Investing.com - TCMB, 12 Aralık’ta gerçekleşen yılın son PPK toplantı özetini açıkladı. Temmuz, Eylül ve Ekim aylarında faiz indirimi yapan merkez, Aralık’ta da 200 bp indirime giderek faizi toplamda %24’ten %12’ye düşürdü.
PPK özetinde şu ifadelere yer verildi:
“Tüketici fiyatları Kasım ayında yüzde 0,38 oranında artmış, yıllık enflasyon 2,01 puan yükselerek yüzde 10,56 olmuştur. Yıllık enflasyondaki yükselişte büyük ölçüde bir önceki yılın aynı döneminde geçici vergi indirimlerine bağlı olarak temel mal grubunda kaydedilen baz etkisi belirleyici olmuştur. Bu dönemde alt gruplar itibarıyla yıllık enflasyon temel mal, gıda ve enerji gruplarında artmış, hizmet grubunda ise görece yatay seyretmiştir. Baz etkisiyle çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu yükselse de, Türk lirasındaki istikrarlı seyir, enflasyon beklentilerindeki iyileşme, iç talep koşulları ve üretici fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak B ve C göstergelerinin eğilimindeki ılımlı seyir korunmuştur.
Enflasyon beklentilerindeki iyileşme sürmektedir. Gelecek on iki aya ilişkin enflasyon beklentilerindeki düşüş eğilimi sürerken, Aralık ayında beklenti dağılımının anket katılımcıları arasında artan bir uzlaşı içermesi orta vadeli enflasyon görünümüne ilişkin belirsizliklerin önemli ölçüde azaldığına işaret etmiştir.
Son döneme ilişkin veriler iktisadi faaliyetteki toparlanma eğiliminin devam ettiğini göstermektedir. 2019 yılı üçüncü çeyreğinde Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYİH) yıllık yüzde 0,9 oranında yükselirken, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilerle ikinci çeyreğe göre yüzde 0,4 oranında artmıştır. Çeyreklik büyümenin temel belirleyicisi tüketim harcamaları olmuştur. Bu dönemde makine-teçhizat yatırımlarındaki güçlü artışla birlikte toplam yatırımlardaki düşüş eğiliminin durduğu gözlenmiştir. Diğer taraftan, mal ve hizmet ihracatındaki artış eğiliminin korunmasına rağmen, ithalattaki toparlanmayla net ihracat yıllık ve dönemlik büyümeye negatif katkı vermiştir.
Yılın son çeyreğinde risk primi, döviz kuru oynaklığı ve belirsizliklerdeki azalmayla birlikte finansal koşullardaki iyileşme ve kredilerde gözlenen ivmelenme yurt içi talebi desteklemektedir. İşgücü piyasasındaki zayıf görünüme rağmen, ertelenmiş talebin de etkisiyle özel tüketim artmaktadır. Buna ilaveten, kamu harcamalarının tüketim kanalıyla büyümeye katkısı devam etmektedir.
İktisadi faaliyetin sektörel yayılımındaki iyileşme devam etmektedir. TCMB İktisadi Yönelim Anketi, PMI ve sektörel güven endeksleri gibi göstergeler ışığında imalat sanayi ve hizmet faaliyetlerindeki iyileşmenin sürdüğü görülmektedir. Yatırımlar zayıf seyrini sürdürmekle birlikte, anket göstergeleri, imalât sanayiinde hâlihazırda yatırım iştahı nispeten olumlu seyreden büyük firmalara ek olarak küçük ve orta ölçekli firmaların da yatırım eğilimlerinin dipten toparlanmaya başladığına işaret etmektedir. Kurul, yatırım ve istihdam görünümündeki iyileşmenin devamı açısından büyüme ve talep istikrarının önemine vurgu yapmıştır.
Özetle, önümüzdeki dönemde net ihracatın büyümeye katkısı gerilerken, dezenflasyon süreci ve finansal koşullardaki iyileşmeyle birlikte ekonomideki toparlanmanın devam edeceği öngörülmektedir.
Temmuz ayından itibaren yapılan güçlü faiz indirimleri ve takip eden döneme ilişkin indirim beklentileri neticesinde kredi ve mevduat faizleri gerilemeye devam etmiştir. Bu çerçevede, enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin de etkisiyle TL ticari ve tüketici kredi faizleri belirgin ölçüde gerilemiş, finansman koşullarındaki iyileşme ve iç talepteki toparlanmaya bağlı olarak, tüketici kredilerinde daha ağırlıklı olmak üzere, toplam kredilerde bir ivmelenme gözlenmiştir. Tüketici kredileri Ağustos ayı başından itibaren önemli bir ivme kazanırken, firma kredi büyümesi de gecikmeli olarak hızlanmıştır. Söz konusu gelişmede genel ekonomik görünüme ilişkin beklentilerin yol açtığı arz yönlü etkilere ilave olarak, ertelenmiş kredi talebinin de etkili olduğu değerlendirilmektedir.
Bu dönemde zorunlu karşılıkların döngü karşıtı makro ihtiyati bir araç olarak daha esnek ve etkin kullanılması kredi büyümesini ve finansal istikrarı desteklemektedir. Bu çerçevede, öncelikle 19 Ağustos 2019 tarihinde, Türk lirası zorunlu karşılık oranları ve Türk lirası cinsinden tesis edilen zorunlu karşılıklara ödenecek faiz oranı Türk lirası cinsi nakdi kredilerin yıllık büyüme oranları ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, 9 Aralık 2019 tarihinde, ekonomideki dengelenme sürecinin geldiği aşama dikkate alındığında, kredi arzının tüketimden ziyade üretim odaklı sektörlere yönlendirilmesini teşvik etmek amacıyla yeni bir zorunlu karşılık uygulaması yürürlüğe konulmuştur. Böylelikle, üretim ve yatırımla ilişkisi kuvvetli olan uzun vadeli ticari krediler ile ithalatla ilişkisi zayıf olan uzun vadeli konut kredilerinin teşvik edilmesi amaçlanmıştır. Önümüzdeki dönemde, bankacılık sektörü likidite ve sermaye yeterlilik oranlarındaki iyileşme ile birlikte faizlerdeki düşüşün ve zorunlu karşılıklara ilişkin düzenlemelerin kredi büyümesini desteklemeye devam edeceği öngörülmektedir. Buna ilaveten, tahsili gecikmiş alacakların ve yakın izlemedeki kredi tutarlarının, kısa vadede bankacılık sektörü kredi arzı üzerindeki olası etkileri yakından takip edilmektedir. Son dönemde faizlerdeki düşüşe bağlı olarak kredi talebinde gözlenen canlanmanın sürmesi açısından istihdam ve gelir tarafındaki gelişmeler belirleyici olacaktır. Kredi koşullarındaki normalleşmenin hızı, kapsamı ve sürdürülebilirliği iktisadi faaliyet görünümü açısından önemli olacaktır.”