğlu – Investing.com - 2021 Beklentileri

2020 tüm dünya ekonomileri için planların alt üst olduğu, belirsizliğin arttığı ve risklerin yükseldiği bir yıl oldu. Salgın nedeniyle merkez bankaları genişlemeye giderken mali tarafta da büyük kredi miktarlarıyla kayıplar giderilmeye çalışıldı. Yılın ilk yarısındaki kaybın ardından 3. çeyrekte hafif toparlanma görülse de salgının son çeyrekte etkisini hızlandırması nedeniyle toparlanma da devam edemedi.

Önemli ekonomiler üzerinden bakacak olursak;

ABD tarafında 2019’un ikinci yarısı itibariyle durgunluk başlamıştı, bunda Trump’ın ticaret politikaları ve ülkede enflasyonda ilerleme sağlanamaması en önemli etkenlerdi. 2020’de ise Fed, rekor miktarda parasal genişlemeye giderken hükümet de yine rekor miktarda teşvik sağladı. ABD ekonomisinde salgın nedeniyle bozulan en önemli göstergeler hizmet başta olmak üzere tüketim ve istihdam oldu. İstihdamdaki bu ciddi bozulmanın toparlanabilmesi ise teşvik paketi olmadan çok zor ve bu nedenle hükûmetin 2021 yılı içinde de teşviklere devam etmesi bekleniyor. Enflasyon tarafında ise talebe bağlı toparlanma yine istihdamdan geçiyor. Vatandaşın harcaması için iş kaygısının olmaması gerekir ki talep yönlü artış görülebilsin. 2021 yılın özellikle ilk yarısında Fed’den istihdam, iş gücüne katılım, işsizlik üçlemesi ve enflasyon başlıklarına dair vurguları sıklıkla duyacağız.

Euro Bölgesi’nde ECB, pandemi sürecinde Fed kadar yüksek oranda varlık alımına gitmedi, bunun nedeni durumun ABD kadar kötü olmamasından ziyade alanının bu kadar olması. Tıpkı ABD gibi düşük enflasyonla mücadele eden Euro Bölgesi için de enflasyon daha önemli bir duruma geldi ve enflasyon sağlanması için iç talebin artması yine dönüp dolaşıp gelir yani iş ve kazanç kısmına geliyor. Bölge ekonomisinde Bretix de ayrı bir etken tabii ve taraflar pandemide yeteri kadar yorgun düştükleri için hızlıca en iyi çözüme gitme çabasında olacaklardır.

Fed’in ECB’den daha fazla genişlemeye gitmesi ve göstergelerde de (Euro Bölgesi zaten daha düşüktü) ABD tarafında düşüşün sert olması ile EURUSD bu yıl yükselişini hızlandırdı. 2021’in ilk yarısında şu andaki politikalardan hızlıca bir vazgeçiş olması beklenmediği için –özellikle Fed’in daha kontrollü ve yavaş adım atması bekleniyor- paritenin bir miktar daha -1,25 ve üzeri-yükselmesi bekleniyor.

İngiltere, 2016’daki Brexit kararı sonrası başlayan ekonomik yavaşlamayı pandemi sürecinde derinleştirdi ve bu tarafta da PMI son derece zayıf. Bölge ile Brexit’teki anlaşma yükü bir miktar alsa da pandemi baskısı bir süre daha devam edeceği için BoE de beklemede kalabilir. Ancak tıpkı euroda olduğu gibi sterlin tarafında da dolardaki düşüş ve daha az adımlar ile görülen yükseliş ilk çeyrekte devam edebilir.

Büyük ekonomiler arasında süreci en az hasarla geçiren İsviçre’nin 2021’in ilk yarısında da rakiplerine göre ilerden gitmesini bekliyoruz. 2020’de en kuvvetli para konumunda olan franktaki güçlenmenin de devam etmesini bekliyoruz.

2021’i ilk ve ikinci yarı olarak değerlendirmekte fayda var ve genel olarak 2020’nin yükünün ilk yarıda da etkisini ağırlığınca göstermesi beklenirken ikinci yarı ise ülkelerin borçluluk oranı yani ne kadarı iç borç ne kadarı dış borç ve ödeyebilme gücüne göre ayrışacak. Bu noktada dolardaki hareketlilik yılın ikinci yarısında küresel piyasalarda artabilir.

Yurt içine bakarsak;

Türkiye ekonomisi pandemiye zor koşullarda girdi. Enflasyon, cari açık, kur tarafında çok sert bir yükseliş olmasa da 2018’de başlayan bozulma çok telafi edilememişti. Merkez bankasının 2019 yılı içinde oldukça hızlı faiz indirimi yapması da dengeleri bozmuştu ve pandemi sonrası TL’nin savunmasızlığı da arttı. Bunda hepimizin bildiği iç gelişmeler etkili oldu, olan biteni genişçe yazmaktansa gelinen nokta ve beklentileri belirtmek isteriz.

