Ece Toksabay
BODRUM, 4 Eylül (Reuters) - Yunanistan'a ulaşmaya çalışırken boğulan üç yaşındaki Suriyeli Aylan Kurdi'nin Bodrum'da bir kumsala vuran bedeninin tüm dünyayı şoka sokmasının üzerinden çok kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen, mültecilerin tüm tehlikeleri göze alarak Türkiye'den Yunanistan'ın Kos adasına geçme çabaları sürüyor.
Daha önce Suriye'nin İdlib kentinde süpermarket işleten üç çocuk babası 36 yaşındaki Abdülmenen Alsatuf, "Çocuğun fotoğraflarını gördük, (ancak) başka şansımız yok" dedi.
Aylan'ın cansız bedeninin vurduğu kumsalda bekleyen mültecileri Kos adasına dört kilometrelik deniz yolculuğundan alıkoyan tek şeyin ise kumsala akın eden basın mensupları olduğu görülüyor.
Bodrum'a gelmek için insan kaçakçılarına binlerce dolar ödeyen mültecilerden biri olan Alsatuf, "İdlib'e dönemeyiz, Türkiye'de de bizim için iş yok. Almanya'ya gitmek istiyorum ama İsveç, Belçika da olur. Birkaç gün içinde Kos'a geçeceğiz" diyor.
Beş yaşındaki kardeşi, annesi ve dokuz başka kişiyle beraber ölen Aylan'ın hikayesi mülteci krizini Avrupa devletlerinin odağına tekrar yerleştirirken Türk sahil güvenlik güçleri dün akşam üç ayrı teknede denizi geçmeye çalışan 57 kişiyi gözaltına aldı.
Denizden Yunanistan'a geçmeyi göze alanlar yolculuğun tehlikelerinin farkında olduklarını ifade ediyorlar.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği sadece bu yıl içinde 300,000'den fazla mültecinin Avrupa'ya ulaşmak için tehlikeli deniz yolunu kullandığını ve en az 2,500'ü hayatını denizde kaybettiğini bildirdi.
Denizi geçmek için bekleyen 22 yaşındaki Muhammed Shaar, "Yolculuğun tehlikeli olduğunu biliyorum. Ölümler bu çocukla başlamadı, çok sayıda kişi daha önce boğulmuştu" dedi.
"Avrupa'nın politikaları bu kadar acımasız olmasaydı insanlarımız denizde ölmezlerdi. Bu insanlar bu yolculuğa çıkmak zorundalar, bizler için başka seçenek yok."
KAÇAKÇILIKTAN ŞÜPHELİ
Aylan ve ailesinin ölümüyle bağlantılı oldukları gerekçesiyle gözaltına alınan dört Suriyeli bugün kelepçeli olarak Bodrum'da mahkemeye çıkarıldı.
Şüphelilerden birinin annesi Meliha Recep, oğlunun kaçakçı değil sığınmacılardan biri olduğunu söylüyor: "Hiçbir şey yapmadılar, sadece kaçmaya çalıştılar. Bizim çocuklarımız da mağdur. (çocuklarla) aynı teknedeydiler. Durum bundan ibaret."
Türk yetkililer kıyılarından başka ülkelere mülteci akınını önlemek için çaba harcadığını belirtiyorlar.
Sahil güvenliğin dün akşam yakaladığı 57 Suriyeli, Afgan ve Pakistanlı, ellerinde kimlik belgeleri yoksa Türkiye'de kalacak. Suriyeli dışındakiler kimlik belgeleri varsa ülkelerine geri gönderilecek.
Türkiye Suriye kaynaklı insani krizin yükünü taşıyan başlıca ülkeler arasında yer alıyor. Şu ana kadar Türkiye'nin Suriyeliler için yaptığı harcama 6 milyar doları buldu.
Türkiye'de çalışma izni almanın zorluğu ve altyapının artık Suriyelilerin yükünü kaldıramaması nedeniyle Ege kıyıları Avrupa'da daha iyi bir hayat arayan mültecilerin yola çıkış noktasını oluşturuyor.
G20 maliye bakanları toplantısında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin kapılarını Suriyelilere açık tutacağını belirterek başka ülkelere de mültecilerin güvenliğini sağlaması çağrısında bulundu.
Davutoğlu, "Bu küçük çocuğun bedeni hepimiz için bir uyarı sinyali olmalı. Eğer Suriyeli çocuklar güvende olmazsa, Ankara'daki, Paris'teki ve New York'taki çocuklar da güvende olamaz. Bu çocuklar, nerede doğacaklarına kendileri karar vermiyorlar. Ancak bizim kararlarımız ya da verdiğimiz yanlış kararlar, onların geleceğini şekillendiriyor" dedi.
Aylan ve Galip'in babası Abdullah Kurdi ise bugün Suriye'ye dönerek harabe halindeki Kobani kentinde çocuklarının cenazesine katıldı.
Kurdi, Arap ülkelerine mülteci krizini çözmeleri için çağrıda bulundu.