(TÜSİAD yöneticilerinin açıklamalarının detayları ile yenilendi)
İSTANBUL, 24 Mayıs (Reuters) - TCMB'nin dünkü faiz artırımı ve ardından kurda yaşanan gevşeme işdünyasında "bir nebze" rahatlama yaratırken; işdünyasının çatı örgütü konumundaki TÜSİAD'dan ekonomi politikalarında reform ve bağımsız Merkez Bankası vurgusu geldi.
TCMB müdahalelerin "zamanında" ve "gerekli ölçekte" yapılması gereğine işaret eden işdünyası temsilcileri, günübirlik tedbirlerin ekonominin sürdürülebilirliğini sorgulanır hale getirdiğine dikkat çekerken; akılcı ekonomi politikaları çağrısında bulundu.
TÜSİAD'ın bugün gerçekleşen Yüksek İştişare Konseyi (YİK) toplantısınd konuşan YİK Başkanı Tuncay Özilhan, ekonomide birinci önceliklerinin makroekonomik istikrarın sağlanması olduğunu belirterek, yüksek enflasyonun uzun vadeli düşünmeyi imkânsızlaştırıp yatırım koşullarını ortadan kaldırdığını söyledi.
Özilhan, "Enflasyonla mücadele için Merkez Bankası gerekli tüm adımları bağımsız bir şekilde atabilmelidir. TL'nin değerinde son dönemde görülen baş aşağı gidiş karşısında Merkez Bankası tarafından dün yapılan müdahale herkesi rahatlatmıştır. Tercihimiz bu tür müdahalelerin zamanında ve gerekli ölçekte yapılması; piyasalar açısından Merkez Bankası kredibilitesinin güçlü olmasıdır" dedi.
TCMB dolar/TL'deki hızlı değer kaybının ardından dün olağanüstü Para Politikası Kurulu'nu toplayarak geç likidite penceresi borç verme faiz oranını 300 baz puan artışla yüzde 16.5'e yükseltti. Kararın ardından TL sert değer kazandı, ancak bu sabah itibarıyla yeniden dalgalanmaya başladı. DENGEYİ TESİS EDECEK PROGRAM DEVREYE ALINMALI
Bu müdahalenin yapısal reformlar ve mali disiplin ile pekiştirilmesi gerektiğini belirten Özilhan, "Ekonominin cari açık-bütçe açığı kapanına doğru sürüklendiği düşüncesi TL'nin değeri üzerinde baskı yaratıyor. Bu değerlendirmeler Türkiye'nin kredi notunda düşüşlere neden oluyor. Bu durumun önüne geçilmesi için makroekonomik dengeleri tesis edecek bir programın devreye sokulması gerekiyor" diye konuştu.
Özilhan, enflasyonu yüzde 5 eşiğinin altına çekecek, TL'ye istikrar kazandıracak, bütçe disiplinini sağlayarak piyasalara güven verecek bir programın yerel seçimler beklenmeden hemen uygulanmaya başlanması gereğine işaret etti.
Kamu harcamalarının yaratacağı finansman ihtiyacının makroekonomik dengeler üzerindeki etkisinin de iyi hesaplanması gerektiğini söyleyen Özilhan, "Bu çerçevede Merkez Bankası müdahalesinin ardından Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı'nın mali disiplinin süreceği ve finansal istikrarın gereğinin yapılacağı doğrultusundaki açıklamaları memnuniyetle karşıladık" dedi.
BÜYÜME MODELİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ, REFORMLARA ÖNCELİK VERMELİ
Ekonominin geldiği mevcut durumun, gelecekten önce bugünü tartışmayı zorunlu kıldığını ifade eden TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ise, TÜSİAD'ın ilkeleri gereği hiçbir zaman siyasete karışmayacağını; ancak istişare yoluyla çözüm önerileri ve politika önerileri ortaya koyma çabasında olduklarını kaydetti.
İşdünyası olarak tutarlı, küresel ve rasyonel ekonomi politikalarına ihtiyaç duyduklarını vurgulayan Bilecik, "Uzun süredir dünyadaki gidişata ve Türkiye ekonomisinin büyüme dinamiklerine bakarak, büyüme modelimizi gözden geçirmemiz gerektiğini savunuyoruz. Güven veren, yapısal sorunları giderici temel reformları önceliklendiren yeni bir ekonomi anlayışına ihtiyacımız olduğuna inanıyoruz" dedi ve ekledi:
"Dünyada sonuna kadar açılan para musluklarının yarattığı bol ve ucuz para döneminin bir gün sona ereceğini biliyorduk. Bu konunun altını sürekli çizdik. Ekonomimizin ihtiyaç duyduğu köklü reformları bu bolluk döneminde yaparsak, olası bir daralma döneminde karşımıza çıkabilecek zorluklarla daha kolay baş edeceğimizi birçok defa dile getirdik. Sorunlarınızı zora girdikten sonra çözmeye kalkarsanız, çok daha büyük maliyetlere katlanmak zorunda kalabilirsiniz."
EKONOMİ YÖNETİMİ BIÇAK KEMİĞE DAYANMADAN ÖNLEM ALMALI
Bilecik, "Ekonomi yönetimlerinin bizim de bazen göremeyeceğimiz gelişmeleri takip ederek, bıçak kemiğe dayanmadan gerekli önlemleri alması işdünyası açısından kritik önemde" diye konuştu.
Dış borcun kamu ya da özel sektör ayırt etmeksizin herkes için kur riski yarattığını söyleyen Bilecik, ülkenin döviz ihtiyacının tercihen uzun vadeli doğrudan yatırımlarla, bunların yetmediği durumda kısa vadeli, daha likit araçlarla karşılanması gerektiğini söyledi.
Yapısal reformlarla yabancı kaynak bağımlılığının azaltılabileceğini ancak Türkiye'nin bugünkü durumda olmasının sebebinin refomların sürekli ertelenmesi olduğunu kaydeden Bilecik şöyle konuştu:
"Günübirlik tedbir ve paketler, bir ülkenin ekonomisinin sürdürülebilirliğini sorgulanır hale getirir. Nitekim kurda gördüğümüz hızlı yükseliş Türkiye ekonomisi için bu sorgulamanın başladığını gösteriyor."
Dün Merkez Bankası tarafından dün atılan adımın son iki haftadır yaşanan süreçte "bir nebze" rahatlık sağladığını ifade eden Bilecik, işdünyası olarak beklentilerinin önümüzdeki hassas dönemde ekonominin kararlılık ve akılcı politikalarla yönetilmesi olduğunu söyledi.
Güçlü bir vergi reformu talebini de dile getiren Bilecik, finansmanda sadece bankalara bağımlı kalınmayacak ekonomi politikalarına ihtiyaç olduğunu söyledi.