2021 yılında gözler TCMB’de olmaya devam edecek, özellikle ilk çeyrekte sıkı duruşun korunması ve rezerv artırıcı adımlar yakından takip edilecek. Merkezin yılın ilk çeyreğinde de ortalama 150-250 bp aralığında faiz artışı yapması bekleniyor. Merkez tarafındaki kaygı azaldıkça mali politikalar ve siyasi gelişmeler daha ön planda olacaktır. Bu noktada en önemli başlıklar olarak;

- Uluslararası ilişkiler + Jeopolitik riskler

AB ve ABD ile olan durumda riskleri artıracak her gelişmenin TL varlıklara negatif yansıyacağı bir gerçek, haliyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi bu muhataplarımızla 2021’de daha iyi geçinebilirsek jeopolitik riskler azalacak, gündemde daha az yer kaplayacaktır.

- Para politikasının ardından sıkı maliye politikası

Yıl içinde son derece yüksek miktarda kullanılan kredi genişlemesinin geri dönüşümünden kaygılıyız. 2021’de tahsilatta gecikmeler ve ödeme problemleri bankalar üzerindeki baskıyı artırabilir. Tüm kaynakları kullanan ve yıl içindeki politikaları nedeniyle de tepki toplayan maliye politikasının yetebilirliğinin sınavını vereceği bir yıl olacak.

- Hukukta reform

Ekonomide de hukukta da reform olarak belirtilen aslında yapılan yanlışlardan vazgeçilip olması gerekenin uygulanması demek. Bu noktada elbette her yanlıştan vazgeçiş pozitif bir gelişme olacaktır. Ancak bunda da istikrar ve kararlılık gerekiyor. Kısa vadede değişen politikalar sadece güven kaybını artırır.

2020’yi son derece zor bir yıl olarak geçiren vatandaş için de piyasalar içinde 2021’de en çok konuşulacak konular enflasyon ve işsizlik olacak. Katılım oranı ve işten çıkarmaların kısıtlanması ile rakamsal olarak düşüş gösteren işsizlik oranı ülkenin en büyük sorunu ve pandemi sürecinde teşviklerin yetersiz olması nedeniyle istihdam piyasasında ciddi bozulma var. Hükümetin bu konuda atacağı adımlar takip edilecek. Enflasyonun da ilk çeyrekte yüksek kalması beklenirken maliyet artırıcı etkenlerden kur tarafındaki dengelenme önemli olacak.

Pandemi tüm ekonomilerde üretimi, tüketimi ve yatırımı düşürdü ve toparlanmalar ekonomilerin dirayetine yani parasal gücüne göre değişkenlik gösterecek. Bu noktada ülkemizde üretimin ve yatırımın artması için güvenin yeniden tazelenmesi gerekiyor ki bunun ilk adımları da reformlardan geçiyor. Üretim için tarım, sanayi ve hayvancılık alanlarında artık gerçek anlamda yerli davranmak gerekirken yatırım içinse daha çok kavramların pratikte de uygulandığına ikna gerek.

Yusuf Topçu – InvestAZ – “Normal” kavramının sorgulandığı 2020’nin devamında 2021

2008 krizinin dünya ekonomisi, politikası ve toplumsal işleyişi üzerinde hayati etkileri oldu. Teknolojinin ve tarihsel bilgi birikim sayesinde 1929’da 4 seneye uzayan depresyon yılları 2007-2009 yılları arasında çok daha az yıkıcı etkilerle çok daha kısa bir süreye sıkıştırıldı. 2008 sonrası 11 yıl devam eden tarihin en uzun boğa piyasası 2020 yılının Mart ayında tarihteki en hızlı şekilde ayı piyasasına girdikten sonra yine en hızlı şekilde bu ayı piyasasından çıktı. 2020 Mart ayındaki finansal kasırga tarih kitaplarına, literatüre - adını siz koyun - tüm kayıtlara muhtemelen 2. milat olarak geçecek.

2008 sonrası makro verilerdeki toparlanma göz doldursa da Amerika dahil dünyanın neredeyse bütün ülkelerinde halkların refahı ve alım gücü azaldı, gelir eşitsizliği tarihi zirveleri olan 1930’lardaki seviyelere ulaştı. Depresyondan kaçarken dünya genelinde steroidli büyüme yılları ve yıllara yayılan sancılı bir döneme girildi.

