Yazar – Geoffrey Smith
Investing.com – Çarşamba günü Avrupa’nın en büyük ekonomisi, Rusya’dan gelen enerji arzında kesinti olma potansiyeline hazırlanarak ulusal acil durum planının ilk aşamasını faaliyete geçirdi.
Enerji ihracatı karşılığında ‘düşman’ devletlerin, ödemelerini euro veya dolar yerine ruble cinsinden yapmaya başlamaları için Rusya’nın belirlediği son tarihe iki gün var. Pazartesi günü Rusya'nın taleplerine uymayı oybirliğiyle reddeden G7 enerji bakanları toplantısına başkanlık eden Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, tedbirlerin "Erken Uyarı" aşaması olarak adlandırılan ilk, ön adım olduğunu söyledi. Eninde sonunda sektörde tedarikin paylaştırılmasını içerebilecek diğer iki aşama, "Alarm" ve "Acil Durum" olarak tasarlandı.
Endüstriyel gaz arzındaki herhangi bir azalma, Avrupa'nın en büyük ekonomisi üzerinde ani bir etkiye sahip olacaktır. Almanya'nın en büyük kimya şirketi BASF'nin yönetim kurulu üyesi Michael Vassiliadis, Salı günü yaptığı açıklamada arzdaki %50'lik bir düşüşün bile Avrupa'nın en büyük kimyasal kompleksi Ludwigshafen'deki üretimi durdurmak zorunda bırakacağını söyledi. Depolama tesislerinin mevsimsel olarak yılın en düşük noktasında olduğu göz önüne alındığında ülke, şu anda herhangi bir arz kesintisi ile başa çıkmak için özellikle kötü bir pozisyonda. Habeck, özel bir basın toplantısında depolama tesislerinin sadece %25’inin dolu olduğunu söyledi.
Rus yetkililer, Avrupa'nın ruble olarak ödemeyi reddetmesi halinde bu hafta arzda ani bir azalma olacağı konusunda uyardı. Bu, daha önce AB, İngiltere ve ABD tarafından çatışmanın başında ilan edilen ekonomik yaptırımların çift taraflı yapısını gözler önüne serdi.
Avrupa'nın – özellikle de Almanya'nın – Rus enerjisine bağımlılığı, Avrupa'nın yalnızca mevcut krize değil, aynı zamanda Rusya'nın 2014'te Ukrayna'yı ilk işgaline ve 2008'de Gürcistan'ı işgaline karşı tepki vermesine engel olan önemli bir faktör oldu. Olaf Scholz, enerji arzı ödemelerinin mevcut yaptırımlardan muaf tutulmasına direnç gösterdi.
Hafta sonu bir televizyon röportajında Scholz, Alman ekonomisinin Rusya'dan gelen enerji arzının aniden kesilmesiyle baş edemeyeceğini bir kez daha hararetle savundu. Almanya'nın geçen yıl tükettiği gazın yarısından fazlası Rusya’dan geliyordu.
Scholz'un iddiaları birtakım şüphelerle ve üç partili hükümetin iş dünyasındaki lobiciliğe çok fazla önem verdiği yönündeki karşı argümanlarla karşılandı. Ülkenin en önde gelen dokuz ekonomisti tarafından geçen hafta kaleme alınan bir makale, Rus enerji ambargosunun ekonomik maliyetlerinin, büyük olasılıkla gayri safi yurtiçi hasılanın %2 ila %3'ü arasında olacağını öne sürdü:
"Bunların önemli ekonomik maliyetler olduğuna şüphe yok ancak aynı zamanda Alman ekonomisinin son yıllarda daha derin çöküşleri atlatması ve hızlı bir şekilde toparlanması babında bunların yönetilebilir maliyetler olduğu açık. Hem 2009 hem de 2020'den sonra ekonomi ve yönetim biçimi GSYH’de görülen daha büyük düşüşlerin üstesinden geldi. Lobi grupları ve bağlantılı düşünce kuruluşları tarafından uygulanan bir enerji ambargosunun yıkıcı sonuçları hakkında kamuoyundaki korku tellallığı, akademik standartlara uymuyor."
Kışın ısıtma sezonunun başlamasının ardından son aylarda düşüş yaşayan Avrupa gaz fiyatları, bu gelişmelere karşılık Çarşamba günü yeniden sert bir yükseliş yaşadı. Nisan vadeli Hollanda TTF vadeli işlem sözleşmesi %11 artışla 120,74 euroya yükseldi.