Noah Barkin / Alastair Macdonald
BRATİSLAVA, 16 Eylül (Reuters) - İngiltere'nin ayrılmasıyla sarsılan Avrupa Birliği'nin (AB) kalan 27 üyesi, bugün Bratislava'da yapacakları zirve toplantısında, mülteciler ve ekonomik politika gibi iki önemli konuda görüş ayrılıkları sürerken, birlik projesine canlılık kazandırmak için çaba gösterecekler.
Haziran ayında İngiltere'nin aldığı ayrılma kararı (Brexit) AB'nin elli yıldır süren genişleme ve yakın entegrasyon politikasına son vermişti. Uzun yıllar barış ve refahın güvencesi olarak görülen AB, artık vatandaşlarını yararlı bir proje olduğu inandırmaya çabalıyor.
Yıllardır süren ekonomik ve finansal kriz pek çok AB üyesi ülkede işsizliği artırırken İslamcı militanlar ve Ortadoğu ile Afrika'dan gelen göçmenlerin artan sayısından ürken pek çok AB seçmeni giderek popülist ve AB karşıtı partilere oy vermeye başladı.
Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk dün gece Bratisalva'da gazetecilere yaptığı açıklamada, "İngiltere'deki oylamadan sonra yapılacak en mantıklı şey, durumu acımasız bir dürüstlükle ve geçekçi bir şekilde değerlendirmektir" dedi.
"Bu krizden bir yarar sağlamak zorundayız."
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ise bu hafta yaptığı bir açıklamada, AB'nin bir "varoluş krizi" içinde olduğunu söyledi.
Her ne kadar yeni bir vizyon beklentisi yüksekse de, AB liderleri Slovakya'nın başkentinde yapacakları zirve toplantısından çok önemli bir sonuç çıkmasını beklemiyorlar. Bunun nedeni de mülteci akınının nasıl çözümleneceği gibi en önemli konularda uzlaştırılamayan görüş ayrılıkları bulunması.
Bu durumda, ortak zeminin var olduğu konulara ağırlık vererek, daha yakın savunma işbirliği, AB'nin dış sınırlarında güvenliğin güçlendirilmesi ve yeni istihdam yaratmak amacıyla AB yatırım fonunun kapasitesinin artırılması gibi konuları ele alacaklar.
"ORTAK ZEMİN ÇOK AZ"
AB'nin kurucu antlaşması olan Roma Antlaşması'nın 60. yıldönümü olan 2017 Mart ayında yapılacak yeni zirveye kadar somut önerilerin artırılması hedefleniyor.
Ancak bazı yetkililer, 2017 sonuna doğru Almanya, Hollanda ve Fransa'da yapılacak genel seçimlerin sonucu belli olmadan büyük ölçekli girişimlerin pek mümkün olmayacağı görüşünü belirttiler.
Seçimleri kaybetmesi beklenen Fransa Cumhurbaşkanı François Holllande, dün Paris'te Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı basın toplantısında ilk önceliğin AB sınırlarında güvenliğin güçlendirilmesi ve dış tehditlere karşı önlem alınması olduğunu söyledi.
Merkel de, Bratislava zirvesinin AB'nin içindeki zayıflıklara karşı birlikte direnmeye muktedir olduğunu göstermesi gerektiğini söyledi.
Son yıllarda Avrupa'nın en önemli iyasi lideri olan Merkel, bir yıl önce mültecilere kapı açan politikaları nedeniyle ülkesinde giderek artan siyasi baskılara maruz kalıyor.
Merkel, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve ev sahibi Slovakya gibi Doğu Avrupa ülkelerini, daha çok mülteci almaya ikna etmeyi başaramadı.
Bu ülkeler, Brexit kararının ardından Avrupa Komisyonu'nun yetkilerinin kısıtlanmasını istiyorlar.
Siyasi risk danışmanlığı şirketi Eurasia'dan Mujteba Rahman, Bratislava zirvesinin 27 AB üyesi arasında "ne kadar az ortak zemin olduğunu" ve en önmli liderleri olan Merkel, Hollande ve İtalya Başbakanı Matteo Renzi'nin aslında ne kadar güçsüz olduklarını ilan etmekten başka bir işe yaramayacağını söyledi.
Renzi, anayasa reformu konusunda bu yıl yapılacak referendumu kaybederse başbakanlıktan ayrılacağını söylemişti.
Zirvede İngiltere'nin ayrılması konusunda bu ülkeyle yapılacak müzakerelerin ayrıntıları görüşülmeyecek. Bu konu, daha yıllarca AB'nin üzerinde bir bulut gibi duracak ve bloğun kaynaklarını ve zamanını tüketeceği gibi yeni bölünmelere de yol açabilecek.
Haberin orijinali için tıklayınız: Bu haber, linkleri yukarıda belirtilen haber ya da haberlerden derlenmiştir. Tam çevrilmiş metin olmayabilir.