Investing.com - Küresel piyasalarda merkez bankalarının aldığı faiz kararları ve ekonomik beklentiler gündemi şekillendiriyor. Güney Kore Merkez Bankası faiz indirimi yaparken, Japonya'nın vergi gelirlerinde rekor kırması ve İngiltere'de hizmet sektörü güveninin düşmesi ekonomik dengeleri etkiliyor. JPMorgan ise ABD hisse senetleri konusunda iyimser tahminlerde bulunuyor.
Güney Kore Merkez Bankası faiz oranını indirdi
Güney Kore Merkez Bankası, baz faiz oranında 25 baz puan düşüş gerçekleştirerek %3,25'ten %3'e indirdi. Banka, bu kararı alırken ülkenin büyümesini etkileyen zayıf ihracata ve iç toparlanmadaki ılımlılığa dikkat çekti. 2024 ve 2025 yılları için büyüme tahminlerini sırasıyla %2,2 ve %1,9 olarak belirleyen banka, temel riskler arasında döviz kuru dalgalanmaları, küresel petrol fiyatları, ekonomik büyüme eğilimleri ve kamu hizmeti ücretlerindeki potansiyel değişiklikleri gösterdi.
Bu faiz indirimi, ekonomik büyümeyi desteklemek amacıyla alınan bir karar olarak değerlendiriliyor. Güney Kore Merkez Bankası, bu tür ekonomik tedbirlerle jeopolitik ve mali zorlukları dengelemeyi hedefliyor.
Japonya'nın vergi gelirlerinde rekor beklentisi
Japonya'da vergi gelirlerinin Mart 2025'te sona erecek mali yılda üst üste beşinci kez rekor seviyeye ulaşması bekleniyor. Bu durum, hükümetin 13,9 trilyon yenlik (yaklaşık 91,7 milyar dolar) bir harcama paketinin bir kısmını finanse etmesini sağlayacak. Harcama paketi, artan yaşam maliyetlerinin hane halkı üzerindeki etkisini hafifletmeyi amaçlıyor. Toplam nominal vergi gelirlerinin, güçlü şirket karları ve artan enflasyon nedeniyle muhtemelen 73,4 trilyon yen civarına yükseleceği belirtiliyor.
Bu artış, Japon ekonomisinin vergi tabanı genişledikçe finansman kaynaklarının daha sürdürülebilir bir hale geldiğini gösteriyor. Hükümet, artan gelirleri sosyal ve ekonomik yapıların güçlendirilmesinde kullanmayı planlıyor.
Japonya Merkez Bankasından faiz artışı beklentisi
JPMorgan analistleri, Japonya Merkez Bankasının (BOJ) önümüzdeki dönemde faiz artırımı yapacağını öngörüyor. Analistlere göre, BOJ'in faizleri 2025 sonu itibarıyla %1’e ve 2026'da %1,5’e yükselteceğini belirtiyor. Japonya'daki ekonomik durumu değerlendiren JPMorgan, ülkenin getirilerinin gelecek yıl global gelişmiş pazarlarla kıyaslandığında düşük performans gösterebileceğini ifade etti.
BOJ'un kademeli faiz artışı politikasının nasıl bir etki yaratacağı ise merak konusu. Bu hamle, Japonya'nın ekonomik istikrarını güçlendirmeye yönelik stratejiler arasında yer almakta.
İngiltere’de hizmet sektörü güven endeksi düşüyor
İngiliz Sanayi Konfederasyonu (CBI), İngiltere'nin hizmet sektöründeki iş duyarlılığının son iki yılın en hızlı düşüşünü yaşadığını duyurdu. Maliye Bakanı Rachel Reeves’in 30 Ekim tarihli bütçesindeki vergi artışlarının etkisiyle gerileyen güven endeksi, özellikle tüketici hizmetlerinin 25 milyar sterlinlik bordro vergisinin yükünü çekebileceğini gösteriyor. İş ve profesyonel hizmet şirketlerinde de benzer bir güven düşüşü yaşanıyor.
Ekonomik güvenin azalması, İngiltere'nin hizmet sektöründe iş kapasitesini ve büyüme potansiyelini etkileyebilir. Bu durum, ülkenin kısa vadede karşılaşacağı ekonomik zorlukların habercisi olarak yorumlanıyor.
JPMorgan’dan ABD borsalarına dair olumlu beklenti
JPMorgan'ın (JPM) hisse senedi strateji ekibi, ABD piyasaları için beklentilerini olumlu yönde güncelledi. S&P 500 endeksi için hedeflerini 2025 yılı sonu itibarıyla 6.500 puan olarak belirleyen JPMorgan, bu tahminde sağlıklı bir işgücü piyasası, faiz indirimi potansiyelleri ve yapay zeka teknolojisi yarışının etkili olmasını bekliyor. Stratejist Dubravko Lakos-Bujas tarafından yönetilen ekip, yükseliş beklentilerini bu faktörler üzerine inşa etti.
