🤑 Bundan daha ucuzu yok. Efsane Cuma teklifi sona ermeden %60 İNDİRİMİ yakalayın...İNDİRİMİ KULLAN

İş Bankası/Özince: Türkiye´de sermaye tembelleşti

Yayın Tarihi 19.09.2014 08:10
İş Bankası/Özince: Türkiye´de sermaye tembelleşti

İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, Türkiye´de üretime aktarılabilecek sermayenin gayrimenkul rantının cazibesine yenik düştüğünü belirterek, ´Uzun yıllardır üretime kredi vermediğimiz için üzülüyordum. Ancak üretim için artık çok geç´ diye konuştu.

Kerim Karakaya, The Wall Street Türkiye´de (www.wsj.com.tr)
yayımlanan söyleşide, Özince´ye son dönemde bankaların itibarına
yönelik yapılan yorumlar konusundaki fikirlerini de sordu.

40 yıla yaklaşan bankacılık deneyiminin içine Bankalar Birliği
başkanlığını da koyan Ersin Özince, 2001 krizi sonrasında sektörün
yeniden yapılanmasında etkili rol oynadı.

Ekonomideki tartışma konularının başında inşaat sektörünün
yükselişi, sanayinin veya üretimin gerileyişi ile mukayese edilerek
tartışılıyor. Bankacılık sektörü de son 10 yılda kredilerini inşaat
alanına kaydırdı. Bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün Türkiye´yi anlamak için İstanbul´u anlamak yeter. Türkiye
ekonomisinin herhalde hangi açıdan bakarsanız bakın 3´te 1´ine denk
gelen İstanbul´da üretim yapacak temel üretim araçları sahipliği dahi
imkansızlaşmaktadır. Üretim için girdi olan arazi fiyatları, serbest
bölgelerde dahi o kadar yüksek ki.. Ulusal ve uluslararası ilgi gören
İstanbul´da arsa stoku limitli. Bu stoka ilave edilebilecek araziler
çok fazla değer kazandı. Bu araziler üzerinde üretim yapılabilir mi?
Katma değeri yüksek üretim yapılabilir mi? Bence kolay değil. Bu ilk
adım. Kaldı ki eğitim, inovasyon ve bilimsel birimde iyi bir noktada
olduğumuzu düşünmüyorum.

Arazi, işgücü, enerji gibi üretim maliyetleri açısından hatta
yasal düzenlemeler açısından üretim konusunda ideal durumda değiliz.
Yıllardır ülkemizin mukayeseli üstünlükler geliştirmesi gerektiğine
işaret etmeye çalışıyorum. Bunu söylerken, rekabet edebileceğimiz
alanlar bulup, buralara odaklanalım demeye çalışıyordum.

O halde sanayi üretimini aksatan iki temel sorun olduğunu
düşüyorsunuz: Artan üretim maliyeti ve inşaat rantı. Peki bu
gidişattan nasıl geri dönülebilir?

Artık çok geç. Biz bunları 10 yıl önceki toplantılarda
söylüyorduk. Bunları söylediğimiz tarihlerde Türkiye, otomobile yıllık
5 milyar dolar para harcıyordu. Şimdi cep telefonu için yurtdışına
yıllık 5 milyar dolar ödüyoruz. Üretim konusunda piyasamız birçok
avantajı kaybetti. Maliyet avantajı kaybedilmiştir. Vergisel
avantajları dahi mukayese ettiğinizde Türkiye´den çok daha avantajlı
ülkeler var. Katma değeri yüksek alanlarda üretim yapabilmek için bir
kuantum sıçrayışına ihtiyacımız var.

Yıllardır, üretime yönelik kredileri imzalayamıyoruz diye
üzülüyordum. Ama böyle bir ortamda, bazı şirketleri saymazsak, üretim
yapmak hayalcilik olur. Biz de Şişe Cam ile üretim yapıyoruz. Ama
üzülerek görüyorum ki yurt dışı tesislerimizde üretim maliyeti
ülkemize göre çok daha düşük.

Bu sıçrayış için neler yapılmalı?

Bunun için belli alanlara yoğunlaşılması gerekiyor. Bu alanlara
odaklanıp, buna ilişkin bütüncül, ince stratejiler belirlenmeli. Bunun
için de istişarelerde bulunulması ve bu konuların konuşulması
gerekiyor. Yıllardır istişare edilmiyor hiçbir konuda.

Öyle mi? Görüşleriniz alınmıyor mu?