Gelişmekte olan ülkeleri dışarıda tuttuğunuz zaman enflasyon henüz küresel bir problem değil. Bretton Woods düzeni gözlüğüyle baktığınızda ise hâkim para dolar dahil tüm para birimleri altın bazında değeri adeta eridi. 2008 sonrası gelişmiş ekonomilerde de yüksek enflasyon görülmemiş olsa da finansal varlık enflasyonu veya daha geniş bir tabirle menkul/gayrimenkul ayrımı olmadan varlık enflasyonu kontrolden çıkmış, merkez bankaları piyasalar tarafından rehin alınmış durumda.

2008’den beri düşüyor, geçen her yıl bir öncekini aratıyor. Türkiye ekonomisini düşündüğünüzde 2013, 2014’ten; 2017 ise 2018’den daha kontrol edilebilir yıllardı. Her geçen yıl daha büyük sınavlar vermek zorunda olan Türkiye ekonomisi, 2020 yılında 4 ayrı periyot yaşayarak 1 yıl içerisine adeta 4 yıllık gelişmeyi sıkıştırdı.

2019’un soğuk ekonomisini ısıtmaya çalıştığı bir dönemde 2020 yılına giren Türkiye, genişlemeci adımlarla faiz indirimlerine devam ederken o ünlü Mart ayına girdi. 2020 Mart’ında yaşanan eşi benzeri görülmemiş finansal kasırga 2020 yılını tanımlayan olay olarak tarihte not edildi. Eş zamanlı arz ve talep krizine ek olarak sağlık krizi, dünya ekonomisinde büyümenin daraldığı yıllarda uluslararası ticarete vurduğu sert darbe ve daha birçok sebep Fed’i olağanüstü toplanıp faizleri sıfıra çekmeye zorladı.

Mart - Nisan döneminde S&P 500’ün 3.380’den 2.220’ye kadar inmesine paralel BİST 100 de 1.200’lerden 830’a kadar düştü. Faizleri halihazırda kademeli olarak indiren Türkiye de bu dönemden faydalanarak 3Ç2020’ye kadar sürecek olan düşük faiz ve yüksek kredi büyümesi dönemine girdi.

2020’nin son çeyreğinde Türkiye ekonomisi yükselen kur, artan enflasyon, çok hızlı ısınıp yine çok hızlı soğutulması gereken ekonomi sebeplerinden dolayı tekrar sıkılaştırma döngüsünde. Faizler Temmuz ayında ulaştığı %7 seviyelerinden şu anda %17 ve üzerine çıkmış durumda. 2021’in ilk çeyreği veya yarısının da sıkı para ve maliye politikasıyla geçmesi bekleniyor. Hisse piyasaları tarihi iskontolardan işlem görmesi sebebiyle bu sıkılaştırma döneminde rallisine devam etti ve küresel risk iştahındaki artışla birlikte yükselişine hız kesmemiş durumda. Borsa İstanbul endeksi dip seviyesi 823’ten yıl sonunda 1.432’ye kadar yükseldi.

2020 gibi korkutucu bir yılı finansal piyasalar bir bayram havasında kapatmaya hazırlanıyor. Moneter sebeplerin yanında koronavirüsü bitirecek olan aşıların regülatörlerden onay alması ve dünya genelinde aşılanmaların başlaması, bir karar vermesi gereken ve dönüm noktasında olan ABD’nde başkanlık seçimlerinden demokrat parti adayı Joe Biden galibiyeti çıkması gibi gelişmeler ABD piyasaları başta olmak üzere küresel hisse piyasalarında rallilere sebep oldu.

2008’den beri gelenin gideni arattığı, her senenin bir önceki seneden daha orijinal olduğu bir dönemde JPMorgan (NYSE:JPM), 2020’leri 1920’leri refere ederek “Roaring 20’s” (Kükreyen 20’ler) olarak adlandırmıştı. Haber akışı çok karışık olsa da 2021’in başlangıcıyla birlikte 2020’nin son 2 ayından çok farklı bir hikâyeye uyanma ihtimalimiz var.

Küresel parasal duruş ve varlık enflasyonu borsalarda yukarı yönlü hareketin devamı için alan bırakıyor. Fed faizlerde 2023’e kadar bir artış olmayacağının garantisini defalarca verdi. 2020 Mart’ta olduğu gibi yeni bir finansal kasırgada önce Avrupa Merkez Bankası’nın negatif faizlerde daha derine inme payı, İngiltere ve ABD’nin negatif faiz uygulamalarına geçmesi teknik olarak yaklaşan bir ihtimal. Fiili olarak ABD tahvilleri bu sene negatif bölgeye kısa süreli de olsa geçti. 2020’de Çin’in de negatif getirili tahvil ihracı kervanına katıldığını ekleyelim.

Dünya genelinde faizlerin negatif bölgede derine indiği her birimin varlık fiyatlamalarını yukarı çekeceğini düşünebiliriz.