Jeopolitik belirsizlik ve değişen politika gündeminin görünümde zorluklar yaratabileceğine değinen Lakos-Bujas, fırsatların risklerin önüne geçeceği beklentisini dile getirdi. Bu değerlendirme, ABD borsalarının gelecekte daha da güçlenebileceğine işaret ediyor.
Lagarde, küresel ticaret savaşlarının etkilerini değerlendirdi
Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, küresel ekonomi üzerinde etkili olabilecek ticaret savaşları ve tarifelerin olumsuz sonuçlarına dair görüşlerini paylaştı. Financial Times'a yaptığı açıklamada, genel bir ticaret savaşının yalnızca ABD'nin hedef aldığı ülkeler için değil, küresel düzeyde herkes için negatif etkiler yaratabileceğini belirtti.
Lagarde, uzun vadede tarifelerin küresel ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler doğuracağını vurguladı. Ticaretin karşılıklı faydalar gözetilerek yönetilmesinin, özellikle Avrupa ve Çin arasında daha cazip olduğunu dile getiren Lagarde, bu tür anlaşmaların potansiyelini artırabileceğini ifade etti.
Christine Lagarde, ABD'nin tarifelerinin zamanla daha ilginç bir kapsam kazanabileceğini belirtti. Bu durumun, Avrupa'nın ABD'den daha fazla sıvılaştırılmış doğal gaz alımını müzakere etmeye yönlendirebileceğini söyledi. Lagarde, karşılıklı çıkarların göz önünde bulundurulması durumunda Avrupa'nın enerji ticareti stratejilerini genişletebileceğine dikkat çekti.
Trump'ın Çin'e yönelik tarife tehditlerinin etkileri
ING Çin Baş Ekonomisti Lynn Song, Trump'ın Çin'e yönelik tarife tehditlerinin genellikle piyasalarda beklenen etkiyi yaratmadığını belirtti. Çin borsalarının başlangıç tarifesi tehditlerine fazla önem vermediğini söyleyen Song, %60'lık tarife tehditlerinin fiyatlara zaten yansıdığını ve %10'luk artışın bir nebze rahatlama getirmiş olabileceğini ifade etti. Song ayrıca, Trump'ın tehditlerinin ideolojik olmaktan ziyade spesifik etkiler elde etme amaçlı olduğuna ve ABD'deki fentanil krizi gibi konularla bağlantılı olduğuna dikkat çekti.
Trump'ın tarifeleri, küresel ticaret dengelerini şekillendirecek önemli unsurlardan biri olarak görülüyor. Bu tehditlerin sonrasında Çin'in ekonomik stratejilerinde herhangi bir değişiklik olmazken, ülkeler arasındaki ticari ilişkilerin geleceği merak ediliyor.
Çin'de mevduatlar borsalar için umut veriyor
HSBC Asya Pasifik borsa stratejisi başkanı, Çin'deki hane halklarının devasa mevduatlarının, borsalara veya reel ekonomiye akma potansiyelinin büyük olduğunu vurguladı. Hane halkının mevduatlarının büyüklüğü, A hisse pazarının iki katı büyüklüğünde ve Eylül ayında 20 trilyon dolara ulaştı. HSBC yetkilisi, ekonominin iyileşmesi ve yeni politika önlemlerinin etkili olması durumunda bu mevduatların bir kısmının borsalara akabileceğini belirtti.
Bu potansiyel akış, Çin borsaları için büyük bir itici güç olabilir. Ekonomideki güven artışı, hisse fiyatlarında önemli artışlara neden olabilir.
Çin ekonomisinin büyüme beklentileri
Uzmanlar, Çin'in gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYİH) 2025 yılında %4,8 ile %5,0 arasında artmasının beklendiğini belirtti. Yicai Global'in raporuna göre, %5'lik bir GSYİH artışı, Çin'in kişi başına düşen GSYİH'sini 2035 yılına kadar ikiye katlama hedefiyle uyumlu olacak. Araştırma, Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nden Zhang Ming tarafından hazırlandı.
Zhang, Çin'in merkezi hükümetinin 2025 yılında bütçe açığı hedefini %4 ile %4,5 arasına çıkaracağını tahmin ettiklerini ifade ediyor. Bu projeksiyonlar, Çin'in uzun vadeli ekonomik planlamasına ışık tutuyor.