Hiç istişare kalmadı. Karşılıklı sert fikirlerin ortaya atıldığı,
uygun olmayan üslupların giderek yaygınlaştığını görüyorum. Sadece
siyasette değil gündelik hayatta dahi fikre saygısızlık düzeyinde
üsluplar kullanılıyor. Bu nedenle artık fikri olan da söylemez oldu.
2001 sonrasında siyasi hüviyetine bakılmaksızın istişareye daha çok
yer verirdik. Örneğin ilk aklıma gelen eski Maliye Bakanı Kemal
Unakıtan dönemi. Kendisi son derece ılımlı ortamlarda, hepimizin
görüşlerini sorardı. Bir ülkenin maliye bakanının o kadar liberal,
açık ifade göstermesi bizleri cesaretlendirir, ileriye dönük
inancımızı da artırırdı. Artık bu ortamı sadece ekonomi yönetimi ve
siyasette değil, sosyal hayatta dahi göremiyoruz. Umarım yeni
hükümetimiz bu konuda daha iyi ele alır.
setpage
Tekrar üretim modelindeki soruna dönersek, bu sorunun Türkiye
ekonomisinin bugün tıkanmasına neden olduğunu söyleyen iktisatçılar
var. Düşen büyüme oranları, yükselen enflasyon ve işsizlikle beraber
ilerliyor. Siz ne düşünüyorsunuz son veriler çerçevesinde?

Birçok alanda tıkanmışlık var. En büyük tıkanmışlık ise sermaye ve
sermayenin aldığı insiyatiflerde. 1960´lardan sonra ortaya çıkardığı
işadamı, üreten, ihraç eden şirketler ivmesini artık kaçırdığımızı
düşünüyorum. O dönemlerin sermaye kültürü ve yapısı artık iş
yapamıyor. Sermaye piyasası gelişemedi ve şirketler kurumsallaşamadı.
Şirketlerin birçoğunun, İstanbul´daki üretim tesislerini yıkıp yerine
gayrimenkule döndüklerini görüyoruz. Çok büyük bir sermaye üretimden
gayrimenkule döndü. Çok büyük miktarlarda sermaye toprağa gömüldü.
Sermaye tembelleşti.

Toprağa gömdüğümüz sermayeyi ise yurtdışı fonlardan sağladık. Bu
da ayrı bir sağlıksızlık göstergesi. Gayrimenkulü menkulleştirecek ve
iç fonlardan sağlayacak bir yapı kuramadık.

Hazır konu gayrimenkule gelmişken bir diğer sıcak gündem maddesine
de değinelim. Türkiye´de konut balonu olduğunu düşünüyor musunuz?
Ekonomimizde konutun yurt dışı müteahhitliğinin bile önüne geçmesi
düşündürücü. Elbette sağlıklı bir bina yapısına inanıyorum. İnsanların
tabut gibi evlerde oturmaması gerekiyor. Ancak bunu, fiyat olgusu
açısından Türkiye´nin realitesinden uzaklaşmadan yapabilmeliydik.

İnşaatta ve özellikle konutta bir balon var mı? Balon olduğunu
iddia etmek fiyatların çok ciddi gerileyeceğini, patlayacağını öne
sürmeyi gerektirir. Mevcut koşullarda bunu olası sanmıyorum. Balon
olsa bile bunun çok büyük olduğunu düşünmüyorum. Ülke geneline
yayıldığından bu kolay kolay olmaz.

Biraz daha bankacılık sektörünün detayında konuşalım isterim. Son
aylarda malumunuz bazı bankalar hakkında haber, yorum ve açıklamalar
yapılıyor. Mali durumlar tartışılıyor. Siz 2001 öncesini bilen ve 2001
sonraki yapının oluşmasına rol oynamış biri olarak bu gelişmeleri
nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünyada bankacılık sorunu olmayan ülke yok gibi, Türkiye´de ise
bankacılık sorunu hala yok gibi. Bankacılık sektörü hala yüzde 15-20
ile iki haneli özkaynak karlılığı ile çalışıyor. Buna karşın
bankacılık sektörümüz çok güçlü, hiçbir şey olmaz dememeliyiz.
Bankacılık sektörü çok hassas bir sektördür. Geçmişte bankacılık
sektöründe yapılan hatalar büyük faturalara neden olmuş ve vergi
ödeyenler bunu sırtlanmıştır.