Merkez bankacılığının alet çantasının derinliğini önümüzdeki yıllarda yaşanacak finansal hengamelere verilecek reaksiyonlar şeklinde göreceğiz. Naçiz görüşüm; kamuoyunda var olan ve tartışmaları devam eden herhangi bir uygulamaya tutucu bir şekilde “Kesinlikle olmaz” demenin sakıncalı olabileceği.

Türkiye’de ise borsaların muadillerine kıyasla fiyatları hala daha çok uygun fiyatlarda. Kısa veya uzun vadeli düzeltmelerle karşılaşılacak olunsa dahi yukarı yönde gidilecek yolun daha başındayız.

2020 gibi bir yıldan sonra herhangi bir yıl hakkında bir tahminde bulunmanın ne kadar zor olduğu aşikâr. Özellikle üzerine değinmek istediğim, önem sırasında başı çektiğini düşündüğüm 2 gelişmenin 2021’in başlarında tüm yılın hikayesini yazacağını düşünüyorum. İlki Koronavirüs’te aşılar ve mutasyonlar, ikincisi ise ABD başkanlık seçiminin akıbeti. Çünkü küresel finansal piyasaların fiyatlamaları salgının kısa bir süre içinde bitmesiyle ekonomilerin yeniden tam performansa geri döneceği ve Joe Biden başkanlığı varsayımlarına dayanıyor.

Mevcut durumda aşılar koronavirüsü yenmiş, Biden da başkan olmuş durumda. 2021’in başında buralarda takip edilecek farklı yönde gelişmeler, ABD piyasalarından tüm dünyaya yayılan ana senaryonun varsayımlarını tamamen değiştirmiş olur.

“Her işin başı sağlık” veya “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”, hangisini seçmek isterseniz. 2021’in hepimize ve tüm insanlığa her şeyden önce sağlık ve sağlıklı bir gelecek getirmesi ümidiyle…

Yazının üçüncü bölümü önümüzdeki günlerde yayımlanacaktır. Yazar profilimizi takip ederek yazılarımız yayına girdiği anda bildirim alabilirsiniz.

İkinci bölüm için tıklayınız.

Üçüncü bölüm için tıklayınız.

Son yorumlar

Sıradaki makale yükleniyor...
Uygulamamızı Yükleyin
Risk Açıklaması: Finansal araçlar ve/veya kripto paralarla işlem yapmak yüksek seviyede risk içermektedir ve yatırım miktarınızın bir kısmını veya tamamını kaybetmenize sebep olabilir, bu sebeple tüm yatırımcılar için uygun değildir. Kripto para fiyatları aşırı derecede hareketlidir ve finansal haberler, politik olaylar ve düzenleme kurumları gibi konulardan kolaylıkla etkilenir. Kaldıraçlı işlem yapmak finansal riskleri yükseltmektedir.
Diğer finansal araçlar veya kripto paralar içinden tercihinizi yapmadan önce, yatırım nesnelerinizi, deneyim seviyenizi ve risk iştahınızı dikkatlice gözden geçiriniz ve ihtiyacınız olduğunda profesyonel tavsiye almayı deneyiniz.
Fusion Media sitede yer alan bilgilerin gerçek zamanlı ya da isabetli olacağının mutlak olmadığını hatırlatır. Tüm borsa fiyatları, endeksler, vadeli işlemler, Forex ve kripto para fiyatları, borsalardan değil piyasa düzenleyicileri tarafından oluşturulur, bu sebeple fiyatlar isabetli olmayabilir ve gerçek piyasa fiyatlarından farklı olabilir, bu da buradaki fiyatların fikir verme amaçlı olduğunu ve ticari amaçlar için uygun olmadığını gösterir. Fusion Media veya herhangi bir sağlayıcı, buradaki bilgileri kullanmanız sonucu oluşacak olası kayıplarınızdan ötürü sorumluluk taşımamaktadır.
Bu sitede yer alan bilgileri, Fusion Media ve/veya veri sağlayıcıdan yazılı izin almadan kullanmak, saklamak, kopyasını üretmek, görüntülemek, düzenlemek veya dağıtmak yasaktır. Fikri mülkiyet hakkı, sitede yer alan verileri sağlayanlara ve/veya borsalara aittir.
Fusion Media reklamlarla veya reklam verenlerle etkileşiminize bağlı olarak internet sitesinde görüntülenen reklamlardan gelir elde edebilir.
İşbu sözleşmenin aslı İngilizcedir ve İngilizce ve Türkçe versiyonu arasında tutarsızlık olduğunda İngilizce versiyonu dikkate alınacaktır.
© 2007-2024 - Fusion Media Limited. Tüm Hakları Saklıdır.