Cumhurbaşkanı Erdoğan, İSEDAK 38. Toplantısı'nın açılış programında bir konuşma gerçekleştirdi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Toplantılarımızın neticelerinin İslam alemi ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Sözlerimin hemen başında son 1 yılda terörde, tabi afetlerde, çatışmalarda, mezhep temelli gerilimlerde, İslam düşmanlığı saikli ırkçı saldırılarda hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı ve İSEDAK Başkanı olarak her birinize adaletin, barışın ve refahın hakim olduğu yeni bir dünyanın inşası yolunda gösterdiğiniz samimi çabalar için teşekkür ediyorum.
Müslüman olmak, şahsından ve ailesinden başlayarak içinde yaşadığı topluma ve tüm insanlığa karşı kendisini mesul hissetmek demektir. İslam ümmetinin mensupları olarak hiçbirimiz kendimizi dış dünyadan çevremizde ve ötesinde yaşanan hadiselerden izole edemeyiz. Doğrudan insanı, insanlığın huzur ve esenliğini ilgilendiren her mesele aynı zamanda bizim de meselemizdir.
Afrika’dan Asya’ya bütün bu coğrafyalarda dünyanın neresinde bir zulüm varsa, çatışma varsa, açlıktan ve susuzluktan ölen bir masum varsa vebali hepimizin üzerinedir. Yemen’de, Somali’de Afganistan’da Arakan’da adeta bir deri bir kemik kalmış çocuklar kadar Ukrayna’daki çatışmaların mağdur ettiği sabiler de bizim evlatlarımızdır. Suriye’nin kuzeyinde hayata tutunma mücadelesi veren kadınlar nasıl bizim öz kardeşimizse Batılıların refahı için gayriinsani şartlarda 15 saat çalışmaya zorlanan Asyalı emekçi kadınlar da bizim kardeşimizdir. Bizler, yetimlere şefkatle davranan, hiçbir ayrım gözetmeden mazlumlara sahip çıkan, fakir ve fukaranın elinden tutan bir peygamberin ümmetiyiz. Bu vasıflarımızla kendi toplumuzun yanında dünyanın neresinde olursa olsun tüm kardeşlerimizden sorumluyuz.
İslam ümmeti olarak, bizim kardeşliğimiz her türlü anlaşmazlığın her türlü fikir ayrılığının üstesinden gelecek güce ve dirayete sahiptir. Rabbim aramızdaki bu sevgiyi, ezelden ebede giden bu birlikteliği daim eylesin diyorum.
Teşkilatımız içinde istişari mekanizmalara, eşgüdüme ve halklarımızı daha da yakınlaştıran kültürel etkinliklere büyük önem veriyoruz. Yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz programları birbirimizi daha iyi anlamamıza ve ortak projeler gerçekleştirmemize imkan verdiğini görüyoruz. Yakaladığımız bu ivmenin devam ettirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Başkanlığını derühte ettiğimiz İSEDAK’ın bu yılki Bakanlar oturumunun temasını ‘COVID-19 salgını ışığında etkili sosyal yardım sağlanması ve sosyoekonomik güçlendirme’ olarak belirledik. Zenginin refah ve konforunu, fakirin haklarının önüne koyan mevcut sistemin insanların derdine derman üretemediği bu süreçte daha iyi anlaşıldı.
Huzurevlerinden yaşlı bakım yurtlarından hastane kapılarından yansıyan yürek burkan manzaraları asla unutmadık. Aşı ve ilaç şirketleri böyle bir meselede dahi fahiş kar elde etme hesabını bırakmadı. İnsanlığın dayanışmaya en çok ihtiyaç duyduğu bu dönemde yaşananlar mevcut küresel sistemin mevcut yüzünü bekleyen birer örnek olmuştur. Türkiye elindeki imkanları tüm ihtiyaç sahipleriyle paylaşmıştır. Bizden talepte bulunan toplam 162 ülkeye tıbbi yardım malzemesi gönderdik.