2001 sonrasında çok iyi bir bankacılık kanunu yazdık. Bankaların
itibarını koruyan maddeler ekledik. Bir hatıramı anlatayım konuya
ilişkin: 2001 öncesinde herkes bankaları eleştiriyordu. Birinde de
rahmetli Sakıp Sabancı daha iki bankaya el konulmuşken, ´Daha sırada
20 banka var´ açıklaması yapmıştı. Biz de Bankalar Birliği olarak
BDDK´ya bunun suç teşkil ettiğini belirterek harekete geçmesini
istemiştik. Ardından kendisi hakkında suç duyurusu yapılmıştı. Sektör
bu kadar birbirine kenetlenmişti. Düşünebiliyor musunuz? Rahmetli
Sakıp Bey bir banka sermayedarı, bir büyüğümüz. Akbank yetkilisi bile
konuya ilişkin toplantımızda çekimser oy kullanmış ama hayır dememişti.

O günden bugüne Bankacılık Kanunu´ndaki bu itibar maddesi çok
şekilde değiştirildi. Artık eskisi kadar netice alınamıyor.

Bankalar hakkında sürekli itibar kırıcı şeyler var. Mesela bizim
bankamızla ilgili mütemadiyen haberler yapılıyor. Sermaye yapımızdan
dolayı bankamıza el konulması gerektiğini yazıyorlar. Biri çıkıp, İş
Bankası´nın şeriat fonları ile kurulduğunu ve bankanın Diyanet İşleri
Başkanlığı´na devredilmesi gerektiğini söylüyorlar. Halbuki bizim
bankamızın sermayesinin yüzde 75´ini halk koymuş. Tartışmak
istediğiniz Atatürk hisseleri ise bu hisseler baka sermayemizin bir
bölümüne denk gelir. Kaldı ki bugün de İş Bankası halka açık bir
bankadır. Halka açık bir şirketin sermaye yapısı ile ilgili fikirler
öne süren haberler yapanlar var.

Bankalarımızın bu şekilde değerlendirilmesinin, usulen sıkıntılı
bir şekilde çok sık yapılan bir durum olduğunu görmekten üzüntü
duyuyorum. Bu eleştirilerin bazıları yerinde olabilir. Ama kim
hakkında olursa olsun yasalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekli.

Son yorumlar

Uygulamamızı Yükleyin
Risk Açıklaması: Finansal araçlar ve/veya kripto paralarla işlem yapmak yüksek seviyede risk içermektedir ve yatırım miktarınızın bir kısmını veya tamamını kaybetmenize sebep olabilir, bu sebeple tüm yatırımcılar için uygun değildir. Kripto para fiyatları aşırı derecede hareketlidir ve finansal haberler, politik olaylar ve düzenleme kurumları gibi konulardan kolaylıkla etkilenir. Kaldıraçlı işlem yapmak finansal riskleri yükseltmektedir.
Diğer finansal araçlar veya kripto paralar içinden tercihinizi yapmadan önce, yatırım nesnelerinizi, deneyim seviyenizi ve risk iştahınızı dikkatlice gözden geçiriniz ve ihtiyacınız olduğunda profesyonel tavsiye almayı deneyiniz.
Fusion Media sitede yer alan bilgilerin gerçek zamanlı ya da isabetli olacağının mutlak olmadığını hatırlatır. Tüm borsa fiyatları, endeksler, vadeli işlemler, Forex ve kripto para fiyatları, borsalardan değil piyasa düzenleyicileri tarafından oluşturulur, bu sebeple fiyatlar isabetli olmayabilir ve gerçek piyasa fiyatlarından farklı olabilir, bu da buradaki fiyatların fikir verme amaçlı olduğunu ve ticari amaçlar için uygun olmadığını gösterir. Fusion Media veya herhangi bir sağlayıcı, buradaki bilgileri kullanmanız sonucu oluşacak olası kayıplarınızdan ötürü sorumluluk taşımamaktadır.
Bu sitede yer alan bilgileri, Fusion Media ve/veya veri sağlayıcıdan yazılı izin almadan kullanmak, saklamak, kopyasını üretmek, görüntülemek, düzenlemek veya dağıtmak yasaktır. Fikri mülkiyet hakkı, sitede yer alan verileri sağlayanlara ve/veya borsalara aittir.
Fusion Media reklamlarla veya reklam verenlerle etkileşiminize bağlı olarak internet sitesinde görüntülenen reklamlardan gelir elde edebilir.
İşbu sözleşmenin aslı İngilizcedir ve İngilizce ve Türkçe versiyonu arasında tutarsızlık olduğunda İngilizce versiyonu dikkate alınacaktır.
© 2007-2024 - Fusion Media Limited. Tüm Hakları Saklıdır.