Söz verdiğimiz gibi yerli ve milli aşımız Turkovac'ı milletimizle birlikte tüm insanlığın hizmetine sunduk. Afrika halklarının yanında yer aldık. Tabii afetlerden ve savaşlardan etkilenen insanlara yardım elimizi uzatıyoruz. Bununla kalmıyor aynı zamanda bölgede barış ve istikrarın içinde samimiyetle çaba harcıyoruz.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın sona erdirilmesi için yoğun çaba yürüttük. Karadeniz üzerinden Tahıl Koridorunu ve Esir Takası Anlaşması’nı hayata geçirerek, diplomatik çözümün mümkün olduğunu gösterdik.
Tahılın Karadeniz ve boğazlar üzerinden sevkini sağladık. Tahıl koridorunun 120 gün daha uzatılması Afrikalı kardeşlerimizin sıkıntılarını bir nebze olsun rahatlatacağını umuyoruz.
Salgınla başlayan enerji ve emtia fiyatlarındaki artışla tırmanan küresel kriz yeni boyutlar kazanarak devam ediyor. Enflasyon ve işsizlik rakamları son 50-60 yılın zirvesine ulaşmış durumda. Faizleri yükselterek enflasyonu kontrol altına alma çabaları şimdiye kadar beklenilen neticeyi veremedi. Enerji kesintileri Avrupa’nın birçok ülkesinde ciddi sorun haline geldi. Hayat pahalılığın sebep olduğu ekonomik zorluklardan az ya da çok etkileniyoruz. Bu süreci başarıyla yönetsek de kimi olumsuzlukları biz de hissediyoruz. Tüm dünyada resesyon beklentilerinin artması tünelin sonundaki ışığın henüz görülmediğine işaret etmektedir.
Önümüzdeki süreçte diğer İSEDAK üyelerinin de katılmasıyla ülkelerimiz arasındaki ticareti yüzde 25 seviyesine yükseltebiliriz. İslam ülkelerindeki tasarrufların helal yatırım ürünü olan bu fona aktarılmasının teşvik edilmesinde fayda görüyoruz.
Altın borsası ve gayrimenkul borsası gibi bu girişimlerin hayata geçmesi noktasında hep birlikte çalışmalarımızı daha da hızlandırmamız gerekiyor. Geçtiğimiz yıl İSEDAK gündemine alınması kararlaştırılan dijital işbirliği konusu da üzerine eğilmemiz gereken başka husustur.
Bugün İslam karşıtlığı batılı siyasetçilerin oy devşirmek için en sık başvurduğu araçlarından biridir. Lafa gelince demokrasi ve özgürlük konusunda mangalda kül bırakmayanlar Müslümanların hakları olunca en faşist uygulamaları devreye almaktan çekilmiyor. Kimi Avrupa ülkelerinde başörtüsüne okul, iş hayatı ve kamusal alanlarda getirilen hukuk dışı kısıtlamalar bunun en çarpıcı örneğidir. Küresel dikta aracı LGBT dayatması da hem aile kurumunu hem de İslami değerleri zayıflatmayı amaçlayan bir diğer tehdittir. İnsanların dinlerini yaşamasına mani olmak zorbalıkla inançlara müdahale etmek orta çağın engizisyon ruhunu yeniden hortlatmak demektir.
Yunanistan'daki Müslüman Türk azınlığına yönelik yıllardır süren haksız ve hukuksuz uygulamalar artarak devam ediyor. Yunanistan'daki kardeşlerimizin dini liderleri tanınmıyor, vakıfları ve malları gasp ediliyor. Kimlikleri reddediliyor. İslam alemi Yunanistan'da zulme uğrayan kardeşlerimizin durumuna daha fazla seyirci kalmamalıdır. İslam ümmetinin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin maruz bırakıldıkları hak ihlallerini de biliyorsunuz. Teşkilatımızın kuruluş sebebi olan Filistin meselesinin 1967 sınırlarında bağımsız egemen coğrafi bütünlüğe sahip Filistin devletinin vücut bulmasıyla çözüme kavuşturulmasını destekliyoruz."
Bu makale ilk olarak Hibya Haber Ajansı üzerinde yayımlanmıştır